Dolar (USD)
34.17
Euro (EUR)
38.14
Gram Altın
2920.00
BIST 100
9777.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

26 Eylül 2024

Önce insan olmayı öğreten tekke

Sultanahmet Meydanı’nından Sirkeci’ye tramvay ile giderken defalarca önünden geçtiğimiz hatta belki de yaya olarak gelip hemen yakınındaki durakta tramvay beklediğimiz türbeden bahsedeceğiz bugün sizlere. Gülhane Parkı’nın Alemdar Caddesine açılan küçük kapısının hemen karşısında , kırmızı tuğla taşlarından yapılmış, belki de birçok kez baktığımız fakat göremediğim bir tekke , Aydınoğlu Tekkesi bu yazımızın konusu efendim. İşte detaylar…

Depremde yıkılmış olan bir mescidin yerine yapıldı

Başta İzzet efendi, Saçlı Emir Muhiddin Efendi , Hasan Ünsi Tekkesi isimleri ile banisi ve tekkede görev yapmış postnişinlerin ismi ile anılan Aydınoğlu Tekkesi, Padişah II. Beyazıt döneminde yaşamış ulemadan Muhyiddin Mehmed Efendi veya lakabınıda söyleyecek olursak Saçlı Emir Efendi tarafından yaptırılıyor. Tekkenin yaptrıldığı yer , 1509 yılında istanbul’da meydana gelen ve ‘’kıymet-I suğra’’ yani küçük kıyamet olarak adlandırılan depremde yıkılan bir mescidin yerine yapıtırıldığı yapılan araştırmalarda karşımıza çıkıyor.

Neden Aydınoğlu ismi ile anılıyor?

İlk yapılış itibari ile küçük tekke planlı olarak yapılan tarihi yapımız , ilerleyen tarihlerde çeşitli ihtiyaçlar doğrultusunda tekke postnişinlerinden Aydınoğlu Şeyh Mehmed Efendi’nin tekkeye bir minber eklemesi ile cami ve tevhidhane halini aldı ve aradan geçen süreç boyunca da ‘’Aydınoğlu’’ ismi ile anılmaya başlandı. Elbette tekke ile ilgili bilgiler bu kadarla sınırlı değil. Devam eden süreçte tekkede postnişin görevini sürdüren Şeyler ile birlikte tekke,yeni hikayeler ile kültürel hafızamızda yeni bilgilerin işlemesine sebep olacak ,her postnşinin seçin birer şahsiyetlerden meydana gelmesi tekkenin kalabalık bir derviş topluluğunun yanı sıra diğer tarikat ehlinden, ulemâdan, sanat ve mûsiki erbabından birçok kişinin de feyiz aldığı canlı ve verimli bir tarikat merkezi haline gelmiştir.

Peki Hasan Ünsi Hz. kimdir?

Yapılışından itibaren yaklaşık 500 yıl kadar ayakta kalan tekke, camii ve etrafında yer alan müştemilatından günümüze Hasan Ünsi HZ. ‘nin türbesi, hazire , şadırvan ve duvarları kaldı. Peki Ünsi Hasan HZ. Kimdir ? Kaynaklara göre Hasan Ünsi Hazretleri 1644 yılında Kastamonu Taşköprüde doğmuş , yirmili yaşları ile birlikte müderris olmuş , birçok ilmi konuda Ayasofya Camii ne gelenlerin sorularına cevap verebilecek yetkinliğe erişmişti. Bayramiyye’den olan babası sebebi ile sufi bi yaşam geleneğine uzak veya bilmiyor olmasada Hasan Ünsi Hazretleri,ameli yaparken bilgiyi ve aklı ön planda tuttu ve yaşantısında bu yol üzerine oldu. Medrese öğeniminin kendisine kazandırdığı zeka ve kavrayışı ile birlikte başta hocaları , arkadaşları ve yakın çevresi tarafından bilinir oldu

