Ortadoğu ve Türkiye
Medeniyetlerin mayalandığı, uygarlıkların yoğrulduğu, din toplumlarının yeşerip buradan, Ortadoğu'dan dünya sathına yayıldığı coğrafya.
Kalu beladan beri İslam'la mayalanan ve tarih boyunca İslam'la şekillenen toprak.
Dünyanın en geniş ve gelişmiş maden havzaları, yer altı kaynakları ve yine dünyanın medeniyet beşiği, uygarlık enstitüsü olarak kabul edilebilecek coğrafyadır.
Batı ve Doğu arasında köprü olabilecek bir orkestra zeminidir. Dünyanın ekonomik, siyasi ve kültürel korelasyonuna ciddi mahiyette etki eden bir toprak parçası olmakla birlikte adeta bir lokomotif pozisyonundadır. Ama maalesef günümüzdeki etkisi vagon düzeyindedir.
Arap ülkelerinin nitelik bakımından çok çok zayıf olduğu ancak bu zayıflığı harekete geçirecek, Arap ülkelerini uyandıracak, içlerindeki ataleti ateşleyecek bir merkez ülkeye ihtiyaç duyan coğrafya.
Dünyanın jeopolitik beyni olan Orta Doğu ayrıca tarihsel misyonu itibariyle hiç kimsenin, hiçbir devletin gözden çıkarma lüksüne sahip olmadığı bir değerler toplamıdır. Ne yazık ki son birkaç asırdır kan, gözyaşı ve hüzün adasına dönüşmüştür.
Dünya ikbali için maddi ve manevi bir havza olan Orta Doğu ne yazık ki günümüzde kendi huzurunu sağlayamamaktadır. Özellikle egemen güçlerin üzerinde sayısız plan yaptığı bu coğrafya gün geçtikçe daha ağır bedeller ödemekte, dramların ardı arkası kesilmemektedir. İsrail gibi bir devletin devletleşmeden önce tohumu ekilmesiyle başlayan süreç yakın tarih boyunca ve ta günümüze değin bu istikrarsızlığı kusursuz bir istikrar dahilinde sürdürmüştür.
Bu durum ışığında Türkiye'nin Ortadoğu konumu, pozisyonu ve misyonu tüm dengeler açısından ehemmiyet arz etmektedir. Sürekli Ortadoğu'ya eğilen Türkiye özellikle 2000'li yıllarda Ak Parti döneminde bu coğrafyayı bambaşka değerlendirmektedir. Ak Parti döneminde dış politika konularında Ortadoğu başı çekmektedir. Gerek bölgesel meseleler açısından gerekse Filistin özelinde Türkiye kendisini bu sorunların, bu konunun merkezinde görmektedir. Türkiye'nin dış politika serüveni Ortadoğu üzerinden şekillendiği aşikardır. Türkiye'nin bu coğrafya üzerindeki tarihsel varlığı, Osmanlı dönemindeki hakimiyeti, kültürel, tarihi, dini bağı bu durumu sürekli Türkiye nezdinde güncel tutmaktadır.
Türkiye, İsrail'in Ortadoğu üzerindeki geçişken baskısını kırma düşüncesindeyken İsrail'in Gazze üzerindeki ablukasını delme amacıyla 2010 yılında Türkiye'den yola çıkan aktivistlerin içinde oluğu Mavi Marmara gemisine saldıran İsrail silahlı kuvvetlerinin bu tavrı adeta İsrail'in dişlilerini gevşetmişti. Türkiye, vatandaşlarını şehit verdiği bu saldırıda tam saha pozisyon alarak çok sıkı bir dışişleri politikasıyla gerek defansif gerek ofansif diplomatik hamlelerle İsrail'in Ortadoğu üzerindeki hakimiyetini sarsmıştır.
Türkiye'nin cihanşümul hayallerinin hayatla vücut bulabilmesi Ortadoğu üzerinde ciddi bir hakimiyet kurmasına bağlı olduğu siyasal bir gerçekliktir. Mavi Marmara saldırısından sonra Türkiye'nin dayattığı şartlardan en önemlisi olan, İsrail başbakanı Netenyahu'nun dönemin Türkiye Cumhuriyeti başbakanı Recep Tayyip ERDOĞAN'dan özür dilemesi ve Türkiye'nin diğer şartları olan tazminat ve Gazze ablukasının kaldırılması şartlarını İsrail'in kabul etmesi Türkiye'yi tam anlamıyla İslam ülkeleri sokaklarında bir kahraman rolüne soyundurmuştur.
Türkiye'nin özellikle bu durum vasıtasıyla artan fonksiyonel konumunun farkında varan egemen ülkeler, Türkiye'nin bu yükseliş trendini durdurup ülkeyi pasifize etme çabalarına girmesiyle devam eden süreç henüz işler durumdadır.
Türkiye açısından Ortadoğu adeta ana vatandır ve Ortadoğu'nun ana koruyucu kollayıcı hamisi hiç şüphesiz Türkiye'dir. Ortadoğu ve Türkiye sokaklarında başlara taç olan o ezanın yankılanması aynı varlığın teminatınadır. Ortadoğu'daki bir istikrarsızlık doğrudan Türkiye'ye yansımakta, Türkiye'nin güçsüz olması Ortadoğu'nun tamamıyla kaos sarmalına dönmesi anlamına gelmektedir. Bu yüzden ve başka yüzlerden BİLİNMELİDİR ki Türkiye Ortadoğu'dur, Ortadoğu Türkiye'dir.
Türkiye işgal edilmeden Ortadoğu'ya tam anlamıyla hükmedilemez. Son dönemlerde Türkiye üzerinde artan baskı bunun en net göstergesidir.