Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
04 Ağustos 2019

Onlarla birlikte bir devir göçüyor

Yaz sıcaklarının yaşandığı son haftalarda kültür sanat dünyasında bir yaprak dökümü yaşanıyor. Temmuz ayında ve Ağustos’un ilk günlerinde, irfanımıza ve medeniyetimize hizmet eden âlimler, şairler, yazarlar ve sanatkârlar vefat etti. Onların kaybı ile aslında koca bir devir de göç ediyor. Hadis-i Şerif’te buyurulduğu gibi “Âlimin ölümü, âlemin ölümüdür.” Biricik ümidimiz ise, bu üstatların yetiştirdiği talebelerin aynı yolda yürüyor olması ve hocalarından aldıkları hizmet bayrağını dalgalandırmaya devam etmesidir.

Kadir Mısıroğlu, Süleyman Ârif Emre, Ergun Balcı, Hatice Nâdide Uluant, Mehmed Şevket Eygi ve Emin Işık... Son bir kaç hafta içinde ardarda ebedî âleme uğurladığımız ilim, sanat ve kültür adamlarımız... Temmuz ayı, sıcaklarla bedenlerimizi kavururken bu dünyadan alıp götürdüğü değerlerimizle de yüreklerimizi yaktı. Ancak ölüm hakikatine inanan müminler olarak bu kaçınılmaz sondan kurtuluşun olmadığını da biliyoruz. Bu vefatlara üzülürken tesellimiz, hayatta iken kıymetlerinin bilinmesi, kendilerine değer verilmesi, sözlerinin dinlenmesi ve hizmetlerinin takdir edilmesidir.

KERVANA KATILAN SON YOLCU EMİN IŞIK

Ahiret yurduna göç eden büyüklerimizden biri olan Emin Işık Hoca da, ‘ölümsüzlük kervanı’na son katılan yolcu oldu. 1 Ağustos günü telefonlara düşen üzücü haber, Emin Hoca’nın Hakka yürüdüğünü ve cenazesinin Cuma günü Şişli Camii’nden kaldırılacağını bildiriyordu. Cuma günü camide izdiham vardı. Kalabalığı tarif etmek mümkün değil. Mabedin içi dolu olduğu gibi avlusu da dopdolu idi. Artık dış kapılardan içeri kimse giremiyordu. Emin Işık Hoca’nın talebesi olan ve vefalı yönüyle de bilinen Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da iştirakiyle Cuma namazından sonra cenaze namazı kılındı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, dua ve helallikten sonra kısa konuştu ve Emin Işık’ın ‘Hocalık vasfı’ üzerinde durdu. Emin Işık Hoca daha sonra Zincirlikuyu Mezarlığı’ndaki aile kabrine Kur’an okunarak ve dualarla defnedildi.

İRFANIMIZA ADANMIŞ ÖMÜR

Çok cepheli şahsiyetiyle tanıdığımız Emin Işık Hoca ilahiyatçıydı. Hâfız ve mevlidhandı. Okuduğu Kur’an-ı Kerim huşu içinde dinlenirdi. Fikir adamıydı, mütefekkir Nurettin Topçu’nun rahle-i tedrisinden geçmişti. 1936 yılında Hatay merkez ilçeye bağlı Karmanca Köyü’nde dünyaya gelmişti. İlk dinî tahsilini aynı zamanda köyün imamı olan babası Hoca Şemseddin Efendi’den aldı. İlkokuldan sonra iki yıl Antakya Kur’an Kursu’nda okudu, hafızlık yaptı. Orta kısmını Adana’da, lise kısmını İstanbul’da okuduğu İmam Hatip Okulu’ndan 1960 yılında mezun oldu. İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’nü ise 196 yılında bitirdi. Dört yıl İstanbul İmam Hatip Lisesi’nde meslek dersleri öğretmeni ve idareci olarak görev yaptıktan sonra asistanlık imtihanını kazanarak İstanbul Yüksek İslam Ensittüsü’nde (YÖK Kanunu gereğince Marmara Üniversitesi’ne bağlı İlahiyat Fakültesi’ne dönüştü) Kur’an İlimleri ve Tefsir Anabilim Dalı’nda Ebubekr İbnu’l-Enbârî’nin Kitâbu’l Vakfi ve’l İbtidâ adlı eseri üzerinde yaptığı edisyon kritik çalışmasıyla doktor oldu. 39 yıl 4 ay süren resmî hizmetinden sonra 2001 yılında emekli oldu. Yüzden fazla ilmî makale ve ansiklopedi maddesi kaleme aldı. Yakın dönem düşünce hayatının öncü isimleri arasında kabul edilen Işık’ın makaleleri Fikir ve Sanatta Hareket, Tohum, İslam Medeniyeti dergileriyle Tercüman ve Ayrıntılı Haber gazetelerinde neşredildi. Eserleri, Celâl Hoca Hayatı ve İlmî Şahsiyeti, Devleti Kuran İrade, Kur’an’ın getirdiği, Belh’in Güvercinleri.

