Dolar (USD)
32.50
Euro (EUR)
34.79
Gram Altın
2419.17
BIST 100
9676.94
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

12 Eylül 2022

Ölüye Kur'an Okuma 2

Bilindiği üzere, biz ümmeti muhammed olarak asırlardır boş tartışmalarla meşgul ediliyoruz. Birçok konu gibi, fındık kabuğunu doldurmayacak basit konuların tartıştırılması da küresel çetelerin tuzaklarındandır. Her ramazan üzülerek şahit olduğumuz teravihin rekât sayısı tartışmaları... ramazanın başlangıç ve bitimindeki hilal tartışmaları vb. konular hep aynı kabildendir.

Tarihteki “firak-ı dalle” diye ifade edilen sapık fırkalar, günümüzde ümmetin iki püsküllü belası olan Şia ve Selefiyye adını kullanan tekfirci vahhabilik ve benzeri birçok belalar, genelde basit ihtilafların iftiraka dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkmışlardır. Hani “sinek küçüktür ama mide bulandırır” misali bu konular da başlangıçta küçüktür ama zaman içinde kartopu misali büyüyerek, kardeş kavgalarına kadar götürebilmiştir.

Resulullah (sav) buyurdu ki:“ölülerinizin üzerine Yasin okuyunuz” (Keşfu’l-Hafa, Aclûnî c.1 s. 183.) Müellif bu hadisi, Ebu Davud ve Nesaî’nin merf’u kadıyla, İbni Hibban’ın sahih kaydıyla rivayet ettiğini, ayrıca İmam-ı Ahmed’in de rivayet ettiğini ifade ettikten sonra, hadiste geçen “mevta” kelimesinden asıl kastedilenin ölüm döşeğindeki diriler olduğunu ifade eder.

Ancak şu da var ki bu bir yorum, hadisteki “mevta” kelimesi ise hakikatte ölü manasına olup mutlak olarak zikredilmiştir. Mutlak ifadeleri ise en geniş manada olmak genel bir kuraldır. dolayısıyla burada sekerât haline girmiş ölüm döşeğindeki hasta manasına alınabileceği gibi, ölmüş kişi manasına da alınabilir.

Resulullah'ın (sav) mezarda Kur’an okuduğuna dair bir bilgi olmamakla beraber, mezarda Kur’an okumak -günah getiren ve dalalet anlamına gelen- bir bid’at değildir. Sözlük anlamı itibariyle bid’at dense dahi, “bid’ay-ı hasene” türündendir. Çünkü, Kur’an okumaktan hasıl olan sevabın ölünün ruhuna ulaşacağı hususu, cumhur-u ulemanın ittifak ettiği bir konudur. Bu konuda en çekingen davranan Şafii uleması dahi, vefat edenin ardından okunan Kur’an sevabının ona ulaşacağını kabul ederler.(Nevevî, el-Mecmu, 15/521-522).
“İanetu’talibin” adlı eserde “Kim her cuma günü anne-babasını veya onlardan birinin kabrini ziyaret eder ve yanlarında Yasin Suresini okursa, okuduğu ayet ve harflerin sayısı kadar günahları bağışlanır.” mealinde bir hadis rivayet edilmiştir. (İanetu’talibin, 2/162, hadis için ayrıca bk. Kenzu’l-Ummal, h. No:45486 ).
Aynı eserde, Şafiilerin bu konudaki görüşleri şöyle özetlenmiştir: “Kur’an okunduğu zaman bizzat ölü olan kimse niyet edilirse veya okumanın ardından dua yapılırsa, yahut da ölünün kabri başında okunursa, sevabı kesin olarak gider.” (a.g.e, 3/259).

El-Ala b. el-Leclac çocuklarına şu vasiyeti yapmıştır: “Öldüğüm zaman beni kabre/lahde koyun, ardından “Bismillahi ve ala milleti Resulillah” deyin, sonra üzerime hafif hafif toprak atın ve başımın yanında Bakara Suresi'nin baş kısmı (ilk beş ayeti) ile son kısmını (Amenerresulü) okuyun. Abdullah b. Ömer’in bundan hoşlandığını görmüştüm.” (Kenzu’l-Ummal, h. No: 42921)

Burada şunu da ekleyelim ki, vefat etmiş bir insanın cenazesi henüz yıkanmamışsa, cenazenin yanı başında Kur'an'ı Kerim okunması mekruhtur. Ama başka bir mekanda sevabını ona bağışlamak üzere okunabilir. Yıkanmış bir cenazenin ise yanı başında da Kur'an okunabilir. Burada tartışılacak tek konu; ulemanın, ölüm tefekkürü için en uygun bir zamanda tefekküre engel olacak okumaları uygun görmemeleridir.

Nitekim bazı alimler cenazenin defni esnasında Kur'an okunmasını mekruh görmüşlerdir. Bunun da asıl sebebi, ölüm tefekkürüne engel olmamak içindir. Yani defin esnası, orada hazır bulunan cemaatin kendilerini ölüme en yakın hissedecekleri zamanlardandır. O anda zihinler tamamen fariğ olup hiçbir şeyle meşgul olmasın ki, ölümü daha güzel tefekkür edebilsin. Nitekim Efendimiz (sav) “Bütün zevkleri kökünden yok eden ölümü çokça hatırlayınız!” buyurur. (Tirmizî, Kıyâmet, 26)

Ölüm sessizliğine bürünmüş her mezar taşı, lisân-ı hâl ile konuşan ateşli bir nasihatçidir.Kabristanların şehir içlerinde, yol kenarlarında ve cami avlularında tesis edilmiş olması, bir nevîfiilî“rabıta-imevt veya tefekkür-i mevt” yâni ölümü düşünüp dünyayı onagöretanzimetmekiçindir.Ölümün ürkütücü ağırlığını kelimelerin zayıf omuzları taşıyamaz! Ölüm karşısında bütün iktidarlar sona erer ve erir. Allah (cc) şöyle buyurur: “De ki,doğrusukendisindenkaçmakta olduğunuz ölüm, sizi mutlaka yakalayacaktır. Sonra gizliyi de âşikârı da bilen(Allâh’a)döndürüleceksiniz. O size neler yaptığınızı tek tek haber verecektir.” (Cum’a, 62/8) Subheneke... Bihamdike... Esteğfiruke... Muhammed Özkılınç