Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
07 Ocak 2019

Orta Doğu’nun ortası

Orta Doğu; gerek bugün, gerekse tarihin her döneminde dünyanın en önemli coğrafyası olmuştur.

Tarımın ilk defa yapılmaya başlandığı ilk çağlardan itibaren bu coğrafya stratejik önemini korumuştur.

Üç semavi dinin ve bu dinlere bağlı birçok mezhep ve inanışın merkezi olması dolayısıyla dünyanın gözü bu coğrafyadan ayrılmamaktadır.

Yüzyıllarca ilmin merkezi olan Orta Doğu, birçok yeniliğe ev sahipliği yapmış, birçok medeniyet ortaya çıkarmış ve dünyaya yaymıştır.

***

70’li yılların sonu 80’li yılların başından itibaren çok uluslu şirketlerin ekonominin ve siyasetin merkezine alınmasıyla birlikte hızlanan küreselleşme akımı bu coğrafyayı daha fazla önemli kılmıştır.

Çünkü sanayi devrimiyle başlayan kitlesel üretim, beraberinde kitlesel tüketimi getirmiş, küreselleşme akımı da tüketimin çok daha hızlı artmasına neden olmuştur.

Artan tüketim ve üretim, enerji ihtiyacını her geçen gün artırmıştır.

Nitekim son dönemde yine Orta Doğu sınırları içinde bulunan Doğu Akdeniz’de keşfedilen doğal gaz rezervi ile küresel güçlerin namlularının ucu yine buraya çevrilmiş durumda.

***

İçinde yaşadığımız bu coğrafyaya hükmeden Osmanlı Devleti, yüzyıllar boyu bu topraklarda refah içinde yaşanmasını sağlamıştır.

Ancak bugünkü ahvaline baktığımızda ise Osmanlı döneminin tam aksine, tam bir kaos durumunun hakim olduğunu görüyoruz.

Peki, bu kargaşanın sebebi ne?

Bugün küresel güçler, Orta Doğu’daki inanç çeşitliliğini kullanıp insanları birbirine düşürerek oluşturulan kaos ortamıyla bu coğrafyanın zenginliklerini kendi ülkelerine götürüyorlar.

Bir yandan basın ve medya üzerinden algı operasyonları yürütülürken, diğer yandan sosyal medya hesapları aracılığı ile kışkırtmalar yapılıyor.

Maalesef ki bizim insanımız da bilerek veya bilmeyerek bu operasyonlara destek oluyorlar.

Nasıl mı? Gerek basın ve medyadan duyulan, gerekse sosyal medyada görülen haberlerin doğruluğu araştırılmadan doğru kabul edilip paylaşması küresel güçlerin ekmeğine yağ sürmektedir.

Ancak bu güçler sadece dijital ortamda değil, aynı zamanda sahada bulunan ajanları aracılığıyla kışkırtmalar yapmaktadırlar.

Böylece bölge insanlarına kendi ürettikleri silahları satarak halkı birbirine öldürtüyorlar.

Bunu da yine inanç farklılıklarını kullanarak gerçekleştiriyorlar.

***

Bugün “Batı medeniyeti” olarak adlandırılan kapitalist dünya hiçbir zaman Müslümanların iyiliğini ve refahını istememiştir.

Her zaman üretimin kendi ellerinde olmasını ve tüm dünyanın kendi ürettikleri malları satın almalarını arzulamıştır.

Bir zamanlar Hasan Sabbah gibiler sahte cennet vaatleriyle insanları nasıl kandırdıysa, bugün de Kapitalizm aynı şekilde tüketerek mutluluğa ve huzura erişileceği düşüncesini zihinlere kazımıştır.

Diziler, filmler ve reklamlarla insanlara yeryüzünde cennet hayatı yaşanacağı imajı oluşturan kapitalizm, daha çok tüketim ve borçlanmayla insanları kendisine daha çok bağımlı hale getirmektedir.

Kapitalist finansal sisteme bağımlı olan insanlar, daha çok çalışıp sistemin adeta kölesi haline gelmektedir.

***

Daha çok üretip daha çok zengin olabilmek için daha fazla enerjiye ihtiyacı olan kapitalizm, enerjinin merkezi olan bu coğrafyanın insanını kendisi zarar görmeden yine bu coğrafyanın insanına kıydırıyor.

Özellikle sanayi devriminden sonra kömür madenlerine hâkim olabilmek için birbirleriyle didişen Avrupa, AB’nin temelini Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu ile atmışlardı.

Ancak, petrolün kömürden daha fazla enerji ortaya çıkardığının keşfedilmesiyle gözlerini Orta Doğu coğrafyasına dikmişler, kendi aralarında savaşmayı bırakıp Orta Doğu insanını birbirine düşürmüşlerdir.

Nitekim bu strateji ile Osmanlı’yı dağıtmayı başarmışlar ve bugün bile hâla aynı taktikle bu coğrafyada hegemonya sahibi olmaya devam etmektedirler.

***

Biz bu coğrafyanın insanları olarak birbirimizle didişmeyi bıraktığımız zaman bu coğrafya huzura erecek ve tekrar dünyaya gerçek medeniyetin bu coğrafyada olduğu gösterilecektir.