On katına fatura ve seller…
CHP
zihniyetinde söylemler on kat cilalı; eşitlik, kardeşçe paylaşım, sosyal adalet
gibi… Ve bu söylemler sakız gibidir ama gerçekte ise; CHP
zihniyeti, iri iri nefret ve ırkçılık ve özgürlük karşıtı lokmaları çiğner…
Bazı yerlerde sürünen vicdanı, bir de on kat yerin dibine sokup, sonra on kat
faturaya bu düşmüş insanlığı teslim etmek ister...
Ey CHP zihniyet: Her şeyin ve suların sahibi yüce Allah,
fakirden de, zenginden de beş vakit namaz ister. Uzundan kısadan, kadından,
erkekten, beyazdan siyahtan kısaca herkesten ayrım yapmaksızın beş vakit namaz
ister. Asla bazılarından emrettiğinin on
katı namaz istemez! Ve sularını, havasını vs. inanan da kullanır, inanmayan da…
Ama yıllarca özgürlük, kardeşçe paylaşma, eşitlik dile getiren sizin zihniyet,
kıçı kırık tanrı havalarına girerek:
“ Heyyytt!... Suriyelilere suyu on katına vereceğim. Kodum
mu eşitliği, insan haklarını yere sererim! Evet, on kat, tam on katına suyu
içireceğim! İtiraz edeni asarım, keserim; ben bolu beyiyim hey heyt!” dercesine,
on kata kafayı atmış ve takmış…
On kat havayı – suyu kirleten, on kat, merhametten
uzaklaşan, on kat diğer diktatörlerden daha fazla vatandaşına zulüm etmiş CHP,
iktidara gelirsek; Suriyelileri göndereceğiz diyor ve bu ırkçılık krizinden
hızını alamayan Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan gibi kafalar, su faturalarını
da ırkçı yapma kararlılığında. Bolu
sadece Köroğlu ile değil, on kat insaftan uzaklaşmış ırkçı su faturası ile de
anılacak. Bolunun vicdanlı insanlarını tenzih ederiz. Bu ırkçı zihniyet, sapık fatura heveslisi on katına fatura
konuştuğundan beri on katına ölçüsüz yağmurlar, ölçüsüzlüğün ne olduğunu bize
anlatmaya başladı... Su on katına çıktığı zaman ne bela bir şey olduğunu
son zamanlarda yaşanan sel hadiseleri ile yaşayarak öğreniyoruz… Şunu da
öğrendik; karanlık odalar kendi meslekleriyle değil siyasetle uğraştığı için
köprüler dikiş tutmuyor, binalar kaymaktan geri durmuyor. Mimarlar Odası
Osmanlıya düşman olmak yerine keşke ders alsa; adam gibi köprüler kursa… Neyse
su meselesine geri dönelim.
Suyu
on katına satmaya çalışırsan eğer, o fatura sel olur ve sendeki insani değerler
ne ise önüne katar götürür. Misafiri, sığınmış garibanı on
kat fatura seline, ırkçılık seline maruz bırakırsan; gerçek seller seni bir gün
öyle bir mağdur bırakır, öyle perişan eder ki; bir bardak su bulamazsın! Dünya
fani, altında ki makam ise kaygan; bir bakmışsın elinden kaymış gitmiş, sıradan
bir insan oluvermişsin ve herkes sana bir bardak su vermekten tiksinir hale
gelmiş.
Irkçılık
bu denli kaşınmadan önce, Suriyelilerin bereketini; sadaka belayı defeder
hakikati olarak atlattığımız 15 Temmuz gibi birçok tehlikeler ile yaşamıştık.
Irkçılık sözlemi kudurduğundan beri dikkat edin seller, yangınlar eksik olmadı.
Elbette sebepler var ama birde misafirlere karşı yakışmaz tavırlar var... Biz,
tavrımıza dikkat edelim, gerisi Allah’a kalmış…
Netice: Küresel alçakların içerdeki fonlu haysiyetsizlerle bilinçli olarak ırkçılık ve mezhepçilik kaşıması; 15 Temmuz’un bir intikamıdır. Ne yazık ki fonlanmış yalan teröristlerinin oyununa gelen bazı saflar Altındağ’da sokaklara düştü yalancıların ve ırkçıların maskarası oldu. Allah hepimize akıl versin. Şükürler olsun ki; şanlı ecdadımızın torunları olan insaf ehli ve misafirperver çok insanımız var, Allah hepsinden razı olsun. Dileriz; ırkçılık yapan ve misafir bereketini ve bela savar kalkanlığını inkâr eden eblehler yersiz yurtsuz ve vatansız ve de susuz kalsınlar…