Omuzu kalabalık Tahir olmak
Askerlikte,
serbest kalındığı zamanlarda, yapacak bir işi olmayanlar, er gazinosunda bir
oyun oynardı; masanın kenarından parmakla fırlatılan kibrit kutusunun masanın
ortasında duran metal bardağın içine düşmesi sağlanırdı, böylelikle puan
kazanılırdı. Yine öyle bir oyun oynandığı bir zamanda tertiplerime şu misali
vermiştim:
“Bize ayıp olmaz ama böyle bir oyunu generaller oynasa
çok ayıp olurdu; kalabalık omuzlara böyle bir oyun ve boşa geçirilen zaman
yakışmaz! Vatansever Paşalar, boş zamanlarında bile millete hizmet adına,
askerlerin başarılarını arttıracak stratejik planlar üzerinde kafa yorarlar...” Gelelim sadede:
Hz.
Peygamberimiz (sav) şöyle buyuruyor: “İnsanların
en hayırlısı insanlara faydalı olandır.”
Yaratılmışların
en kıymetlisi, omuzu en kalabalık varlık, mahlûkatın paşası insandır. Böyle
değerde yaratılan bir insan değerine göre yaşamalı, hareket etmeli ve de ona
göre konuşmalıdır. Hangi sınıf ve meslekten olursa olusun, ister çalışan, ister emekli,
rütbesine göre hareket etmeli, bulunduğu yere huzur vermeli, elinden geldikçe
güzelleştirmeli, faydalı meşguliyetler bulmalıdır.
Evet, insan
taşıdığı değerler yüzünden omuzu, yıldızları en kalabalık bir insandır ama ekserisi
bir erlik bile göstermeden bu dünyadan teskere alıp, giderler… Şükürler olsu
ki; insanlık rütbesine yakışır şekilde yaşayanlar ve davranışlar sergileyenler
var. Paşa gibi davranır, paşalar gibi
yaşar ve bu misafirhaneden paşalar gibi; arkalarından bolca dualar ve iyi insan
olduklarına imza yerine geçecek hüzünler bırakır giderler ve maalesef
hayattayken gereken teşekkürü de pek görmezler… İşte ben öyle bir insandan
bahsedeceğim:
Diyarbakırlı Komşum Tahir Uğur’u yaklaşık on yıldır
tanırım. Emekli olduğundan beri
Oturduğumuz sitenin çevresini düzenlemekle
meşguldür. Kendi
kanaatimi söyleyecek olursam: Emekli olduktan sonra, çalıştığı günlere nazaran
daha tempolu günler geçiriyor çünkü verdiği kilolarından anlaşılıyor. Sürekli bir şeyler yapıyor ve bunu aşk ile
şevk ile üstelik maddi beklentiyi hiç düşünmeden, hatta kendi cebinden bile
masraf yaparak… Öyle bir neşe ile çevre ve toprakla ilgileniyor ki her
karşılaştığımızda, teşekkür ettiğimde gözleri ışıl ışıl çalışmalarını büyük bir
sevinçle anlatıyor... İzmir gibi bir yerde böyle insanlar gerçekten omuzu
kalabalık büyük bir değerdir. Komşum Tahir Bey, ya ağaç diker, ya budama yapar
yahut diktiği ağaçları sulama yapar, bütün gün koşturup durur. Hatta Çiğli Belediyesinin
yapması gereken temizliği bile bazen kendisi yapıp, etraftaki çöpleri temizler.
Oysa genelde emekli olmuş insanların yaptığı şeyler hep aynıdır; kahvede
pineklemek, oyun oynamak ve incir çekirdeğine dolmayacak basit sohbetler
yapmaktır… Belki bazıları yadırgayacak ama Tehir
Bey gibi zamana kıymet giydiren ve hayata değer katan insanlarımız olmasa
dünyada nefes alınamaz. İşte bu yazıyı bile yazmaya sebep; insanca ve
etrafa güzellik katarak yaşamaktır. Türkiye Cumhuriyeti Çevre, Şehircilik ve
İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yerinde olsam, böyle insanları bulup, ödül
verirdim. Asıl çevre ödülünü böyle
insanlar hak ediyor. Bu arada bir de Davut amcamız var. O’da ilerleyen
yaşına rağmen çevreyi güzelleştirmeye çalışıyor. Bu güzel yürekli insanlara yeri gelmişken, gönül dolusu teşekkürlerimi
sunuyorum… Tahir gibi insanlar, hala insanlığa ait büyük umutlar taşımaya
vesile oluyor… Şükürler olsun ki; hala güzel şeyler yaşanıyor…
Kahve
köşelerinde, ya da sağlıklı yaşamak adına; bolca paralar verip, kapalı
alanlarda, bolca metal arasında spor yapmaya, kilo vermeye çalışmak yerine; bu
tür uğraşılarla hem açık hava, hem huzur ve daha sağlıklı uğraşı edinmek,
gelecek nesillere güzel bir dünya bırakmak demektir. Ümit ederiz ki: Ruhsuz ve duyarsız yaşayanlara da bu muhteşem davranış,
uyandıracak bir misal teşkil eder. Allah, Tahirleri, Davutları kısaca;
duyarlı ve insan olma rütbesine uygun yaşayan ve davrananların sayılarını
arttırsın. İnsan değerine göre yaşadı mı çevre ve dünya daha bir güzel oluyor.
Omuzu kalabalık Tahir ve Davut olmak, insan olmak çok güzel bir şeydir…