Dolar (USD)
35.24
Euro (EUR)
36.77
Gram Altın
2962.56
BIST 100
9626.56
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
06 Haziran 2022

Önce kaos sonra düzen

Son iki, üç yıla ne çok şey sığdırdık. Koranavirüs salgını adı altında tüm dünya insanları korkuya teslim edildi. Yasaklar, cezalar, kapanmalar, dayatmalar, tehditler, şantajlar, tuzaklar, planlar…

Doğrudan insan zihnini bulanıklaştırmayı, uyuşturmayı hedeflediler.

Buna NATO ve Amerika’nın kışkırtmasıyla çıkarılan Rusya-Ukrayna savaşı ilave edildi. Ardından gelen ekonomi, enerji, gıda, barınma ve mülteci krizleri…

Bu da doğrudan sabit ve dar gelirli yoksul halk tabasını ezip suyunu çıkarmak için yapıldı desek yanılmış olmayız. Zira toplumun bu tutunamayan, ulaşamayan kesimleri yaşamda kalma savaşı veriyor.

Son günlerde sokak ortasında sergilenen müstehcen görüntüler, tacizler, kavgalar, ruhsal bozukluklar…

Tüm bunlar yetmezmiş gibi ülkemizde bir de Kılıçdaroğlu’nun adaylık sorunu var! Yani bu meseleyi netleştirdiğimizde sanki üzerimizden büyük bir yük kalkacakmış gibi duruyoruz.

Anlayacağınız siyaset de neredeyse toplumlar nezdinde güvenini yitirmek üzere.

Tüm bunlar olurken Davos’ta gezegeni ve tüm insanlığı kurtarma dürtüsüyle(!) dijital kimlik, iklim krizi, karbon ayak izi gibi konular konuşuldu.

Yakın bir zamanda da küresel elitlerin gizli zirvesi olan Bilderberg Toplantısı ilk kez Washington'da gerçekleşecek. Kimler yok ki!

Bunlar da küresel finans sisteminin bozulmasını, medya ve sosyal medyada dezenformasyonunu, enerji krizini, demokratik toplumların parçalanmasını, Çin, Rusya, Ukrayna vs gibi konuları tartışacaklar!

Farkında mısınız? Kendi saltanatlarını kuran bu küçük bir elit zümre, tüm dünya halklarının geleceğini, kaderini belirme hakkını kendilerinde görebiliyor.

Ve durmaksızın bizlere yeni bir yaşam tarzı, inanç biçimi ve dünya görüşü dayatıyor. Toplumların yozlaşması, çürümesi ve ciddi bir bilinç kayması yaşaması her daim onların işine geliyor.

Size de oluyor mu bilmiyorum? İnsan son günlerde sosyal medyaya girmeye korkuyor. Herkesin bir diğerini alt etmeye çalıştığı, aşağıladığı, hakaret ettiği, düzmece bilgi, belge ve görsellerle insanlarda infiale yol açabilecek paylaşımların yapıldığı tam bir cadı kazanına döndü.

Çoğu insan sağlıklı düşünme ve analiz etme melekelerini yitirmiş durumda. Bir önceki yazımda da ifade ettiğim gibi ilk koyunun ardından atlayan diğer koyunlar gibi herkes bir kuyuya düşüyor.

Dünya tam bir kaos halinde. Kimse gelecek hakkında olumlu düşünceler beslemiyor. İnsanlığın kaygı ve ölüm arasına sıkıştırıldığı bir dünyada nefes almaya çalışıyoruz.

İşin esası, apokaliptik ya da post-apokaliptik kehanetlere bağlı çıkarılmak istenen kıyamet projesinin tam ortasındayız.

İnsan soyundan olmayan elit zümre sözüm ona Mesih’in gelmesi için gerekli olan kaos ortamını kendi elleriyle hazırlıyor.

Onlara göre Mesih, savaşların olduğu, kıtlıkların yaşandığı, insanların bulaşıcı hastalıklarla boğuştuğu bu yozlaşmış, çürümüş ahlaksız çağda bir kurtarıcı olarak gelip yeni bir dünya imparatorluğunun temellerini atacaktır.

Yeni Dünya Düzeni çerçevesinde de dünyada tüm dinler birleşecek ve bütün inançlar ortak evrensel kurallar çerçevesinde faaliyet yürütecek.

Hatırlayınız, FETÖ, 1998 yılında Papaya gönderdiği mektupta; “Amacımız üç büyük dinin insanları arasında hoşgörü ve anlayış yoluyla bir kardeşlik dini tesis etmektir” diyordu.

2005 yılında da “Mehdi, zulümle dolu dünyayı adaletle dolduracaktır. Allah onu ‘Bir gecede’ zafere ulaştıracaktır” diyerek irrasyonel inançtan rasyonel siyaset üreten küresel sistemin sapkın emellerinin propagandasını yapıyordu.

Tüm bunlar olurken bizim ülkenin ilahiyatçıları ve Diyanet Kurumu sessizliğini koruyor. Bu sapkın elit zümrenin, terör örgütleriyle, anatomik, biyolojik, nörolojik, fizyolojik ve psikolojik yollarla insanlığı dönüştürmeye çalıştığı bu çağda neden sessizler?