Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.72
Gram Altın
2963.27
BIST 100
9661.41
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
05 Eylül 2022

Ölüye Kur'an okunur mu?

Epey zamandır bazı okuyucu kardeşlerim ölen insanın arkasından; mezarı başında veya başka bir yerde Kur'an okumanın hükmünü soruyorlar. Bu konuda ehli sünnet ulemasının görüşlerini özetleyerek nakletmekle yetinip mümkün mertebe yorum katmadan, takdiri siz okuyucu kardeşlerime bırakacağım.

Öncelikle bilelim ki, bu ve benzeri konularda farklı görüşlerin olması gayet normaldir. Önemli olan tarafların birbirlerini anlayışla karşılayarak, ihtilafları iftiraka dönüştürmemeleri, kardeşliğe halel getirmemeleridir. İslam tarihinde binlerce müctehid imamlar var ve bunlar arasında zaman zaman belli konularda ihtilaflar olmuştur. Ne ki, sahabeler arasında dahi ihtilaflar olmuştur. Ama bu ihtilaflar onlar arsında bir husumete yol açmadığı gibi, ümmet için de, kullukta rahatlık, fıkıh mirasında zenginlik, sosyal, siyasal ve ekonomik olarak terakki/gelişme ve daha nice hayırlara vesile olmuştur.

Dolayısıyla yorum yazan kardeşlerimizin hem yazarların, hem de birbirlerinin hukukuna riayet ederek yorumlamada seviyeli davranmaları gerekir. “Müsademeyi efkardan Barika-i hakikat doğar / yani fikirlerin çatışması veya fikri tartışmalar sonucu gerçeğe ulaşılır” kuralı gereği tartışalım. Ama tartışmanın adabını çiğnemeyelim. Resulullah (S.A.V.) münafığın alametlerini dört olarak açıkladığı malum hadisinde dördüncüsünü de “tartışmada haddi aşmak” diye açıklar

Şu halde sadece bu konu da değil, herhangi bir konuda tartışırken, birbirlerimizi tekfir etmeye varan husumet ve münakaşalara girmeyelim. Birbirimizi şucu, bucu gibi yaftalama yanlışlarına girmeyelim. Aklı selim mü'min, kusur araştırma, rencide etmek için fırsat kollama vb. hatalara düşmez. Hakkı bulmak için araştırma yapar, gereğinde tartışır da ama tartışmanın adap ve kurallarını çiğnemez.

Konuyla ilgili nakiller:

Fakihler, kabrin yanında Kur'ân okumanın hükmü hakkında ihtilâf etmişler; Şafı'î ve Muhammed bin Hasan (imamı Muhammed ismiyle meşhur olan, İmam-ı A’zamın müctehid talebelerinden) ölüye bereket hasıl olsun diye müstehab olduğu görüşüne varmışlardır. Kâdî 'İyâd ve Malikîlerden Karrâfî de bu görüşe katılmışlardır. İmam Ahmed, "bunda bir beis yoktur" görüşünde olup, İmam-ı Mâlik ve Ebû Hanîfe ise sünnette varid olmadığı için kabrin yanında Kur'ân okumayı Tenzîhen mekrûh saymışlardır. (Fıkhu’s-Sunne, Seyyid Sabık. Ayrıca bkz. Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 2/88.)

Kabirleri ziyaret eden kişinin ölü için duâ ve tazarrûda bulunması, ya da Kur’an-i Kerîm okuması gerekir. Ölülerden ibret alması icâb eder. Doğru olan görüşe göre bütün bunların ölüye faydası olur. Kabirleri görünce ziyaretçinin şöyle demesi rivayetlere göre uygun bir davranış olur:

“Ey bu kalıcı ruhların, çürümüş bedenlerin, dağınık saçların, par­çalanmış derilerin, köhnemiş kemiklerin Rabbi olan Allah’ım! Bunlar dünyadan, sana imân ederek çıkmışlardı. Üzerlerine kendinden taraf rahmet, benden taraf selâm indir.”

Ziyaretçinin şöyle bir selâm vermesi de uygun olur:

“Ey mü’minler topluluğu evi! Allah’ın selâmı üzerinize olsun. İnşâallah biz de sizlere kavuşacağız.”

Kabirlerin uzak veya yakın olması ziyaret bakımından aynıdır. Hanbelîler buna muhalefet ederek aykırı görüş beyânında bulunmuşlardır. (Abdurrahman Ceziri, Dört Mezhebe Göre İslam Fıkhı- 2, Çağrı Yayınları, 7. Baskı, İstanbul, 1993: 767-768.)

Vehbezuhayli “İslam fıkhı ansiklopedisi c. 2 s. 1581 de” tüm bu görüşleri detaylı olarak aktardıktan sonra şu iki hadisi nakleder: “Kim mezarlığa girer ve Yasin suresini okursa, o gün oradakilerden azap hafifletilir ve okuyana da oradakilerin sayısınca sevap yazılır.”

“Kim anne-babasının veya onlardan birinin kabrini ziyaret eder ve yanlarında Yasin Suresini okursa, günahları bağışlanır.”

Vehbe Zuhayli dipnotunda bu bu hadislerin zaif olduğunu birincisinin daha da zaif olduğunu imam-ı Siyutinin cami’inden nakille ifade ettikten sonra konuyu şu ifadelerle bağlar;

“Böylece anlaşılıyor ki diğer üç mezhebin alimleri gibi, Şafii alimlerinin de müte’ehhirin/sonrakilerine göre okunan Kur'an’ın sevabı ölüye ulaşır. Sübki der ki: “Rivayetlerden anlaşılan odur ki, ölüye fayda vermesi ve azabını hafifletmesi kastıyla okunan Kur'an ona fayda verir. Zira sahih rivayetle sabittir ki, Fatiha suresi yılan akrep sokmasına karşı şifa kastıyla okuduğunda fayda vermiş, Resulullah (S.A.V.) da “onun rukye olduğunu nerden bildin” ifadesiyle sahabenin okumasını onaylamıştır. Şu halde diriye fayda veren Kur'an ölüye hayda hayda fayda verir.

İni Salah şöyle der; Kur'an okuyan kişinin “Allah’ım (cc)! okuduğumun sevabını falana ulaştır” demesi daha uygundur. Böylece okuduğunu duaya dönüştürmüş olur ki; bunda ne önceki nede sonraki alimler ihtilaf etmemişlerdir. (İslam fıkhı ansiklopedisi, Arapça aslı c.2 s. 1579-81)

Sonuç olarak;

Mu’teber ulemanın neredeyse onda dokuzu mezar başında veya başka bir yerde ölen kimseye Kur'an okumanın caiz olduğu görüşündedirler. Şu halde karşı görüşte olan zamane gençlerinin kendi görüşlerini yegane doğru, başka görüşleri ise dalalet, sapıklık olarak görmeleri kör inad ve saptırmadan başka bir şey değildir. Doğruyu bilen Allah’tır.