Dolar (USD)
35.07
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2957.58
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
13 Kasım 2014

ÖNCELİKLİ SORUN NEDİR?

Türkiye'de ve dünyanı birçok bölgesinde hemen hemen her devletin sorunu sorunları var. Her ülke de sorunlarını belirlediği öncelik sıralamasına göre çözüyor ya da çözmeye çalışıyor. Bizim sorunlarımız ise ülkenin kuruluşuna kadar dayanan ve bir kısmı da Osmanlıdan kalan sorunlarımız. Bu sorunlar jeopoitik konumumuz ve de geçmişimiz nedeni ile rakiplerimizin bizlerin sorunlarla yaşamaya mecbur bırakılmamız üzerine kurulması nedeni ile sürekli tekrarlıyor.

ASALA/PKK, KÜRT/TÜRK, ALEVİ/SÜNNİ vs. değişik tarihlerde ve de değişik ortamlarda sürekli karşımıza çıkan sorunlar. Mevcut sorunlarımızın birçoğu ulus devlet oluşturma düşüncesinin sonucunda ortaya çıkmış ve de yılların birikimi ile kangrene dönmüş sorunlar. Başka bir bakış açısı ile bu sorunlar hiç doğmaz ya da şimdiye kadar çoktan çözülebilirdi.

Günümüzün getirdiği sorunlar ise farklı boyutta. Çok geriye gitmeden 80 li yılları başlangıç alırsak. Darbe ve de terör bu yılları alıp götürdü. 90 lı yıllar yine terör ve de koalisyonlarla kaybettiğimiz yıllar olarak devam etti. 2000 li yıllar darbe girişimleri, geçmişten alınan borçların ödenmesi ve iç çekişmelerle geçti. 2010 lu yıllardayız. Eğer sorunumuzu biz tespit etmez ve de sorunun çözümü için gerekli olan reçeteyi yazmazsak 2020 li yıllara kayıp 2010 lu yılları da eklemek zorunda olacağız.

Önceki yıllara göre daha şanslıyız. Öncelikle iktidar ile uyumlu bir Cumhurbaşkanı var. Ekonomik olarak daha kuvvetliyiz. Yılların kangren olmuş sorunları ile yüzleşmekten korkmayan bir iktidar var. Altyapımız daha hazır. Eksiklerimiz nedir? Eksiklerimiz aslında artılarımız! Zira biz kabul edelim ya da etmeyelim Osmanlı hala batı ve doğu da birçok ülkenin hala korkusu ve ümidi! Bu korku da bazı ülkeler için eğer önlem alınmaz ise yeni Osmanlı ile mücadele etmek zorunda kalacağız korkusunu oluşturuyor.

Buna bağlı olarak içerde bulunan bazı yapılar harekete geçirilerek ülke içerden komşu ülkeler kanalı ile de dışarıdan sıkıştırılıyor. Nedeni gerçek sorunların çözümünü engellemek bu mümkün olmuyorsa ertelenmesini sağlamak. Çözüm süreci doğru bir adımdır. Ancak uygulamada sorunlar yaşanmaktadır. O zaman ne yapacağız. Bu süreci terk mi edeceğiz? Hayır peki ne yapmamız gerek?

Bu sorunun cevabını bulabilirsek bundan sonrasını da çözme imkanımız var demektir. Doğru cevabın Yeni bir anayasa olduğuna inanıyorum. Yeni bir anayasa hem ulus devletin oluşturduğu baskıdan hem de mevcut sistemin defolarından kurtulmamızı sağlayacaktır. Her ne kadar bu hemen olmayacaksa da 2020 li yıllara hazırlanmanın ilk adımı olacaktır. Kendi doğrusundan başka doğruyu kabul etmeyen hayatı siyah ve beyazdan ibaret kabul eden kendi koyduğu kuralları işine gelmediğinde reddeden bir anlayıştan grilerin varlığını görebilen, kuralların insanlar için olduğu ve de uygulayanlarında o kurallara uymak zorunda olduğu yeni bir başlangıcı yapmak için yeni anayasa yapmaya ve bunu toplumun tüm kesimleri ile paylaşarak yapmaya mecburuz.

Aksi takdirde gündelik tartışmalar ardı arkası kesilmeyen/kesilmeyecek provokasyonlar asıl sorunları görmemizi ve de çözmemizi engelleyecek. Hatırlamaya çalışalım çok kısa süre önce ülkenin en önemli gündemi uzun tutukluluktu daha sonra Taksimdeki park şimdi ise Validebağ'daki Cami yeri meselesi gündemimizde. Bunlar bitmeyecek/bitirilmeyecek. Zira mevcut anayasa ile devletin sahibi olanlar ve de onların lütfettikleri oranda vatandaş olanlar var. Temel hak ve özgürlükler kanunla sınırlanabilecekken bu ülkede başörtüsü takmak serbesttir diye kanun çıkartmak zorunda kalınıyorsa ve bu konu aşılabiliyorsa o zaman yaşayan herkesin eşit olduğunun da anayasal zeminde çözülmesi gerekmektedir. Aksi takdirde birbiri ile kavgalı olan bir toplumun bir olması ve de dünya ile mücadele edebilmesi mümkün değildir. @CavitTatli