Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

​Ölümcül aptallık

Ekolojik dengeyi hırs, güç, para ve servet uğruna yıkan insan toplumları, arka arkaya deprem, sel ve çığ gibi yıkıcı afetlerle karşılaşmaktadırlar. Ülke ve toplum olarak arka arkaya gerçekleşen deprem ve sel sonucu meydana gelen afet yıkımlarına maruz kaldık. Deprem ve sel gibi doğal olaylar konusundaki bakış açımızı, anlayışımızı ve anlam çerçevemizi değiştirmemiz acil bir ihtiyaç haline gelmiştir. Deprem, sel ve çığ gibi doğa olaylarını artık uzun zaman aralıklarıyla gerçekleşen nadir fiziksel olaylar görme alışkanlığından vazgeçmeliyiz. İnsanların tercihleri, politikaları, yönetim biçimleri, hırsları, servet ve hâkimiyet sapkınlıkları deprem ve sel gibi doğal süreçleri doğal afete dönüştürmektedir. Doğal afet, doğanın değil insan yapımı olan yıkımlardır.

Doğal afetleri, Tanrı, deprem ve sel gibi kötülüklerin olmasına nasıl izin veriyor şeklinde tartışmanın hiçbir anlamı, değeri ve işlevi yoktur. Yolsuzluk, rüşvet, yalan, sahtekârlık, hırsızlık, yağma, talan, açgözlülük gibi büyük günahları durmadan işleme aptallığından kurtulamayan insanların sürekli olarak doğal süreçleri doğal afetlere dönüştürdüklerini konuşmamız lazımdır. Doğal afetleri konuşmak, insanın akılsızlığını, aptallığını, zalimliğini ve ahlaksızlığını konuşmak demektir.

Deprem ve sel gibi doğal afetler, toplumlardaki derin fay hatlarını her açıdan darmadağınık etmektedir. Depremler ve seller, fakir ve zengin arasındaki derin ve kapanmaz uçurumu ortaya çıkarmaktadır. Topluma ait kaynakları yolsuzluk, yalan ve yağma yoluyla organize bir şekilde çalan kişilerin ve kliklerin zenginliğini ve evleri başlarına yıkılan yoksulların hayatlarını kaybetmelerinin korkunç dramını deprem ve sel gibi doğal afetler sonucunda öğreniyoruz. İnsanın en büyük günahı, başkalarının emeğini, malını ve hakkını çalarak edindiği zenginliktir. Küçük bir azınlığın zenginleştirilmesi uğruna çoğunluğun yoksullaştırılmasının kader olarak dayatılması şeklindeki insanların karanlık tarafının ortaya çıkartılması depremler ve seller sayesinde mümkün olmaktadır.

Doğa, insanların evidir. Doğa, insanların evi ve yurdu olmakla birlikte insanlığa, içinde barındırdığı tehlikeleri de haber vermektedir. Deprem ve sel gibi doğal süreçlerin doğal afete dönüşmemesi için doğa, insanları hazırlıklı olmaya davet etmektedir. İnsan ve doğa arasındaki ilişkinin merkezinde hazırlıklı olmak olmalıdır. İnsan, psikolojik, sosyal, düşünsel, ekonomik, politik, mimari ve altyapı açılarından doğa olayları karşısında hazırlığını yapmalıdır. Doğa olayları karşısında akılla ve bilimle hazırlığını yapmak yerine nemelazımcılık, günü kurtarma, kayırmacılık, hırsızlık, kısa yoldan zenginleşme gibi aptalca günahlar işleyen kişiler ve gruplar, doğal süreçlerin doğal afetlere dönüşmesine sebeb olmaktadırlar. Doğal afetlerin suçlusu ve sorumlusu, doğa değil, hiçbir hazırlık yapmama gafletine düşen aptal insandır.

Doğal afetlerde, Tanrı’nın hiçbir rolü ve sorumluluğu yoktur. Doğal afetler sonrasında Tanrı’nın rolünü ve sorumluluğunu tartışmak şeklinde çok eski bir doğmayı tartışmak yerine insani aptallığın doğasını konuşmaya ihtiyaç vardır. Doğal afetlerde Tanrı’nın rolünü ve sorumluluğunu tartışmaya doymayanlar, kasıtlı ve sistematik bir biçimde kendi aptallıklarını, sorumluluklarını ve suçlarını örtmeye ve karartmaya çalışmaktadırlar.

Doğal afetleri Tanrı, din, kader gibi teolojik kavramların dışında insani aptallık bağlamında tartıştığımız zaman pratik düzeyde aptallıklarımızla yüzleşme ve kendimizi değiştirme ihtiyacıyla karşı karşıya kalmaktayız. Aptallıkları ve akılsızlıkları yüzünden doğal afetler sonucunda herşeyini kaybettiğinin farkına varan insanlar ve toplumlar, pratik düzeyde bilim, ahlak, sanat, mimari, siyaset, ekonomi, din, eğitim, yönetişim, iletişim, psikoloji, altyapı ve coğrafya alanlarında kendilerini değiştirme ve geliştirme ihtiyacının farkına varacaklardır.

Doğal süreçlerin doğal afetlere dönüşmesine neden olan insani aptallıklar üzerinde konuştuğumuz zaman, her şeye pratik ve işlevsel olma noktasından yaklaşma imkânımız olacaktır. Depreme hazırlık için ayrılması ve harcanması gereken insani ve finansal kaynakların, sadece deprem ve sel gibi doğal afetlere hazırlık için harcanması gerektiği, toplumun bir bütün olarak doğal afetler karşısında harekete geçirilmesi için bütün hazırlıkların ve koordinasyonun yapılması için akla ve bilime dayalı hazırlıklar yapmak için aptallıklarımızdan özgürleşme ve arınma şeklinde yeni bir durum ve imkân yaratmak varoluşsal bir ihtiyaçtır. Deprem ve sel gibi doğal afetler karşısındaki en asli zaafımız, aptallığımızdır. Depreme ve sele hazırlıklı olmak istiyorsak topyekün aptallıklarımızla yüzleşme ve arınma seferberliği başlatmalıyız. Aptallıklarımızda ısrar ettiğimiz sürece depremler ve seller, insanlarımızı, evlerimizi ve şehirlerimizi yıkmaya devam edecektir. Deprem ve sel değil, aptallık öldürmektedir.