Orta Oyunu
Geçtiğimiz haftalarda muhalefet ve destekçilerinin, vaatlerinde ne denli “samimi” oldukları bir kes daha gözler önüne serildi. Milletin kahir ekseninin hassasiyetlerine dair ekranlarda, sosyal medya hesaplarında yahut meydanlarda kullandıkları yaldızlı lafların, nasıl patır patır döküldüğüne hepimiz şahitlik ettik. Yoksa SÖZE GELİNCE dindarları önemseyen, her defasında demokrasiden dem vuran ve darbe karşıtlığını kimseye bırakmayan bu kesimin, bazı olaylar karısında aksi bir tutum sergilemesi öylece geçiştirilebilecek gibi değil. Mesela bir Belediye Başkanının, başörtülü bir kadın seçmenle ilgili söylediklerini, bunun en basit örneklerinden biri sayabiliriz. Hatta bir başka belediyenin düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümü etkinliklerinde, malum siyasi harekete yakınlığı ile bilinen meşhur derneğin, “zincirlenmiş çarşaflı bir kadın” sergilemesi de sanırım fazla söze hacet bırakmıyor.
Peki, bitti mi? Keşke bitse… Ama UFAK NÜANSLARIN, ASIL YEKÛN HAKKINDA İPUÇLARI VERDİĞİNİ DÜŞÜNÜRSEK; Adli Yıl ve Yargıtay Yeni Hizmet Binası açılışında, Diyanet İşleri Başkanının yaptığı “HAYIR DUADAN” rahatsızlık duymaları da, bir ibret vesikası olarak karşımıza çıkmakta. Zira bu hadisenin akabinde, bilindik sloganlarla televizyonlardan “RACON” KESENLERİ gördükten sonra, irkilmemek elde değil. Aslında geçmişte benzer açıklamalarıyla ünlü bir yazarın; "BU DURUMA ASKER İTİRAZ ETMİYOR" serzenişine, kesinlikle şaşırdığımı söyleyemem. Lakin muhalif ittifaktan bir Vekilin; “Devlet kurumları kendi üzerlerine düşeni neden yapmıyor? Bu memlekette Anayasa Mahkemesi, Yargıtay başka şeyler ne için var" sözlerinin yorumunu, sizlerin takdirine bırakıyorum. Neden açık açık yazmadığımı, sormayın lütfen! Çünkü öylesine GÖZLERİ DÖNMÜŞ bir güruh var ki karşımızda, bizim yorum yapmamıza gerek kalmadan niyetlerini aşikâr ettikleri tartışılmaz konumda. Öyle ki bir Grup Başkan Vekilinin “Başka bir egemen gücün müdahalesine gerek kalmadan, parlamenter sistemi yeniden inşa etmeliyiz” ifadeleri, bu manada oldukça manidar.
Yanlış anlaşılmasın sakın! Herkes gibi tüm siyasilerin, gazetecilerin, STK’ların… bir ideolojisi vardır/olabilir de gayet tabi. Zaten olmaması da imkânsız… Kaldı ki dünyanın her yerinde bu unsurlar bir fikir, bir düşünce, bir anlayış ortaya koyarlar ve bunun üzerinden kitlelerin teveccühü kazanmaya çalışırlar bildiğiniz üzere. Bizim itirazımız; lafa gelince demokrasi, din, özgürlük… vb. kavramları ağzından düşürmeyenlerin, başka türlü bir tavır takınıp, üstelik te bunun ÜSTÜNÜ ÖRTME gayretlerinden ileri geliyor. O yüzden yerel seçimlerde il bazlı muhalif bir ittifak kurularak, Büyük Şehirleri bu şekilde kazananların, sorulduğunda TEPKİ ÇEKMEMEK adına, malum siyasi parti için “bizim ittifakımızda değiller” açıklaması yapmalarının, bir ORTA OYUNUNDAN farksız seyrettiği net. Hoş! Dışlanan bu partinin, şu sıralar feveranı da bu yüzden değil mi zaten? Haksızda sayılmazlar esasında. Zira söz konusu partinin destekleriyle Büyük Şehirleri kazananlar, kurdukları ittifakı niçin gizleme gereği duyarlardı ki…?
Hülasa dünyanın bir pandemi sürecinden geçtiği, ekonomilerin yara aldığı ve içimizdeki tamahkârların fiyat fırsatçılığına soyunduğu bir demdeyiz malumunuz. Hal böyle olunca da bunları kullanarak, erken seçim sloganları atanlar hiç eksik kalmıyor maalesef. Ancak ne terörle mücadelede, ne ekonomi alanında, ne savunma sanayi, ne dış siyaset, ne de Yeni Anayasada… “İSTEMEZUK” ya da “NE İŞİMİZ VAR” dışında hiçbir şey ortaya koymayan bir anlayışın, “Büyük Türkiye İdeallerine” nasıl katkı sunacağı kafalarda kocaman bir soru işareti oluşturmakta. Aralarında gizledikleri, DOKU UYUŞMAZLIĞINI ise daha saymıyorum bile... Belki de bunu perdelemek için, şirin çocuk pozu kesiyorlar kamuoyuna kim bilir? Ama ne yaparlarsa yapsınlar oy devşirmek için taktıkları MASKELERİN düştüğü ve kendilerinin aslında hangi eksende olduğu, görene resmen BAĞIRIYOR. Bakalım sırf Sn. Erdoğan’ı devirmek adına giydikleri bu elbisenin, kendilerine BOL GELDİĞİNİ ne zaman fark edecekler? Bunu zaman belli edecektir elbette. Fakat Devletimizin tarihinden beri hem içeride hem de dışarıda yakaladığı ivmenin, elimizden kayıp gitmesine hiçbirimizin MÜSAADE ETMEYECEĞİNE inancım tam. O sebeple Devletimizin başlattığı büyük yürüyüşünü sürdüreceğinden, en ufak bir tereddüdüm de bulunmuyor. Asıl siz, bu Aziz Millet Sn. Erdoğan’ı tekrar seçtiğinde, muhalif ittifakın içlerinde ve aralarında çıkacak cümbüşü izleyin… İnanın abartmıyorum… Zira biz kırk kişiyiz, kırkımızda birbirimizi iyi biliriz.