Padişah 4.Mehmet'in ricası

IV. Mehmed’in çok sevdiği çuhadarlandan Kara Mehmet Ağa’nın dizlerine günün birinde bir ağrı iner ve kötürüm olur. Bunun üzerine Padişah, Hekimbaşısı Salih Efendi’ye Çuhadar’ın iyileştirilmesini emreder. Hekimbaşı ve diğer hekimler her ne tedavi uyguladıysa ağrıyı giderip tedaviyi gerçekleştiremez. IV. Mehmed arada Çuhadarın yattığı odaya gelip hal-hatır sorar. Bir gün yine böyle bir ziyaret sırasında Ağa’nın hatırını sorduğunda, Ağa “Sultanım ben nefese muhtacım ” diye cevap verir. Bunun üzerine Padişah “Şimdi öyle ehl-i nefes kim vardır” diye sorunc, oradakiler, “Padişahım , Üsküdar’da Eski Valide Camii’nde Şeyh Karabaş Ali Efendi malum-ı humayünunuzdur. O zat, ehl-i nefes ve nefesi

her derde kimya-yı e’azimdir” diye cevap verdiler. Sultan Mehmed, Şeyh’i cuma va’zlanndan tanıyordu. Bu söz üzerine Haseki Ağa’ya, “Üsküdar’a var, şeyhe ta’zim eyle. Eğer kendileri gelirse gelsin, Mehmed’e okuyuversin. Eğer kendileri gelmeyip halife gönderir ise, onu ta’zlm ile getir, okusun”, der. Haseki Ağa, hemen Üsküdar’a gidip şeyh ile görüşüp Padişahın arzusunu bildirir. Bunun üzerine Şeyh, Üns1 Hasan Efendi’yi çağırtır. Ünsi, Şeyh’in yanına geldiğinde, “Hasan

Efendi, var oğul şu hastayı o kuyu ver” der. Hasan Efendi, Haseki Ağa’yla birlikte saraya varıp hasta Çuhadar’ın odasına girer. Çuhadar Kara Mehmed, Ünsl Hasan Efendi’yi görünce ağlamaya başlar ve onu karşılamak için ayağa kalkamadığından dola ı özür diler. Hasan Efendi, hastaya elem çekmemesini belirtip teselli eder ve iyileşeceğini müjdeler. Sonra ayaklarını uzattırıp okur. İnşallah bir daha okutmaya gerek kalmaz, ”diyerek odadan dışarı çıkarken, hastanın ayağındaki ağrı geçer ve rahatlar. Çuhadar, ertesi gün ayağa kalkıp odada gezmeğe başlar.

Daha ertesi gün ayağına kuvvet gelip odadan dışarı çıkıp gezer. Öyle ki bir hafta sonra Padişah ile birlikte ava bile gider.

Bu tarihten itibaren Şeyh Hasan Ünsl, Harem-i Humayun’da saray mensuplarına iki sene va’z ve va’zdan sonra devran ve zikrullah ettirir. Sarayda, Has oda, Hazıne ve Kiler mensuplanndan; Enderün-ı Humayün ağalarından pek çoğu Şeyh Hasan Efendi’ye bey’ at etmiş ve devrana katılmışlardır. Şeyh Hasan Efendi bu hal üzere sarayda iki sene görev yapmıştır. Saraydan ayrıldığı zaman içlerinden kabiliyeti olan birini halife tayin edip kalanlarını da ona emanet etmiştir. İbr-ahim Çelebi’nin bildirdiğine göre, söz konusu saray ağalarından bazıları daha sonra hilafet almıştır.””

Karabaş-i Hazretleri ile tanışması ve hilafeti

Üsküdar’da bulunan Eski Valide Tekkesi’nde siyah Halveti sarığı sardığı için ‘’karabaş’’ , ilmi olarak ilerde olduğu için de ‘’veli’’ lakabı ile ünlenmiş Karabaş-ı Veli Hazretleri ile bir arkadaşı vasıtası ile tanıştı. Hasan Ünsi Hazretleri ,Karabaş Hazretlerine intisabından sonra azmi arttığı rivayet edilir. Mânevî mertebelerden “Hû”esmâsını sürmeye başlayınca şeyhi Karabâş-ı Velî tarafından siyah tâc-ı şerif giydirilir ve daha sonra hilafete mazhar olur. Aydınoğlu tekkesine şeyh olarak nakledilmesi ile evlenen ve Fatma isminde bir de kızı dünyaya gelen Ünsi Hasan Hazretleri, kızını belli bir yaşa geldikten sonra babasını terk ederek tekkenin hemen yakınında bulunan Firuz Ağa hamamında çalışmaya başlaması ile mahzun bir hal alır ve yaşamında buraya kadar Cemal bir çizgide ilerlerken bu durum üzerine Celal bir yol izlediği edindiğimiz bilgiler arasında. Yaklaşık olarak Seken yıl kadar yaşamış Ünsi Hasan Hazretleri vefatı ile birlikte postnişin olduğu Aydınoğlu Tekkesi’nin kabristanına defnedildi.

