Ömürden bir gün…
BİR yılı daha bitirdik. Hatta yeni yılın ilk gününü de…
Yani ölüme 12 ay
daha yaklaştık. Yani sen, ben, o… yani biz, ortalama birkaç on yıldan
müteşekkil ve adına ömür dediğimiz dünyada kalış süremizden bir yılı daha geride
bıraktık, eksilttik.
Bazen tatlı, bazen acı.
Gelin yıl, mevsim,
ay, hafta, gün matematiğinde dört işlemi kullanarak duygularımıza “zulm(!)”
edelim.
Gelin bu
geçirdiğimiz bir yılın tümünü değil, bir gününe farklı bir pencereden bakalım.
Bakalım neler olmuş o bir günde…
O bir günde;
Yeraltı ve yer üstü
zenginlik kaynakları “GelişmişÜlkeler”
tarafından talan edildiği için gelişmemiş ülkelerde önlenebilir hastalıklardan dolayı
30.000
çocuk yeterli ilaç ve aşı bulamadığı için hayatını kaybetti.
O bir günde;
146 milyon çocuk hâlâ
temiz su bulamadığı için ya hastalandı ya da salgın hastalıklarla mücadele
veriyor o bir günde.
O bir günde;
810 milyon çocuk ve bebeğin anneleri
çocuklarına yokluk ve yoksunluktan dolayı tek bir kerecik olsun bir tabak sıcak
çorba içiremedi.
O bir günde;
Eğer AB ülkelerinde
ineklere verilen sübvansiyon (destekleme yardımı) bu ülkelerin çocuklarına
verilmiş olsaydı o para ile Afrika’da o gün aç çocuk ve insan
kalmayacaktı.
O bir günde;
Köpeklere yapılan
ekstra bakım harcaması ile bir ay boyunca hiç bir çocuk
aç ve susuz kalmayacaktı.
O bir günde;
366 milyon çocuk ve anne-baba
aç akşamladı ve tabi ki yine aç sabahlamak zorunda kaldı.
O bir günde;
Yüzlerce anne daha
yoksulluktan, açlıktan dolayı “sütsüz anneler”
kervanına katıldı ve bir daha asla bebeklerine göğüslerinden süt verip onları
emziremeyecekler.
O bir günde;
Milyonlarca çocuk
için geçim kaynağı olabilecek binlerce dönümlük toprak daha kuruyup çöl olmaya
doğru yol tuttu.
O bir günde;
Bütün kıtada
ilaçsızlıktan ölen çocukların tümünün ilaç ve aşılarına yetecek kadar Afrika
halkına ait servet, o çok çok “hümanist”
olan “medenibatı”daki
devletlere ait bankalara gitti.
O bir günde;
Gelişmiş çağdaş
dünyanın! gelişmemiş ülkelerinde “o en büyük
devletlerin” tasarımı ile 400 milyon
suçsuz-günahsız çocuk ve ebeveyni savaşta kurban olmanın sırasını bekliyor.
O bir günde;
Hala 27 milyon köle insan;
evet yanlış okumadınız 27 milyon insan insanlar tarafından köle olarak
çalıştırılmakta.
O bir günde;
Bütün annelerin
bebeklerine bir yıl boyu verecek mama parasına denk olan yerlilerin öz malı
altın, elmas ve mücevher o “uygar batı” tarafından talan edildi.
O bir günde;
Fakir ülkelerden 2000 genç kız;
(hatta çocuk denecek kadar küçük 2000) kız batı pazarlarında erotik fanteziler
için satıldı.
O bir günde;
Bir buçuk milyar Müslüman
sadece sadakalarını kendileri için bugüne kadar hiçbir şey yapmadıkları bu ülke
çocuklarına verebilselerdi hiçbir çocuk saydığımız sebeplerden dolayı
ölmeyecekti.
O bir günde;
İslam dünyası
yediklerinin yarısını onlara ulaştırmayı başarabilseydi beş yıl aç kalan çocuk
olmayacaktı.
O bir günde;
Ben inananlardanım,
diyenler içtikleri sigara, cola, kahve vs. parasını o halkın ihtiyaçlarını
karşılamak üzere kullansaydı mazlum ve mağdur olan o halkın
çocukları 10 yıl boyunca su sorunu yaşamayacaklardı.
O bir günde;
“Ben insanım, Allah’ın yeryüzündeki
halkını seviyorum” diyenler sadece o gün, “Ey Batı! Allah’ın
mazlum ve mağdur halkından ve çocuklarından ne istiyorsunuz?”
diye seslenebilselerdi o halk ve o halkın zavallı çocukları, bebekleri için
çoook şey değişirdi.
Veyl olsun onlara
ki “Bunlar
beni/bizi ilgilendirmez” diyorlar…