Dolar (USD)
35.16
Euro (EUR)
36.60
Gram Altın
2978.90
BIST 100
9949.01
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Ona ebter diyen ebter olur

Zavallı batılılar, battıkça çırpınıyor, çırpındıkça batıyorlar. Yaratanın gönderdiği vahyi tahrif edince pusulası bozulmuş gemi misali, o kayadan o kayaya çarpıp duruyorlar. Özellikle Makron vb. kimi siyasetçiler, öyle bir dağa çarptılar ki, iflah olmaları mümkün değil. Tevrat’ta da İncil’de de Kur'an'ı Kerimde de medhu sena edilen kâinatın efendisi Resul-i Ekrem’e (sav) dil uzatmak, affedilir bir günah değildir.

Makron ve onun gibi tüm zavallıların gayeleri nedir? Orası tartışılır. Yaklaşan seçimlerle ilgili dağıttıklarını toplamak mı? Islama fobi-a’yı olabildiğince köpürtmek mi? Makronun efendileri olan küresel derin ve karanlık güçlerin tüm çabalarına rağmen, tüm dünyada devam eden ıslama yönelişleri yavaşlatmak mı? Batmakta olan batıya biraz daha zaman kazandırmak mı? Asırlardır devam eden sömürü çarklarına çomak sokulmasına karşı hamle mi? Bitmişliğin, tükenmişliğin, bunalım ve buhranların getirdiği hırçınlaşmalar mı?

Kanaatimce bunların hepsi birden var. Ama tüm bunlara rağmen zavallı batılılar yanlış yapıyorlar. Bize yıllardır batıyı “muasır medeniyet” ve özellikle ABD’yi rüyalar ülkesi, demokrasi ve insan haklarının menba-ı olarak lanse edenler, o batılıların tasmalısı ve en az onlar kadar zavallıdırlar. Ama Makron, Charlie Hebdo vb. çevrelerin çırpınışları sadece kendi sonlarına çabuklaştırmaya yarayacaktır.

Ta bundan 1450 yıl önce, Mekke müşrikleri Resulullah’ın (sav) hayatta olan son erkek çocuğu vefat edince, hemen harekete geçtiler. Ona “Ebter” yani “soyu kesik” “kör ocak” “neticesiz” gibi ifadelerle hakaret ettiler. Onun yarasını daha da deşmek istediler. Ama müşrikler, kafirler yanıldılar. Daha garip olanı, asrımızın kafirleri de aynı yanlışı yapıyorlar. Resulullah'ın (sav) şahsı bir yana onun davasının, dininin ebter olduğunu söylüyorlar.

Onlar, Resulullah’a (sav) “Ebter/soyu kesik” demişlerdi. Ama Resulullah’ın (sav) soyu bugüne kadar devam ettiği gibi, kıyamete kadar izzet ve vakarla devam edecektir. İslam’ın ihtişamla yücelişi ve ıslama gönül veren İslam ümmetinin izzeti de kıyamete dek devam edecektir. “Onlar ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.” (Saff 61/8)

Asıl soyu kesik olanlar, hakka karşı olanlardır. Müşrikler, Resulullah’a (sav) “Ebter” yani soyu kesik dediler. Ama asıl hayırsız, bereketsiz ve zelil olanlar ve olacak olanlar, Resulullah’a (sav) ve onun davasına saldıranlardır. İşte on beş asırdır Resulullah (sav) ve etba-ı rahmetle anılırken, müşriklere lanet okunmaktadır. Sadece ezan ve salavatları dahi hesaplasak, dünyada Resulullah’ın (sav) anılmadığı, ona dua edilip rahmet okunmadığı bir saniye dahi yoktur.

Hak ve hakkın temsilcileri “ebter” olamaz. Ebter olan batıldır ve batılın temsilcileridir. Batılın geçici olarak kazandıkları mevziler bizi de onları da aldatmasın. Batılın neon ışıkları, geçici ve yalancıdır ve yatsıya kadar yanan mum kadar dahi dayanamayacaktır. “Küfürde yarışanlar seni üzmesin. Onlar, Allah’a hiçbir şekilde zarar veremezler. Allah, onlara ahirette bir pay vermemek istiyor. Onlar için büyük bir azap vardır. İman karşılığında inkârı satın alanlar Allah’a hiçbir zarar veremezler. Onlar için acı bir azap vardır. Kâfirler kendilerine mühlet vermemizin kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Onlara günahlarını artırmaları için mühlet veriyoruz. Onlar için aşağılayıcı bir azap vardır.” (Âli İmran, 176-178.)

Müşriklerin, Resulullah (sav) ve ashabına buğz edişleri gibi tarih boyu davetçilere de buğz edenler olacaktır. Şu kısa ömrümüzde bunun çok örneklerini gördük. Ancak sonunda kaybedenler, batılın temsilcileri olacaktır. Zafer İslam’ındır ve akıbet müttakilerindir.

Birkaç gün vahiy gecikince, müşrikler sevindiler. Resulullah’ı (sav) üzmek için fırsat kollayanlardan bazıları, onun kanayan yaralarına tuz basarcasına; “Ey Muhammed! Galiba şeytanın seni terk etmiş” dediler. O müşriklere ve kıyamete dek gelecek olan ve Resulullah (sav) ve onun yolundan sadakatle yürüyenleri üzenlere ilahi vahiyle cevap geldi: “Rabbin seni terk etmedi, sana darılmadı da. Sonrası senin için öncesinden daha hayırlı olacaktır. Zamanı gelince Rabbin sana bahşedecek, sen de (bundan) hoşnut ve memnun olacaksın.

Peygamberi üzenlerin sonu hüsrandır. Bu, dün böyleydi, bugün böyledir ve yarın da böyle olacaktır. Peygamberin sünnetine dil uzatmak, onu çocuğuyla üzmekten daha ağır bir vebaldir. “Dikkat edin! Sizden birinizi; emrettiğim veya yasakladığım konulardan birisi kendisine ulaştığında, koltuğuna yaslanmış bir hâlde “Bilmiyorum Allah’ın kitabında ne bulursak ona uyarız (hadisleri tanımayız derken)” bulmayayım.” (Tirmizi, İlim, 10.)