ORTADOĞU SAVAŞI VE VATİKAN-MOSKOVA KARDEŞLİĞİ
Ortadoğu, herkesin kaçmaya çalıştığı bir coğrafya olarak bilinmektedir. Ortadoğu'daki sorunların ağırlığı, o sorunlara bulaşan herkesi kendi içine çekmekte ve tüketmektedir. Ortadoğu'nun ağırlığından ve çıkmazından dolayı Ortadoğu Batı tahayyülünde bir bataklık olarak değerlendirilmiştir. Ortadoğu'nun kendisi bataklık değildir. Ortadoğu'yu bataklık yapan emperyalizmdir. Emperyalizm Ortadoğu'ya bataklık olarak bakarken, aynı zamanda onu zenginlik ve yaşam kaynağı olarak görmektedir.
Sömürgeci güçler, Ortadoğu'yu soyup soğana çevirmek için bugün Akdeniz'e ve Suriye'ye dayanmış durumdadırlar. Suriye savaşı, bugün Amerika-Rusya öncülüğünde yapılan bir savaştır. Suriye'de her an yeni gelişmeler olmakta, aktörler öne çıkıp geriye düşebilmektedirler. Ortadoğu'nun kaderini şekillendirme şeklindeki kanlı süreç değişmeden devam etmektedir.
Ortadoğu'nun en kanlı diktatörlüklerinden biri Esed rejimidir. Esed, kendi halkına karşı savaş yapmış ve soykırım yapmış kanlı bir diktatördür. Rusya'nın askeri desteğiyle son haftalarda çok ciddi bir alanı tekrar istila eden Esed, bütün Suriye'yi tekrar eski demir yumruğu altına sokmayı amaçlamaktadır. Esed, bütün Suriye'yi tekrar işgal edeceklerini dünyaya ilan etmektedir. Amerika, Esed'in bu sözlerine onun kandırılmış ve aldatılmış olduğu şeklinde bir karşılık verdi. Esed, bütün Suriye'yi tekrar kendi diktatörlüğü altında toplama fantezisinden vazgeçmiş değildir. Daha doğrusu Rusya, bundan vazgeçmiş değildir. Esed aldatılmış olabilir, ancak Rusya ve İran hiçbir şekilde kandırılmış değillerdir. İran ve Rus emperyalizmi, Esed üzerinden bütün Ortadoğu'yu kanlı bir coğrafyaya dönüştürmeye çalışmaktadır.
Türkiye, PYD'nin Rusya ve Amerika ile diplomatik ilişkilerinden büyük rahatsızlık duymaktadır. PYD'yi terör örgütü olarak kabul eden Türkiye, bütün dünyanın bu yapıyı terör örgütü olarak görmesi için yoğun bir çaba sarf etmektedir. Ankara'nın PYD savaşının, Kürt sorununu derinleştirebileceğini öngörebiliriz. Türkiye, Kuzey Suriye'de hiçbir oluşuma izin vermeme savaşı vermektedir. Türkiye, Kuzey Suriye sorununu savaşla çözme politikasını uygulamaya koymuştur.
Türkiye, PYD'nin Suriye'de ilerleyişini engellemek için yeni ittifaklar oluşturmaktadır. Suudi Arabistan'a ait savaş jetleri İncirlik üssüne gelmiştir. Türkiye ve Suudiler, Suriye'ye bir kara operasyonu yapmanın hesaplarını yapmaktadırlar. Suriye'de İran-Rusya ittifakından sonra somut bir Türkiye-Suudi cephesinin oluştuğunu söyleyebiliriz.
Türkiye, Menagh havaalanını kontrol eden PYD-YPG birliklerine yoğun bir top atışıyla saldırıda bulundu. Türkiye, PYD'nin oradan çıkmasını, aksi takdirde askeri güç kullanılacağını dünyaya duyurdu. Dünyada bugün, Türkiye ve Suudi Arabistan'ın Suriye'ye bir kara operasyonu yapıp yapmayacağı yoğun olarak konuşulmaktadır.
Türkiye'nin PYD-YPG'yi top atışlarıyla vurmasından sonra Rusya ve PYD güçleri yeni bir harekata geçtiler. Rusya havadan, PYD karadan Halep'in kuzeyindeki Tel Rıfat ilçesine bir operasyon düzenlediler. Tel Rıfat'ın ele geçirilmesi, Halep'in rejim güçlerinin eline geçmesi açısından önemli bir stratejik adım niteliğindedir.
Suriye üzerinden İkinci Soğuk Savaşın sürdürüldüğü ve bu savaşın uzun ömürlü olacağına dair yaygın bir kanaat vardır. İkinci Soğuk Savaş, Ortadoğu'yu, Halep'i, Türkiye'yi ve dünyayı yıkıcı şekilde yakmaktadır.
Ortadoğu coğrafyasını Soğuk Savaş yakıcı bir şekilde yıkarken, dünyanın diğer bir tarafında tam tersi bir gelişme yaşanmaktadır. Katolik dünyasının lideri Papa ile Ortodoks dünyanın en büyük kilisesinin lideri Moskova Patriği bir araya gelmektedir. Fener Rum Patriği ve Papa şimdiye kadar bir araya geldiler. Ancak Papa ve Moskova Patriği'nin bir araya gelmesi ilk defa gerçekleşmektedir. Papa ve Patriğin bir araya gelmesi, Vatikan ve Moskova Patrikliği arasındaki soğuk savaşın sona erdiği anlamına gelmektedir. Görüşmede her ki kilise kendi aralarındaki sorunları çözmeye, Hristiyan toplumları şiddete karşı koruma ve birbirlerine karşı misyonerlik faaliyetlerinde bulunmama konularını tartışıyorlar.
Moskova Patrikliği, bin yıl aradan sonra ilk defa Girit'te Ortodoks Konsilini toplamaktadır. Moskova Patriği, Konsili toplamadan önce dünyaya Vatikan'la iş birliği ve yeni dönem mesajı vermeyi amaçlamaktadır. Moskova ve Vatikan, Batı'nın Hristiyanlıktan uzaklaştığı ve Ortadoğu'da Hristiyan varlığının tehlikede olduğu şeklinde iki ortak global problemin varlığından şikayet etmektedirler. Ayrıca Vatikan ve Patriklik, Ukrayna krizinin Rusya-Batı ilişkisini daha fazla krize koymadan barışçıl bir şekilde çözümlenmesini istiyorlar.
Bin yıllık çatışma, ayrılık ve mücadeleden sonra Papa Francis ve Patrik Krill'in bir araya gelmesi tarihi öneme sahiptir. Küba görüşmesi, Ortodoks-Katolik ilişkilerini kolaylaştıracak ve dünya politikaları üzerine etkileri olacaktır. Papa ve Patrik, görüşme sonrası dünyaya şu mesajı verdiler: "Biz rakip değiliz, kardeşiz."
Kardeşlik temelinde bin yıllık ayrılığı ve soğuk savaşı sona erdiren Vatikan ve Moskova'nın yeni ilişkisinden ders çıkarmamız lazımdır. Ortadoğu'da yaşanan yıkıcı savaş ile biz Müslümanlar dünyaya şu mesajı veriyoruz: "Biz kardeş değil, düşmanız." Savaşı ve çatışmayı bitirmemiz için bu mesajı değiştirmemiz gerekmektedir: "Biz düşman değil, kardeşiz." Ortadoğu sorununun çözümü, işte bu kardeşliktir.