Ölüye Kur'an Okuma 2
Bilindiği üzere, biz ümmeti muhammed olarak asırlardır boş tartışmalarla meşgul ediliyoruz. Birçok konu gibi, fındık kabuğunu doldurmayacak basit konuların tartıştırılması da küresel çetelerin tuzaklarındandır. Her ramazan üzülerek şahit olduğumuz teravihin rekât sayısı tartışmaları... ramazanın başlangıç ve bitimindeki hilal tartışmaları vb. konular hep aynı kabildendir.
Tarihteki “firak-ı dalle” diye ifade edilen
sapık fırkalar, günümüzde ümmetin iki püsküllü belası olan Şia ve Selefiyye
adını kullanan tekfirci vahhabilik ve benzeri birçok belalar, genelde basit
ihtilafların iftiraka dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkmışlardır. Hani “sinek
küçüktür ama mide bulandırır” misali bu konular da başlangıçta küçüktür ama
zaman içinde kartopu misali büyüyerek, kardeş kavgalarına kadar
götürebilmiştir.
Resulullah
(sav) buyurdu ki:“ölülerinizin üzerine Yasin
okuyunuz” (Keşfu’l-Hafa, Aclûnî
c.1 s. 183.) Müellif bu hadisi, Ebu Davud
ve Nesaî’nin merf’u kadıyla, İbni Hibban’ın sahih kaydıyla rivayet ettiğini,
ayrıca İmam-ı Ahmed’in de rivayet ettiğini ifade ettikten sonra, hadiste geçen
“mevta” kelimesinden asıl kastedilenin ölüm döşeğindeki diriler olduğunu ifade
eder.
Ancak
şu da var ki bu bir yorum, hadisteki “mevta” kelimesi ise hakikatte ölü
manasına olup mutlak olarak zikredilmiştir. Mutlak ifadeleri ise en geniş
manada olmak genel bir kuraldır. dolayısıyla burada sekerât haline girmiş ölüm
döşeğindeki hasta manasına alınabileceği gibi, ölmüş kişi manasına da
alınabilir.
Resulullah'ın (sav) mezarda
Kur’an okuduğuna dair bir bilgi olmamakla beraber, mezarda Kur’an okumak -günah
getiren ve dalalet anlamına gelen- bir bid’at değildir. Sözlük anlamı
itibariyle bid’at dense dahi,
“bid’ay-ı hasene” türündendir. Çünkü, Kur’an okumaktan hasıl
olan sevabın ölünün ruhuna ulaşacağı hususu, cumhur-u ulemanın ittifak ettiği
bir konudur. Bu konuda en çekingen davranan Şafii uleması dahi, vefat edenin
ardından okunan Kur’an sevabının ona ulaşacağını kabul ederler.(Nevevî,
el-Mecmu, 15/521-522).
“İanetu’talibin” adlı eserde “Kim
her cuma günü anne-babasını veya onlardan birinin kabrini ziyaret eder ve
yanlarında Yasin Suresini okursa, okuduğu ayet ve harflerin sayısı kadar
günahları bağışlanır.” mealinde bir hadis rivayet edilmiştir.
(İanetu’talibin, 2/162, hadis için ayrıca bk. Kenzu’l-Ummal, h. No:45486 ).
Aynı eserde, Şafiilerin bu konudaki görüşleri şöyle özetlenmiştir: “Kur’an
okunduğu zaman bizzat ölü olan kimse niyet edilirse veya okumanın ardından dua
yapılırsa, yahut da ölünün kabri başında okunursa, sevabı kesin olarak gider.”
(a.g.e, 3/259).
El-Ala b. el-Leclac çocuklarına şu vasiyeti yapmıştır: “Öldüğüm zaman beni kabre/lahde
koyun, ardından “Bismillahi ve ala milleti Resulillah” deyin, sonra üzerime
hafif hafif toprak atın ve başımın yanında Bakara Suresi'nin baş kısmı (ilk beş
ayeti) ile son kısmını (Amenerresulü) okuyun. Abdullah b. Ömer’in bundan
hoşlandığını görmüştüm.” (Kenzu’l-Ummal, h. No: 42921)
Burada şunu da ekleyelim ki, vefat
etmiş bir insanın cenazesi henüz yıkanmamışsa, cenazenin yanı başında Kur'an'ı
Kerim okunması mekruhtur. Ama başka bir mekanda sevabını ona bağışlamak üzere
okunabilir. Yıkanmış bir cenazenin ise yanı başında da Kur'an okunabilir.
Burada tartışılacak tek konu; ulemanın, ölüm tefekkürü için en uygun bir zamanda
tefekküre engel olacak okumaları uygun görmemeleridir.
Nitekim bazı alimler cenazenin
defni esnasında Kur'an okunmasını mekruh görmüşlerdir. Bunun da asıl sebebi,
ölüm tefekkürüne engel olmamak içindir. Yani defin esnası, orada hazır bulunan
cemaatin kendilerini ölüme en yakın hissedecekleri zamanlardandır. O anda zihinler
tamamen fariğ olup hiçbir şeyle meşgul olmasın ki, ölümü daha güzel tefekkür
edebilsin. Nitekim Efendimiz (sav) “Bütün zevkleri kökünden yok
eden ölümü çokça hatırlayınız!” buyurur. (Tirmizî, Kıyâmet, 26)
Ölüm
sessizliğine bürünmüş her mezar taşı, lisân-ı hâl ile
konuşan ateşli bir
nasihatçidir.Kabristanların şehir içlerinde, yol kenarlarında ve cami avlularında tesis edilmiş olması, bir
nevîfiilî“rabıta-imevt veya tefekkür-i mevt” yâni ölümü düşünüp dünyayı onagöretanzimetmekiçindir.Ölümün ürkütücü ağırlığını kelimelerin zayıf omuzları taşıyamaz! Ölüm
karşısında bütün iktidarlar sona erer ve erir. Allah (cc)
şöyle buyurur: “De ki,doğrusukendisindenkaçmakta olduğunuz ölüm,
sizi mutlaka yakalayacaktır. Sonra gizliyi de
âşikârı da bilen(Allâh’a)döndürüleceksiniz. O
size neler yaptığınızı tek tek haber verecektir.” (Cum’a,
62/8) Subheneke... Bihamdike... Esteğfiruke... Muhammed Özkılınç