DAVET EDİLDİĞİ YERE GİDERDİ

Emin Işık Hoca çağıl çağıl akan bir nehir gibiydi. Nerde ihtiyaç varsa, hangi mekâna dâvet edilmişse iştirak eder, sohbetini ederdi. Asla ayırım yapmazdı. Kubbealtı’nda da görürdünüz, Türk Edebiyatı Vakfı’nda da. ESKADER’in toplantısında da yer alır, TYB’nin meclisinde de. Kültür Ocağı Vakfı ve Balaban Tekkesi, program yaptığı yerlerdi. Balaban’da “Mesnevi Okumaları” ve “Nurettin Topçu Okumaları” yapmış gençlere faydalı olmuştu. Tasavvuf yolunun farklı kollarında (Mevlevîlik, Cerrahilik, Rıfaîlik...) bulunur, hepsinin aynı hedefe doğru yürüdüğünü çevresine anlatmak isterdi. O birlik ve beraberliğe değer veren bir tevhid ve vahdet adamıydı. Milleti ve ümmeti kucaklayan büyük bir yüreğe sahipti. Onunla birlikte Gönen ve Ağın’a yaptığımız seyahati unutamam. Yolculuğumuz renkli, hikmetli ve istifadeli geçmişti.

ALİ EMİRİ’DE UNUTULMAZ GECE

Emin Işık Hoca için ESKADER olarak İBB Kültür Daire Başkanlığı ile birlikte düzenlediğimiz “Saygı Gecesi” unutulamaz. O akşam Hocayı seven bütün dostları ve talebeleri koşup Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi’ne gelmişti. Tarih 13 Aralık 2016. Uğur Canbolat’ın yönettiği toplantıda Hoca hakkında Prof. Dr. Mustafa Tahralı, Dr. Metin Eriş ve Sadık Yalsızuçanlar konuşmuştu. Tahralı, bir talebesi olarak Emin Işık’tan sadece ilim almadıklarını aynı zamanda edep ve irfan devşirdiklerini belirterek, “Emin Hocamızla 1973’ten bu güne kadar hep karşılaştık. Kendisi şairdir, hatiptir, fikir adamıdır, eli kalem tutan bir yazardır, sanatkârdır ve musikiyle ilgilenir. Türkçesiyle takdir edilen, gittiği meclislerde aranan bir kimse. Emin Işık Hocamız âlim zatlardan duyduğu sohbetleri yeni nesle aksettirecek nadir hocalardan biri olmuştur.” demişti. Emin Işık’ın bir taşralı olmasına rağmen pek çok mecliste bulunma fırsatı yakaladığını anlatan Tahralı, “Hocamızın fıkracı bir yanı da vardır. Bunu bazen dinlendirmek için yapar. Çoğu zaman doğrudan anlatamadığı şeyleri anlatmak için kullanır. Bazen bir fikri yumuşatmak için kullanır. Hocamız sohbette bulunurken ortamı yumuşatmak, kendini deşarj etmek için fıkralar anlatır.” ifadelerini kullandı.

ZOR ZAMANLARDAN GEÇTİ

Emin Işık’ın yakın dostlarından Dr. Metin Eriş ise şunları söylemişti: “Emin Işık Hocamızın ve bizlerin yetişmesinde Fethi Gemuhluoğlu’nun, Nurettin Topçu Hocamızın emeği vardır. Emin Işık Hocamızla her zaman yolumuz kesişti. Zor zamanlardan geçti. Bugün çok şükür ciddi anlamda ilim öğreniyoruz. Türk İslam’ının ne demek olduğunu bilmeyenlere o anlatmıştır. Bu çok önemlidir. Hocamız sadece tasavvuf ehli olmanın yeterli olmayacağını ve bunun yanında ilim ehli de olmanın gerektiğini söyler. Hocamız ruhi derinliği içerisinde ciddi manada bir gönül dostudur. Onunla gönül gönüle yola revan olabilmiş olmak ne kadar güzel bir mazhariyettir.” Sadık Yalsızuçanlar ise, “Hocamız bizi medeniyet kökümüzle buluşturdu. Kendisini yenileyen bir ruha sahip. Sokakları tanıyan, evleri iyi bilen, fikri olarak da bunları dile dökebilen, aynı zamanda da rasyonel bir tarafı olan biridir. Hocam aynı zamanda hâl ehli olduğu için sözleri son derece tesirlidir.” demişti. Etrafında insanların kendilerini irfan cemiyetinde hissedebildiğini söyleyen Yalsızuçanlar, Hocanın hayatının Türkiye’nin yakın tarihinin bir parçasını oluşturduğunu da belirtmişti.

DERTLERİMİZİ DİLE GETİRİYORDU

Emin Hoca, Şamil Kucur’un İstanbul gazetesinde kendisiyle yaptığı mülakatta, günümüzde İslam âleminin dağınıklığını ve geri kalışını hatırlatarak, “Müslümanlar dinlerini doğru temsil etmiyor.” diyordu. Yaptığı konuşmalar, verdiği dersler, yazdığı makale ve eserler ile yetiştirdiği talebelerle, verdiği konferanslar ve televizyon sohbetleriyle büyük hizmetlerde bulunan, tasavvuf kültürümüzün yaygınlaşmasına ciddi katkılarda bulunan aziz hocamız Emin Işık’a Cenab-ı Allah’tan rahmet niyaz ediyor, ailesine, dostlarına, sevenlerine başsağlığı ve sabır diliyorum. Ruhu şad, mekânı cennet, menzili mübarek olsun. İnşallah dostları, talebeleri, dava arkadaşları, sevenleri ve gelecek yeni nesiller, eserlerini okuyarak Emin Işık Hoca’mızın aziz hatırasını unutturmayacaklardır.