Önce Süleyman Soylu, hemen ardından Fahrettin Altun
Sayın Süleyman Soylu’dan sonra Sayın Fahrettin Altun da hedefte…
Bir önceki yazımızın başlığını hatırlatarak devam edelim:
“Sayın Soylu’nun İstifası… Ve o İKİ Saat”
İçişleri Bakanı Soylu’nun “istifa”sının gündeme düşmesiyle, İletişim Başkanlığı’nın “Bu tek taraflı adımın Sayın Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilmediğine” dair açıklamayı yapması arasındaki yaklaşık iki saatlik süredeki “duruş”ların dikkatle incelenmesinin anlam ve önemine işaret ettiğimiz yazı.
Orada, yaklaşık iki saatlik süreçteki “pozisyon alışlar” ortaya konulmuştu.
Bu “maskeli balo”da, maskelerin nasıl düştüğüne dair “tefekküre” davet eden bir yazıydı.
Bendeniz, ilişkilerin iyice “yalak-şalap” hale geldiği bu süreçte…
Bir yandan, Sayın Soylu’daki “duygu yoğunluğunu” anlayışla karşılamakla birlikte, bu kadar “duygusal” davranmanın doğru olmadığını belirtiyor…
Diğer yandan da, bu istifanın “Külliye’den dönmesi gerektiğini ve döneceğini” ısrarla ifade etmeye çalışıyordum.
Sonuçta “aklın yolu” galip geldi ve istifa kabul edilmedi.
“Yalak şalap usüllerle ayakta duran” malûm tipler, anında “tornistan”…
Bunların hepsini an be an izlediniz…
Unuttuklarınız varsa, bir önceki yazımızda görebilirsiniz!..
Neyse, bizim derdimiz “bekâ” meselesi ya, o hattan devam etmekteyiz…
“Bu iş bitsin ve fitne kesilsin!” derken bendeniz, fitne kazanının altına yeni odunlar…
Bu kez de…
“Süleyman Soylu ile Fahrettin Koca, istifa öncesinde atıştılar. Soylu da bunun için istifa eyledi!” makamında bir “teyit edilmemiş kulis şeyi” ortaya atıldı!..
Kabinenin gündemde en fazla yer tutan iki bakanı, “fitneye” malzeme edilen…
Her ikisinin de sempati alanı geniş…
Her ikisi de Sayın Cumhurbaşkanı’na yönelen okları temizliyor, topluyor, savıyor, aynı amaca yönelen farklı tarzlarıyla öne çıkıyor…
Bu ikisi güçlü olunca Sayın Cumhurbaşkanı da güç kazanıyor…
İşte, tam da bu iki bakanın ortasına bir “fitne” bombası atılıyor! İddiaya göre iki bakan “atışmışlar” ve istifa da bu atışmanın ardından gelmiş!..
Sosyal medyadaki “tezvirât odakları” da doğrudan “o YAKIN kaynaktan alıp” ilhamı…
Şeytan ne verdiyse!..
İki bakan birbirine girmiş sözde!..
Bu “kulis haberi”nden “Fahrettin Koca fırça attı, Süleyman Soylu destek beklediği yerlerden destek bulamayınca üzüldü ve istifa etti” mânâsı çıkıyor hiç zorlamadan.
Bu mânâya da ne kadar “Recep Tayyip Erdoğan düşmanı” varsa, anında sarılıyor…
Bize düşen ise okuyucularımızdan gelen telefonlar, mesajlar…
Birinci nesil okuyucularımız, onların çocukları, çocuklarının çocukları…
Nice telefon; “Süleyman Soylu ile Fahrettin Koca’nın kavga ettikleri doğru mu?”
Haydaaa!..
Neyse ki efendim, Sayın Fahrettin Koca “Kulis paylaşımının YALANdan ibaret olduğunu” ilân etti de kesildi telefonlar!..
Yani…
Bir “fitne” operasyonu daha boşa çıkmış oldu…
Oldu da…
Geriye kalan, “Kollananların kazık atışı” oldu!..
Tekrar, tekrar, nereye kadar!
*******************
“FAHRETTİN ALTUN’U TERÖR ÖRGÜTLERİNE HEDEF GÖSTERDİLER!”
Derken…
Sıkıntı bir değil ki;
Arayanlardan bir kısmı da, “Fahrettin Altun’la ilgili iddia doğru mu?” diye sormakta.
Cumhuriyet gazetesinden bir manşet haber”;
“Müdafa” makamında!..
Manşete “Boğazda kaçak var!” ı çekmişler…
Ve dahi meseleyi şöyle “sündürmüş”ler:
“Türkiye’nin koronavirüsle mücadele ettiği günlerde Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un Boğaziçi Öngörünüm Bölgesi’nde yer alan Kuzguncuk’ta kiraladığı araziye yol, şömine ve çardak gibi peyzaj düzenlemesi yaptırdığı ortaya çıktı. Altun’un kiraladığı bölgedeki inşaat çalışmasındaki yapılar mahalle sakinlerinin şikâyeti üzerine dün İstanbul Büyükşehir Belediyesi ekiplerince yıkıldı.”
Evet, Cumhuriyet Gazetesi, Sayın Fahrettin Altun’a hücum etmiş, “servis”i “Koronavirüs sosu”na bandırarak!..
Yurdun ve hatta dünyanın dört bir yanından mesajlar yine:
“Doğru mu kardeş?”
Bazen de müsait olmuyor insan, 7/24 “teyit” nöbetinde değiliz ki...
Yok…
İlle de sen…
“Yalaka değilsin birileri gibi…”
Ve ‘Düşman’ değilsin diğerleri gibi!”
