Dolar (USD)
34.54
Euro (EUR)
35.96
Gram Altın
3004.43
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
30 Haziran 2017

Önleyici güvenlik stratejisi

Obama, ekibi ve onu ahtapot gibi sarmalayan NEOCON'ların tamamen yanlış taktik ve strateji üzerine kurguladıkları "Yeni Güvenlikçi Politikalar" stratejisi, sadece Ortadoğu halkları için değil, biz Avrupalılar için de bir felaket olmuştur. Artık Mombasa, Tel Aviv, Bağdat, Nairobi, Kabil şehirleri yaşanlar için bir ölüm tehlikesi vahası değil. Aynı şekilde Avrupa'nın Paris, Berlin, Rejkavik, Roma, Bruxelles, Amsterdam, Oslo, Londra da, insanlar için bombaların ve terörün kol gezdiği şehirler olmuştur. Hele Amerika Birleşik Devletleri'nin neredeyse tüm sanayi, turizm ve büyük idari şehirlerinde insanların can güvenliği tehlike sınırlarının çok ama çok altındadır.

Obama döneminde zencilere yönelik Amerikan devletinin uyguladığı polis terörünün doğurduğu bir siyahu00ee isyan var artık. Amerika polisinin sadece zencilere değil, Hispaniklere yönelik terör boyutuna varan acımasız şiddet uygulamaları, birçok şehirlerde Harlem tarzı ghettoların oluşmasına sebep oldu. Bazı ghettolara yerel polislerin güvenliği sağlayamadıklarına dair birçok haber okuyoruz gazetelerde.

Bütün bunlar, Amerikan tarihinin gelmiş geçmiş en beceriksiz başkanı Barack Obama'nın önleyici güvenlik politikalarının sonucudur. Bu yüzdendir ki Amerikan medyası ve muhalefeti, Obama'nın bu politikasını "topal ördek" politikası olarak isimlendiriyorlar.

Bu yazıyı siz dinlediğinizde Obama'nın dünya siyaset sahnesinden kesin bir şekilde silinmesine yaklaşık üç hafta kalmış olacak. Ancak onun bütün dünyaya bıraktığı kötü mirasının ortadan kaldırılması ve dünyanın insanlar için güvenilir bir gezegene dönüştürülmesi belki de onlarca yıl alacaktır.

Çünkü Obamalı ABD, özellikle Ortadoğu'da dış politikasını yasaları, kanunları, düzeni olan devletlerle değil, terör örgütleri ile birlikte yürütmektedirler.

Irak ve Suriye'de yürüttüğü politika, ABD-Terör ortaklığının çok somut bir örneğidir. Irak'ta bir yandan Tüm üyelerinin kriminal ve saykopat düzeyde katillerden oluşan Haşdi Şabi terör örgütü ile resmi ortaklık kurarak Musul'a operasyon yapmaya çalışıyor. Aynı şekilde, hem ABD ve hem de tüm NATO ülkelerinin terör listesinin bir numaralı sırasında olan PKK terör örgütü ile de ortak operasyon yapma kararı alıyor ve her iki terörist organizasyonlarına Amerikan halkından topladığı vergileri ile silah tüccarlarından aldığı binlerce ton silah yardımı yapıyor.

Aynı şekilde yine Ortadoğu'nun en azılı terörist grubu olan ve merkez üssü Suriye'nin kuzey bölgesi olan YPG terör örgütü ile resmi ortaklık yapıyor.

Bu YPG terör örgütü, son bir yılda NATO üyesi olan Türkiye'nin onlarca askerini ve polisini şehit etmiştir. Bilindiği gibi NATO üyesi ülkelerin askerleri aynı zamanda NATO'nun da askeridirler.

Obama, sadece Türkiye'ye ve bölgedeki müttefiklere karşı değil, NATO'ya karşı da terörist organizasyonlarla işbirliğine gitmiştir. Daha da acı olanı, DAEŞ terör örgütüne de "yanlışlıkla" tonlarca silah, mühimmat ve lojistik yardımı yapmıştır. DAEŞ'in İran'ın garantörlüğünde Beşşar el Assad yönetimine petrol satışına seyirci kalmıştır yıllarca. Oluşan baskılar sonucunda yasak savma ya da göz boyama babında, bir iki kere DAEŞ'in petrol taşıyan kamyonlarına göstermelik hava akınları yapmıştır.

Aynı Obama yönetimi Irak ve Suriye'de NATO ülkeleri dahil olmak üzere toplam 65 ülkenin ordusu ile birlikte hareket ederken, diğer yandan da PKK, Haşdi Şabi, DAEŞ gibi terörist organizasyonlarla işbirliğine gitmeyi tercih etmiştir.

Ve bütün bunların sebebi "önleyici güvenlik tedbirleri stratejisi"dir.

Ve maalesef çok ama çok acı bedeller ödeyerek gördük bu stratejiyi. Bu strateji, biz Avrupalılara; yani İstanbullulara, Parislilere, Berlinlilere, Bruxellelilere bomba ve ölüm olarak dönmüştür.

Oba yönetiminin "önleyici güvenlik stratejisi" kendi kalbinde terörist beslemesine kadar bir çılgınlığı da meşru hale getirmiştir. Günümüz dünyasının en tehlikeli ve en yaygın terör organizasyonu olan Fetullahçı terör örgütünün lideri, Amerika Birleşik devletlerinde oturuyor. Hem de Başkent Washington'ın bir adım ötesinde yaşıyor. Bu terörist lider, elindeki ekonomik gücü kullanarak yüz milyonlarca doları harcayarak Amerikan seçimlerine mühdahil olmuş ve ülkenin kaderinde söz sahibi olmuştur. Ne var ki Obama yönetimi ve Amerikan güvenlik kurumları, Ortadoğu'da izledikleri politikanın gereği olarak bu teröristin faaliyetlerini hoş görü ile karşılamış ve hukuki olarak hesap sormamıştır.

ve Önümüzdeki haftalarda hem Amerikan hem de dünya siyaset sahnesinden bir daha geri dönmemek üzere ebediyen silinecek Sayın Obama'nın "önleyici güvenlik stratejisi" bütün dünyaya bomba, ölüm kan ve gözyaşı olarak kalmıştır.