Bu tarihten itibaren Şeyh Hasan Ünsl, Harem-i Humayfın’da saray mensupiarına iki sene va’z ve va’zdan sonra devriin ve zikrullah ett.irir. Sarayda, Has oda,

Hazıne ve Kiler mensuplanndan; Enderün-ı Humayün ağalarından pek çoğu Şeyh Hasan Efendi’ye bey’ at etmiş ve devrana katılmışlardır. Şeyh Hasan Efendi bu hal üzere sarayda iki sene görev yapmıştır. Saraydan ayrıldığı zaman içlerinden kabiliyedi olan birini halife tayin edip kalanlarını da ona emanet etmiştir. İbr-ahim Çelebi’nin bildirdiğine göre, söz konusu saray ağalarından bazıları daha sonra hilafet almıştır.””

Tekkenin son Şeyhi ise Aziz Mahmud Hüdai hz. komşu

Tekkenin son şeyhi dönem itibari ile Şeyhülislâm olan Cemaleddin Efendi’nin ısrarı üzerine Aydınoğlu tekkesine gelen Mehmed İzzi Efendi’dir. Tekkenin son dönem şeyhleri arasında en bilineni olan İzzi Efendi ,Özellikle 1892 yılında yaşanan deprem ile bir hayli hasar almış tekkeyi kendisi ve dervişleri ile bizzat çalışarak çeşitli zamanlarda tamir ettirdi ve bu süreç içerisinde tekkeyi mimari anlamda genişletmek , tekkenin kaybolmuş vakıflarını yeniden canlandırmak için çaba sarf etti. Mehmed Efendi ile ilgili kısa bir bilgi daha vermek gerekirse , Mehmed Efendi’nin İzmir askerlik dairesi komutanı olan oğlu Fethi Bey, 1918 mütarekesi ile Yunanların İzmir’i İşgal etti sırada ‘’Vito Venizelos’’ diyerek bağırmadığı ve askerlerini de bu şekilde bağırtmadığı için süngülendiği ve kaldırıldığı hastanede şehit olduğu edindiğimiz bilgiler arasında. Son olarak Mehmed İzzi Efendi , bugün Aziz Mahmud Hüdai Türbesin’de , Hüdai Hazretlerine komşudur.

Tekkede son durum

1925 yılı itibari ile kapana tekke , yıpranmış , çeşitli çöken yerleri olamk ile birlikte metruk ve harabe bir hal aldı. 1960 yılı ile birlikte yıktırılan tekkeden geriye günümüze Hasan Ünsi Efendi’nin kaberi, tekke haziresi kaldı. Önceden sayısız kişiye hidayet kapsısı, boğazlarına ekmek , başlarını sokacakları bir yurt olan tekke şimdilerde bakım ve ilgi bekliyor.

Notlar:

Aydınoglu Şeyh Mehmet Efendi Tophanede Kadirihane çevresinde göınülüdür. Hasan Ünsi

Efendi, dergalıda, yukarıda zikredilen müstakil türbesindedir. 1-licrl 1174 (176o)’de göçen Seyyid Mulıi din Efendi de ıekkede göınül di.ir. Hicrl ı J 75 (1761) de irtihal eden İbrahim Has Efendi, Hasan Ünsi ilirbesinin yamoda, şeyhinin ayak ucunda yatar. Mehmed Garib Efendi, çevirmenin ortasında ,parmaklık içindedir. 1203 (1789)’de Ölen Hacı Mehmed Rüşdü Efendi de tekkenin çevirmesinde ve yine ortada parmaklık içindedir, yazılı taşı vardır.

Kaynaklar:

https://islamansiklopedisi.org.tr/aydinoglu-tekkes...

https://www.uskudar.bel.tr/tr/main/erehber/turbele...

http://www.evliyalarimiz.com/unsi-hasan-efendi-haz...

http://ktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02193/2007_VIII_19/...

http://ktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02193/2001_III_7/20...