Ağır yük!..
Yalaka olmadığın için bir taraf, düşman olmadığın için de diğer taraf diş bilesin!..
Gelelim Cumhuriyet’in “servis” haberine:
Bunca yıllık birikim var, ara sıra biz de hataya düşeriz ama genellikle isabet kaydederiz…
Ayakları yere basmayan bir haber;
Kiralama, şömine, çardak…
Topu tamamı bir bardak!..
Haberi bir kanırtmış, bir sündürmüşler; “Milyonlar ekmek bulamazken, Fahrettin Altun şömine filan yaptırıyor!” yollu bir şeyler…
Evet, Sayın Altun gibi göz önünde, en sorumlu makamlardan birinde bulunan bir Kamu Görevlisi’nin kılı kırk değil kırk milyon yarması gerekiyor da…
Kuzguncuk’taki mevzu ne, ne yapmış, ne yapmamış; Cumhuriyet’in “servis” haber (!)inde lâf kalabalığı var, ajitasyon var, doğru dürüst “malzeme” yok!
Bir de Cumhuriyet’in edindiği bilgiye göre filan…
Biliriz bu haber dillerini!..
Süleyman Soylu’nun “yalap, şalap, yalaka, iş bilmez takımı” nın da katıldığı büyük bir “fitne” operasyonuyla göçertilmek istenmesinin ardından, Fahrettin Altun’un da “yıpratılmaya” çalışılmasının sebepleri neler olabilir?..
Belli…
Sayın Altun’dan önce “İletişim” işleri evlere şenlik idi.
Belli merkezlerden üretilmiş yalanlar yayılırken, ne Sayın Cumhurbaşkanı’nın İletişim Ofisi’nden, ne de bir başka kaynaktan bilgi aktarılırdı.
Şimdilerde anında bilgilendirme yapılıyor, medya mensuplarına bilgiler anında aktırılıyor, bu da yalanların etkisini “bir ölçüde” kırıyor…
Bu da, birilerinin Sayın Altun’u hedef almasına sebep oluyor.
Yapılanlar normal yani.
Bu arada, Cumhuriyet’in “servis” haberinin doğru olup olmadığı yönündeki soruya cevap verdik mi, unuttuk mu bilmem…
Neyse, bu kısımda bahsini edelim:
Vakıflar Bölge Müdürlüğü, Üsküdar İlçesi’nde 241 nokta sıfır yedi metrekarelik bir metruk arsanın da içinde bulunduğu 35 adet taşınmaz için ihale yapıyor.
Sayın Altun, evinin yanında bulunan o metruk (terk edilmiş, mezbelelik) yeri kiralamak üzere teklif veriyor.
Aynı yer, daha önce de iki kez ihaleye çıkıyor, Belediye dahi kimse “kiralama”ya tâlip olmuyor.
Sayın Altun da, en yüksek teklifi vererek kiralıyor…
Alanın ticari olarak işletilmesi filan sözkonusu değil, mahallede bir çardak…
“Servis” haberde bir “yapılaşma”dan bahsediliyor; o da şömine, çardak; hepi topu bir bardak!
O gün, Büyükşehir Ekipleri alana geliyor, çardağı söküyor, bir de Sayın Altun’un ikametgâhından görüntüler alıyor…
Sonrası...
“Candaş” medyaya servis!
Canan Kaftancıoğlu vesaire de, haliyle sırada.
Sayın Fahrettin Altun’un avukatı Sezgin Tunç, çok hassas bir konumda görev yapan müvekkilinin adresinin ve ev fotoğraflarının paylaşılmasının “terör örgütlerine hedef göstermek” anlamına geldiğini belirtiyor.
Cumhuriyet Başsavcılığı haber hakkında “bu yönüyle” soruşturma açıyor.
Vakıflar Genel Müdürlüğü haberin “asılsız” olduğunu açıklıyor.
Vesaire…
Ortada terk edilmiş bir arsanın ihale yoluyla kiralanması var, bir yapılaşma yok, pardon "yıkılan” bir “çardak” var.
Bir de bahçenin kenarında bir bardak!..
Komşuları dinliyoruz:
“Burayı birisinin temizlemesi gerekiyordu, onu da Fahrettin Altun yapıyor. Aile, kendi çöpünü döken bir aile, ayıp! ” diyorlar…
Yani…
İktidarda CHP zihniyeti olsaydı, CHP’li Cumhurbaşkanı’nın İletişim Başkanı, iki yüz küsür metrelik metruk bir arsaya bir çardak yapmış olsaydı…
Biri de bunu “haber” diye önüme uzatsaydı, “kaynağıma”, anında “Dalga mı geçiyorsun, adam mı seçiyorsun!” lâfını yapıştırırdım.
Lâkin bu dönem, “Her türlü servise evet” dönemi.
İktidarı, daha doğrusu Sayın Erdoğan’ı biraz “yalakalar” biraz da “karşıtlar” yıpratmaya çalışıyor!..
*
Ne var ki efendim…
Madalyonun diğer tarafı da şöyle:
Bu yazıda ikide bir bahsi geçen “yalaka takımı”nın yol açtığı tahribat öyle boyutlara varmış durumda ki…
“Karşıtların” yalanları, toplumun büyük kesimi tarafından, hatta “çoğu” AK Partili tarafından “gerçekmiş” gibi algılanıyor!..
Bu durumun sebeplerine ilişkin “görüşlerimizi” aktarmaya çalıştığımızda da…
Tuhaf şeyler oluyor…
Neler mi?..
Lâfın tamamını söylemeyi okuyucuma saygısızlık addederim efendim.
Görülmüyor mu Allah Aşkına?!