Örgütlü kötülük
Batı’nın müslüman dünya ile ilişkisi kendi menfaat ve çıkarına dayanan bir ilişkisidir. Bu minvalde yürüyorsa sorun yok. Menfaatleri tehlikeye girdiğinde ise işi savaş ve işgale kadar götürebiliyorlar.
On beşinci yüz yılla birlikte savaş stratejileri değişti.
Kültürel emperyalizmle hedef ülkenin kültürü, eğitim ve yaşam biçimi Batı
kültürünün işgaline uğruyor. İnsan aklı ve zihni Batı değerlerinin kullanımına
giriyor.
Böylece ülkeler aidiyet ve köklerinden, kültür ve
değerlerinden koparılarak Batı’ya eklemleniyor. Öyle ki, Batı’nın kültür ve
değerlerini tek ölçü kabul eden nesiller yetişiyor. Tabiri caiz ise Batı’ya
tapan tek tip zihin modeli bu.
Batı’ya göre diğer medeniyetler, kültür ve değerler ilkeldir
ve yönetilmeye muhtaçtır. Bu gerekçelerle Afrikayı ve Asya’yı işgal edip
yağmaladılar.
Toprakları ellerinden alındı. Karşı gelenler korkunç şekilde
öldürüldüler.
Aliya İzzetbegoviç şu tespiti ile Batı’yı net özetliyor:
“Bunu hiç unutma evlat! Batı hiçbir zaman uygar olmamıştır ve bugünkü refahı;
devam edegelen sömürgeciliği, döktüğü kan, akıttığı gözyaşı ve çektirdiği
acılar üzerine kuruludur.”
Evler, fabrikalar ve şehirler yıkılırsa yerlerine daha iyisi
yapılabiliyor. Ancak inanç ve değerler, insan manen yıkılırsa kolay kolay
yapılamıyor. Zihnin inşası çok uzun süre alıyor. Bizim insanımızı aklen, zihnen
ve manen yıktılar. Ben bugün Filistin’e sessiz kalanlarımızı bu kategoride
değerlendiriyorum.
Yıkılan insana bir kaç örnek..
Batı’da çıplaklık dar alanda ve moda olarak yaşanıyor. Bizde
ise kutsal emir gibi algılanıyor. Bir yaşam biçimi. Medeni olmanın bir kıstası
olarak kabul ediliyor. Öyle ki, cadde ve sokaklar giyimliymiş gibi görünen
çıplaklardan geçilmiyor.
Utanmıyorlar mı?
Utanmıyorlar. Ayıp ve günah diye bir şey tanımıyorlar. Bir
de kalkıp ahlaktan, ar ve namustan, doğruluk ve dürüstlükten dem vurmazlar mı?
Dünya Batı kültür ve emperyalizminin baskısı altında kan
kaybediyor. Teşhircilik ve sapkınlık uyuşturucu bağımlılığı gibi. Her yerdeler.
Kazara uyarsanız ‘gerici, yobaz’ diye suçlanıp taciz suçlamasıyla hakkınızda
dava açılabiliyor. İyi de, “iyiliği emretmek, kötülüğe engel olmak” Allah’ın
emri değil mi? Evet, namaz kadar Allah’ın emri.
Son günlerde bir edepsizlik ve arsızlık örneği daha
sergileniyor. Sanatçı ve oyuncu yakıştırmalı bazı bay ve bayanlar kendi
ifadeleriyle ‘ilk cinsel deneyimlerini’ hiç arlanmaz ve utanmaz bir tavır ve
edayla kamuoyu ile paylaşıyorlar. Ben bunun özellikle yapıldığını ve bu tasmalı
kuklaların arkasında ‘örgütlü kötülüğün’ olduğunu düşünüyorum.
Bu tür iğrençlikleri anlatanlar ise
Türkiye’nin Batılılaşma serencamının ürünü nesiller. Bunca
kayıplarımıza rağmen Batı’ya teslim olmayan ve Batı’nın bir tütlü teslim
alamadığı tek müslüman ülke Türkiye’dir. Tek dişi kalmış canavara karşı direnen
ve sesini yükselten tek müslüman ülkeyiz.
Başta ABD ve İngiltere olmak üzere Batı; topu ve tüfeğiyle, bütün güç ve
kuvvetiyle İsrail’in yanında yer alıyorsa bir nedeni var. Nedeni şu,
Müslümanlarla olan savaşlarını bir din savaşı olarak görüyorlar. Görülmemiş
acımasızlığın altında da bu neden var.
Ne yazık ki..
Batı cephesinde değişen bir şey yok.
Haçlı seferleri devam ediyor. Bizim cephemiz sağlam değil.
Müslümanlarda birlik ve kardeşlik yok. Fitne ateşi yanmaya devam ediyor. Eğer
içimizdeki Batı uşaklarını durduramazsak sürekli kan kaybetmeye devam edeceğiz
bilesiniz.