Dolar (USD)
35.06
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2957.39
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
31 May 2014

ONLAR DIŞARDAN BİZ İÇERDEN

Genetik geçişli hastalıklara karşı tedbirli olmak insan sağlığı için vazgeçilmez bir gereklilik. Günümüzde sık karşılaşılan genetik kodlu hastalıklara karşı en önemli silahımız ise sağlıklı beslenme. Sağlıklı beslenme genetik hastalıklara karşı korunmada basit etkili ve ucuz bir tedavi protokolü olarak giderek daha fazla önem kazanıyor.

Geçen ay seyahat için gittiğim Endonezyadan kısa bir hatırlatma yaparak makaleme dönmek istiyorum.2 mılyon kılometrekare toprak üzerinde 300 etnik grup 200 farklı dil ve 17 bin ada ,250 milyon nüfus .Bu farkı ve mozayiği zenginlik olarak yaşıyorlar. Gerçekten farkımız ne ki bu cennet vatanda b ir türlü huzur tesis edilemiyor.Hemen her gün yeni bir kriz üretiyor ve akşama kadar onunla yatıp onunla kalkıyoruz.Enerjilerimizi ürettiğimiz sanal krizlerde tüketen kerizler halinde yaşamak zorundamıyız ? Allah aşkına.

Nasıl dedelerimizin genetik kodları ile bazı hastalıkları miras olarak almak durumnda isek ve tedbir olarakta sağlıklı beslenmemiz yararımıza ise aynı şekilde bu topraklarda bize aynı dedelerimizden miras.Üzerinde sağlıklı yaşamamız için bazı kurallara uymamız bazı tedbirleri almamız ve bazı ortak prensiplerde anlaşmamız gerekiyor.

Yakmak ve yıkmak kadar kolay başka bir şey hatırlamıyorum. Bir kıvılcım çoğu kez yeterli oluyor.İçinde bulunduğumuz ülke gemisinide batırmak için fazla gayrete gerek yok.Batmaz yıkılmaz gibi hamasetleri bir tarafa bırakarak aklımızı başımıza almamızın zamanı geldide geçiyorda.

Dışardan yıkıcı olanlara aklım eriyorda içerden olan ihanetleri bir türlü anlayamıyorum.Yavrusunu aşırı seven bir annenin çocuğunu kucağında fazla sıkarak öldürmesi gibi bir durum olmasın bu sevgi. Sevmek bazen insanın duyularının sağlıklı çalışmasını bozabilir.Duygu bozulması sağlıklı düşünce akışını bozarak insana kaş yapalım derken göz çıkartabilir.Psikolojik hastalıklar hep bu zeminden çıkıyor.

İçereden olan yıkıcılarımıza radarlarını biraz açarak etrafa baksınlar diyorum.Gönül gözlerine gerek yok.Çıplak gözlede her şey ayan beyan ortada.Nereden nereye geldik. Ne idik? Ne olduk? Etrafımıza bir göz atsınlar.Kuzey güney doğu batı fark etmez.Hangi yöne bakılırsa bakılsın .Yeterki at gözlüklerle bakılmasınlar.

Gerçekler gözlerine mertek gibi battığı halde gözümüzün içine baka baka yalan söyleyen insanlara inanma lüksümüz yok artık.Olmamalı da.Rabbimizin verdiği akıl nimeti ile onları çok net olarak görüyoruz .Yavrularını dağa kaptırmış bir grup gözü yaşlı annenin feryadını duymak acısına ortak olmak varken topu taca atmanın kime ne faydası olur ki.

Hırsızın suçu yokmuş gibi ev sahibinin üzerine yüklenmek en hafifinden acizliktir.İnsan acizlik üzerinden politika yapmaya başlarsa bu onun kalitesininde beş paralık olduğunun alameti farikası olur. Aklımız ve mantığımız devre dışı olduğunda meseleleri sağlıklı çözüme kavuşturma şansımızda yok oluyor.Çare ve çözüm olarak sunduğumuz argümanlarda bizi gülünç hale getirebiliyor.

Bu acılı annelere çare ve ç özüm sunan bazı aklı evveller iki kere düşünerek konuşursa belki gülünç duruma düşmekten bir nebze olsun kurtulur.Ateş her zaman düştüğü yeri yakar.Bu gerçeklikle yavrularına kavuşmak için çırpınan annelere yardımcı olacak çözümlerle yaklaşalım diyorum.Her yerde her zaman devlet aranmaz.İnsanlarında fert fert yapacakları olabilir.Yazılı ve görüntülü basınımıza ve sosyal medyaya burada büyük sorumluluk düşüyor.Nasıl ki bir zamanlar cumartesi anneleri vardı.Biz o zaman o anneleride anlayalım demiştik.Bu minval üzerine oluşturulan kamu oyu bayağı ses getirmişti.Sivil toplum gücü çok önemli ve önemsenmeli.Bana ne deme .Ben bu çorbaya tuz olurum de değerli dost.

Her zamankinden daha sık olması gereken saflarımızı bozacak olan fitne fesat fücur haset gibi ayrılık tohumlarını ayıklamak her şeyden önce kendi menfaatimizdir.Başka gidecek yeri olmayan geniş halk kitlelerinin bu konuda daha duyarlı ve karalı olması ülkemizin huzur ve refahı içinde daha çok gayret etmesi gerekiyor.

Fırsatçıların yaptığı gibi yaparak sonunda pişman olacağımız günler gelirse günaydın dememek için gün birlik günü.Son iki yılda engelli koşulara alıştık.Yoğurdu üfleyerek yeme gülünçlülüğü bizi rahatsız da etse yoğurdumuzu üfleyerek yiyelim.Bize gelen her haberi kaynağı ile araştırarak tedbirimizi ona göre alalım.Ulu orta işkembeden konuşmalara ve dedikodulara ayıracak zamanımız yok.Daha yapacak çok iş var.Biz de bize düşeni yaparak sonunda ah vah etmeyelim diyorum.Sağlık ve mutluluk dileklerimle.