Organize işler
Bir konuya açıklık getirelim. SN. ERDOĞAN 14 Ağustos 2014’de, halk tarafından seçilen İLK CUMHURBAŞKANI oldu malumunuz üzere. Görev süresi Anayasa’ya göre 5 yıl, yani normal şartlarda 3 KASIM 2019’a kadar sürecekti. Fakat 16 Nisan 2017’ye geldiğinde, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin halk tarafından kabulüyle, bir GEÇİŞ SÜRECİNE girildi. Akabinde de seçimler öne alınarak, 24 Haziran 2018 de TÜRKİYE’NİN YENİ SİSTEME FİİLEN BAŞLAMASI sağlandı. Böylece 2017 Referandumunda kabul edilen Anayasanın 101. maddesinde; “Cumhurbaşkanının görev süresi 5 yıldır. Bir kimse en fazla İKİ DEFA Cumhurbaşkanı seçilebilir” ibaresi de, FİİLİ OLARAK yürürlüğe girmiş oldu. Buna göre 2018 seçimlerinde % 52,59 oy oranıyla seçilen Sn. Erdoğan’ın, 5 yıl sonraki 2023 GENEL SEÇİMLERİNE kadar, YENİ SİSTEMDE İLK DÖNEMİNİ icra edeceği tescillendi.
Ne kadar basit değil mi? Üstelik avukat, öğretim üyesi veya
profesör olmaya, gerek bırakmayacak derecede de açık ve şeffaf… Keza bunu
beşinci sınıfa giden çocuğuma okutup, yorumlamasını istediğimde, o bile aynı
şeyleri söyledi inanın. O yüzden şu sıralar birilerinin; “Erdoğan tekrar aday
olamaz” naraları atmasının, hiçbir kıymeti harbiyesi olmadığını belirtmekte
yarar var. Çünkü 2017 referandumundan hemen sonra, yani seçim yapılmadan, yeni
sistemin yükümlülüğünden nasıl söz edilebilir ki? Hadi diyelim dedikleri gibi
olsun. Ve referandumdan hemen sonra, 2018’e kadar yeni sistemin başladığı ve
Sn. Erdoğan’ın ilk dönemi olduğunu düşünelim bir an. O zaman referandumda ki 106.
Madde; “GENEL SEÇİME BİR YILDAN FAZLA KALMIŞSA KALAN SÜREYİ TAMAMLAYAN
CUMHURBAŞKANI AÇISINDAN BU SÜRE DÖNEMDEN SAYILMAZ” ifadelerini, nasıl
kıvıracaklarını merak ediyorum doğrusu. Zira normal zamanı 3 Kasım 2019 olan
seçimlere, 24 Haziran 2018 günü gidildiğinde, Sn Erdoğan’ın tam 17 aylık
hakkından FERAGAT ETTİĞİNİ, bununda 106. Maddede ki “bir yıldan fazla kalmışsa
bu süre dönemden sayılmaz) hükmüne uyduğunu kim inkâr edebilir ki?
Anlayacağınız ister 2018 seçimlerinden sonra, isterse de
iddia ettiği gibi 2017 referandumu sonrası Cumhurbaşkanının ilk dönemi kabul
edilsin, HER İKİSİNDE DE SN. ERDOĞAN’IN 2023’DE TEKRAR ADAY OLABİLMESİ ÖNÜNDE
HİÇBİR ENGEL BULUNMUYOR. Zaten bunu Muhalefette çok iyi biliyor. O zaman nedir
bu yaygara derseniz? Bana kalırsa 6+1’lik masadan ümidini kesenlerin, çamura
yatmak adına şimdiden bir ön alma çabası olduğu ayan beyan ortada… Nasıl ümit
kesmesinler ki? Baksanıza Muhalefetin kapısını aşındırdığı ABD’de,
İngiltere’de, Fransa ve Almanya’da işsizlik, çöken sağlık sistemi ve enerji
kıtlığından, halk sokaklara inmiş durumda. Buna karşı Türkiye’de EYT’ yi, kadro
tahsisini, taksitle konut imkanını… vb. meseleleri konuşuyor olmamız cabası. Tabi
bunu muhalefete sorarsanız, “Batının pandemi ve savaş sebebiyle” sıkıntı
yaşadığını söylerler umarsızca. Lakin birçok sorununu ÇÖZÜME KAVUŞTURAN ve bunu
yaparken de BÜYÜYEN TÜRKİYE’nin ise, “iyi yönetilemediğini” bize YUTTURMAYA
ÇALIŞACAKLARI muhakkak.
Hülasa çok kritik bir evredeyiz Milletçe… Birilerinin Mayıs
2023 arifesi ve sonrasında, tüm bel altı organizasyonları deneyeceğinden kesinlikle
şüpheniz olmasın. Öyle ki Alman Der Spiegel’den İsrailli Jarusalem Post’a,
İngiliz The Economist’ten ABD’li Washington Post'a yapılan provokatif açıklamalar,
sürece nasıl maydanoz olduklarını bariz ispatlıyor. Peki, tamda böyle bir demde
Yerel Yönetimler Özerlik Şartnamesinden bahsedilmesinin; terörün beli
kırılmışken, barıştan söz edilmesinin; Anayasadan Türk kavramını çıkartmayı dile
getirmelerinin; S-400’lere kilit vurmayı ve SİHA’lara dokunacaklarını
söylemelerinin bunlarla bir ilişkisi var m? Bunu bilemiyoruz elbette. Ama
kimlerin HOŞUNA GİTTİĞİNİN de, kati surette farkındayız. Yoksa Neocon John
Bolton’un; “ERDOĞAN’NIN DURDURULMASI İÇİN, BATIYI SEÇİMLERE MÜDAHİL OLMAYA” çağırmasının,
fazla söze hacet bırakmadığı açık. Ne kadar trajik değil mi? Ne diyelim! Allah fırsat
vermesin…