Dolar (USD)
35.27
Euro (EUR)
36.75
Gram Altın
2977.61
BIST 100
10041.12
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
28 Kasım 2019

Önceliği belli olmayanın acıları büyüktür!

“Beni Rabbim terbiye etti, ne güzel terbiye etti” diyerek, kendimizi Alemlerin sahibine bırakıp teslim ederek güzel işlerde bulunsak, tıpkı Hz. Muhammed (a.s.) gibi bizde, acaba bizden sonra gelecek nesiller arasında güzel anılanlardan olur muyuz?

Arkada hoş sedalar bırakıp, “buradan bir güzel insan geçti, güzellikler bırakıp, girdiği her yere ışık götürüp, cehaletin yok olmasına, kinlerin bitmesine, düşmanlıkların geride kalmasına vesile olup gitti” dedirtebilir miyiz?

Bunun yolunu bize öğreten Rabbimize kulak verirsek elbette olacaktır. Rahman “doğru karar verme yeteneği vermesini, bizi iyiler arasına katmasını, gelecek nesiller içinde doğru anılmamızı nasip eyle” diyerek dua etmemizi istemiştir. Zira insanı en çok acıtan yanlış anlaşılmaktır.

Kim ne derse desin insan yalnız yaşayamayan, belli kurallar dairesinde sorumluluklarını yaparak yaşadığı topluma ve birebir muhatap olduklarına karşı kayıtsız kalamayan, beklentisi olan, mutluluğu da hak eden yeryüzünün en şerefli misafiridir. Beklenen son ise cennete mirasçı olabilmektir.

Hayata ve insana dair her ne varsa, iç huzurumuzdan geçtiği de her birimizin malumudur. İnsanın iç huzuru da ancak doğru hareket etmekle elde edilir. Yaşanan bütün olumsuzluklar insanın kendisinden kaçmasının, hatalı aramasının, hep hırsızı suçlarken ev sahibini hesaba çekmeyişinin ürünüdür.

Halbuki ev sahibi bu malikânen şuan tek kiracısıdır. Bir gün istemese de evini yani bedenini terk edip gitmek zorunda kalacaktır. Bundan dolayı bedenini iyi muhafaza etmeli, ön bahçesine ne kadar iyi bakıyorsa, dış görüntüsüne ne kadar dikkat ediyorsa, evinin içine de arka bahçesinin de bakımını iyi yapmalıdır.

Dıştan gelecek saldırılılara karşı devamlı uyanık olmalı, düşmanlık yapacaklara fırsat vermemelidir. Bunu da ancak bir hayat tecrübesi, sağlam duruş ve hikmet olarak nitelediğimiz doğru karar verme yetisi ile yapabilecektir.

Gerçekten doğru karar vermek hayat kurtarır. Zira anlık verdiğimiz fevri kararlar, ilerde telafisi zor olan, bizim hayatımızı zorlaştıran, yalnızlaştıran, keşkelere uğratan hüsrana sebep olabilmektedir.

Zamanın bu kadar hızlı aktığı, aynı zamanda da aleyhimizde işlediği şu anı iyi değerlendirmeden, yarının telaşına düşüp egolarının kurbanı olan zavallı insanlardan olmamak için gayret etmeli, emek sarf etmeliyiz.

Aksi takdirde seküler dünyanın ürünü olan sanayi toplumunun, bize öngördüğü hayatın bütün sıkıntılarını kanıksayıp, kaybetme korkularımızı içimizde büyüterek daha büyük kayıpların acısını yaşayıp yalnızlaşacağız.

Bir yandan duygularımızın esiri olurken doğru bilgiye körleşeceğiz. Sonucunda mutsuzluğumuz kaderimizmiş gibi sahiplenip tıpkı şeytan gibi suçu Allah’a vereceğiz. Davranış haline geçen yanlış alışkanlıklarımızı da zamanla güzelliklerin önünde en büyük engel yapacağız.

Hayatımızda önemli ve öncelikli konularımızı belirlemeliyiz. Önemli gibi gördüğümüz geriye baktığımızda bir çok sevdiklerimizi kaybetmemize sebep olduysa, öncelikli seçimimizi doğru yapmalıyız. Önceliği belli olmayanın hüsranı büyüktür.

Sözlerimiz hayatımızın vazgeçilmez kayaları üzerinedir. Bu koca dünya bile sağlam kazık niteliğinde olan koca dağların kökleri üzerine dengede durmaktadır. Dengesi olmayan her oluşum da yok olmaya mahkumdur.

Ailenin de toplumun da dengesi insanın denge üzere doğru hareket etmesiyle, istikametle, devamlı, kesintisiz yapması üzerinedir. Hayat asla boşluk kabul etmemektedir. Boşluğun olduğu her yer birileri tarafından doldurulmaktadır.

Hasılı kelam; doğru hareket etmek, doğru karar vermek ancak doğru bilgi üzerine samimiyetle gidilmekle olur. Aksi taktirde ömür dövünmekle, şikayet etmekle, suçlu aramakla geçecektir.