Dolar (USD)
35.20
Euro (EUR)
36.68
Gram Altın
2960.29
BIST 100
10025.47
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
05 Temmuz 2018

Önce sük\u00fbnet sonra özeleştiri

Seçim sonuçlarıyla alakalı şu cümleyi de kurmama müsaade ediniz. "Bir ülkenin tarihi anında eğer şartlar bir adamı ön plana çağırıyorsa, eğer şartlar onun basacağı basamak taşlarını onun geçeceği yola daha önceden döşemişse, o adamın yolunu kesmek artık mümkün değildir." Son yıllarda vatanımızda yaşanan hadise budur ve artık buradan geri dönüş yoktur.

"Seni başkan yaptırmayacağız" kabadayılığında sergilen sığ siyasetin hiçbir karşılığının olmadığını gördük. Yerleşik İttihat Terakki zihniyeti 19. yüzyıl pozitivist, akılcı, modernist reflekslerle milletin iradesine gölge düşürmeye, onları hala cahil, kendilerini makarnaya satan ucuz insanlar olarak göstermeye devam ediyor.

Evet, bunu yapıyorlar. Bir CHP'li, Amerika'nın zulmünden kaçarak ülkemize sığınan Suriyeliler üzerinden "ülke mülteci çöplüğüne döndü" şeklinde akıllara ziyan bir açıklama bile yaptı örneğin.

Milletimizin merhametini, ülkelerine olan sevgilerini, bağımsızlığına olan düşkünlüklerini, Erdoğan gibi bu toprakların değerleri üzerinden siyaset yapan bir lidere olan sadakatlarını hala cehalet ve makarna üzerinden izah etmeye çalışıyorlar. Bereket versin bu zihniyetten yakamızı kurtardık. Artık ülkede marjinal bir kesimi temsil etmekten öte bir işe yaramayacaklar.

*

Bendeniz de artık 19. yüzyıldan kalma, modası geçmiş bu bir avuç marjinal kesimi daha fazla mevzubahis etmeyeceğim. Bu bakımdan seçimlerden sonra da hız kesmeden devam eden bu karmaşanın, heyecanlı paylaşımların, agresif havanın, kavganın, çatışmanın, tahriklerin bitmesini temenni ediyorum. Ve kendimiz için çizdiğimiz bu ulvi yolda neler yapabileceğimizi konuşalım istiyorum.

Artık bundan sonra beni Kemal Kılıçdaroğlu'nun yalanları, Muharrem İnce'nin sahte incelikleri ilgilendirmiyor. AK Parti'nin milletin kendilerine çiziği yolda ne kadar kararlı yürüyeceği, hak ve özgürlükler konusunda, sanat, kültür, eğitim, mimari ve şehircilik alanlarında ne denli köklü reformlara imza atacağı alakadar ediyor.

Anadolu'daki uyanışın getireceği sosyolojik dalgalanmanın İslam coğrafyasına nüfuz etmesi için neler yapmamız gerekiyor? Bu vakitten sonra asıl konuşmamız gereken mevzular bunlar olmalıdır. Yeni dönemde üsteleneceğimiz tarihi misyon ne olmalıdır? Anadolu'nun ruhuna uygun köklü bir yenilenmeye, nefese ve şuura ihtiyacımız var ise bunun yol ve yöntemleri neler olmalıdır?

Belki her şeyden evvel bir özeleştiri yapmamız gerekecek. AK Parti son seçimlerde bir miktar oy kaybetti. Bazı vekilleri ısrarla kabul etmese de Erdoğan, bunun "millet tarafından verilen bir mesaj" olduğunu kabul etti ve bu konuda teşkilatlarından kapsamlı raporlar istedi.

Bir yıl kadar evvel bir yazımda şöyle bir cümle kurmuştum: "Biz evvela kendi içimizde verdiğimiz o büyük savaşı, Cihad-ı Ekber'i kaybettik. Kendi içinde verdiği savaşı kaybeden artık hiçbir savaşı kazanamaz."

Çünkü biraz para, biraz şöhret biraz da makam gördüklerinde en temel ahlaki ilkelerinden bile vazgeçebilecek derecede alçalan tiksinti verici bir mekanizma inşa edildi. Kim inşa etti bunu? Adını "dava" koydukları para birimini kim icat etti?

Şimdi eğri oturup doğru konuşmak vaktidir. Belediyelerden, sendikalarına, medyasından, teşkilatlarına varana kadar kimler bu kibirli bataklığın içerisine çekilmişlerse tespit edilmelidir. Ders kitaplarında FETÖ propagandası yaptıranlar, bir milyondan fazla eğitim camiasını bezdiren torpiller, kıyak atamalar, soru hırsızlıkları, uygulamalar vs. kimlerin tekelinde gerçekleşmişse yeni dönemde bu kişi ve kurumlarla yollar kesinlikle ayrılmalıdır.

Medyada hala yüzünü saklamayı becerebilen uyanık tayfanın içeride tesis ettiği çeteyi de deşifre edemezsek yeni dönemde işimiz zor.

Hadi Üstad'ın ifadesiyle söyleyelim; parsa toplamaya çıkmış ve pislik yapma pahasına kendini mesele haline getiren su kabağı cinsinden omurgasızlarla artık yürümez bu iş! Cebinde beş kuruşu olmadan mücadele eden çileli insanların, ciğeri beş para etmez menfaatçiler tarafından el etek çektirildiği, çelme takıldığı bu çirkin, kirli, ahlaksız düzeni yıkmalıyız.

Heyecanını yitirmiş, paraya tamah eden, sorumsuz, ahlaksız, kibir dolu esir ruhların başarabilme ihtimali yoktur.

Eğitim sistemi ise yüz yıllık bir öğütme aracı ve dev bir sorun olarak hala karşımızda duruyor. Kaliteli, ahlak, vicdan sahibi, vatansever düşünce, bilim, sanat, edebiyat ve felsefe adamları çıkaracağımız, bize ait yeni bir eğitim sistemi inşa etmeliyiz. Nasıl mı? Haftaya buradan devam edelim.