Dolar (USD)
35.20
Euro (EUR)
36.66
Gram Altın
2970.15
BIST 100
9996.99
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Ömrümüz Ramazan ahiretimiz bayram olsun

Malumdur ki insan, dünyaya imtihan için gönderilmiştir. Bu imtihanı kazanması ise kullukla mümkündür. Kulluk ile imtihan o kadar birbiriyle bağlantılıdır ki, imtihanın diğer adı da kulluktur diyebiliriz. Nitekim Allah (cc) şöyle buyurur: “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat, 51/56)

Kulluk da belli bir süreyle sınırlı veya belli bir aya mahsus olmayıp ömür boyudur. “Ve sana yakîn (ölüm) gelinceye kadar Rabbine ibadet et!” (Hicr, 15/99) şu halde sadece ramazan ayında değil tüm aylarımız ve ömrümüz boyunca kulluk devam etmeli.

Esasen Ramazan ayının asıl bereketi de, içinde yapılan kulluk ve ibadetlerden değil mi? Evet, bu ayda bin aydan daha hayırlı bir gece olan kadir gecesinin bulunması, Kur'an'ın bu ayda inmiş olması, özel ve ayrı bir lütuftur. Yani Allah (cc) bu ayı kendi lütfuyla bereketlendirmiştir. Burası doğru. Ama biz yılın tamamını ramazan gibi yoğun bir taat ve ibadetle geçirirsek, Allah'ın (cc) izniyle ömrümüz ramazan, ahiretimiz de bayram olur inşallah.

Şu hadisi şerif, ramazan boyunca çok duyduğumuz hadislerdendir. "Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur." (Buhari, Müslim, Riyaz-us salihin hadis no:1219) Şeytan’ın (aleyhil la’ne) Ramazanda ve her zamanda kazandığımız hayır ve sevaplara düşmanlığı, hep vardır ve devam edecektir. Zira şeytan imtihan gereği hep iyinin ve iyiliğin düşmanıdır. Allah (cc) şöyle buyuruyor: “şeytan, insanın apaçık düşmanıdır.” (Yusuf 12/5, İsra 17/35) “Ey iman edenler! Şeytanın adımlarına uymayın. Kim şeytanın adımlarına uyarsa, bilsin ki o hayâsızlığı ve kötülüğü emreder. (...)” (Nûr, 24/21)

Yukardaki hadisi şerif le ilgili de birkaç tespit yapalım.

1. Hadisi şerif teki şeytanlar ifadesi çoğuldur. Dolayısıyla kazandığımız hayır ve hasenatın düşmanları tek değil gayet çokturlar. Nas suresinin sarahaten ifade ettiği gibi şeytanlar sadece cin taifesinden olmadıkları gibi, sadece tek iblisten de ibaret değildirler. Kaldı ki şeytan, Allah (cc)’ın rahmetinden uzak olan ve uzaklaştıran her hangi bir şey demektir. Yani bizi yoktan var eden rabbimizden uzaklaştıran, ona isyana ve nankörlüğe sürükleyen her şey veya her kes, şeytan konumundadır.

Bu, cebimizdeki para, oturduğumuz koltuk, mevki, makam, şan şöhret olabilir. Bazen bizim çok yakınımızdaki bir arkadaş, akraba hatta kendi ehlimiz olabilir. Bazen içki kumar, moda, müzik, futbol vs. olabilir. TV, internet, bilgisayar, cep telefonu vs. ise ne ben söyleyeyim ne siz sorun. İnsanın hem cinsi olan kötü arkadaşlar, yardımcı şeytan olarak saptırmada en önde gelirler diyebiliriz. Nitekim Allah (cc)’a asi olan, farzları ihmal eden, harama bulaşan birçok insanların sebebi, çevre ve arkadaştır.

2. Ramazan ayı boyunca zincire vurulan şeytan ramazan ayından sonra zincirden kurtuluyor. Bu imtihanın gereğidir. Esasen şeytanlar imtihan gereği her an pusuda olup imtihan için dünyaya gönderilen biz insanların gaflet anlarını kollamaktadırlar. Tabi ki boşluk bulduklarında hemen değerlendireceklerdir. O halde çare, kullukta sürekliliktir. Yani şeytanın düşmanlığı Ramazanla sınırlı değil ki, biz kulluğu ramazan ayı, Cuma günü vb. zamanlarla sınırlandıralım. Şu sözler kulaklarımıza küpe olsun.

• Şeytanın ordularından korunmanın yolu, Rahman’ın ordusunda kadrolu asker olmaktır.

• Şeytanların saldırılarından korunmak, kulluk kalesine sığınmakla mümkündür.

• Kulluk kalesinden çıkan, şeytanın açık hedefi olup düşmana yem olur.

3. Zincire vurulan azgınlaşır. Köyde yaşayanlar daha iyi bilirler, meydana salınan köpekler insanlara alışkın ve uysal olurlar. Ama zincire vurulanlar gayet azgın olurlar. Ramazan boyu hem zincire vurulmuş hem de gözlerinin önünde gece gündüz ibadet, hayır ve hasenat yapılan şeytanların haleti ruhiyesini bir düşünün. Kin ve garazlarından çatır çatır çatlamakta ve ramazan sonrasını iple çekiyorlardı. Dolayısıyla asıl ramazan sonrası, bizi şeytanların hücumlarından koruyacak taat ibadet ve kulluğa ihtiyacımız varken, kulluğu gevşetmek olmaz.

O halde ne yapmalı?

Yapılacak şeyler belli. Ramazandan sonra ve hiçbir zaman asla kendimizi koy vermeyeceğiz. Ramazanda olduğu gibi ibadetlerimize yoğun bir şekilde devam edeceğiz. Farzları tam olarak eda edeceğiz. Haramlardan sakınmada hassas davranacağız. Farzları nafilelerle takviye edeceğiz. Teheccüd, kuşluk, evvabin, abdest sünneti ve tehiyyetul mescid namazlarına devam edeceğiz. Günlük Kur'an-ı kerim okumayı, dua ve zikrullah me’suratımızı aksatmayacağız. Ders ve sohbetlerimize daha yoğun olarak devam edeceğiz. Cami ve cemaate devam edeceğiz. İnşallah şu Korona belası da geçince tüm bunlar ve daha fazlası için çalışacağız.