Ölüler ne ister?
Hikayeler kısmen yaşanmışolaylarıanlatır, acısını-tatlısını, öğüdünü-ibretini. Yaşanmamışolaylarıanlatan hikayeler de hayatın penceresinden bakar ilerde yaşanacak olanlarıgörürcesine.
19. yüzyılın ortalarıydı, Güney Afrika'nın doğusunda yaşayan Xzosa (Zosa) kabilesinin gençkızınehrin kıyısında karşılaştığıolayıkabiledeki büyüklere anlatınca amcasıUmhlakaza nehrin kıyısına gider ve burada aralarında daha önce ölen kardeşininde bulunduğu yabancıadamlar görür.
Kardeşinin içinde yer aldığıyabancılar kabileden bütün hayvanlarınıkesmelerini, bütün tahıllarınıtüketmelerini ister. Umhlakaza aracılığıyla kabileye 'bir yıla kalmaz kabilenin bütün ölülerinin dirileceği, bunlarla beraber İngilizlerin yenileceği'haberi verilir. Ayrıca Gök kubbenin düşmanların üzerine kapanacağı, kötülerin yok olacağıve böylece İngilizler tarafından işgal edilen topraklarının kendilerine kalacağıbilgisi kabilenin büyük bir kesimi tarafından doğru-sahih kabul edilir ve ölülerin istekleri yerine getirilir.
Bir süre sonra bütün hayvanlar yok edilir, tahıllar bitirilir ve yiyecek hiçbir şey kalmaz. Gök kubbenin kapanacağıyaklaşsa da açlıktan ölümler, hastalıklar, salgınlar başlar ve nüfusun üçte ikisi yok olur.
Beklenen o muhteşem gün gelir, ama gök kapanmaz, düşman yok olmaz, kabileden telef olan on binler geri gelmez ve üstelik düşman da yok olmadığıgibi daha güçlükonuma gelmişolur.
Evet, bu yaşanmışbir olay, masal değil. Çok uzun olsa da Zosa dramının bu kadarımeramımızıanlatmaya yeterli.
Bilmeliyiz ki 'ölü'lerin isteklerinde hayat aramak nafiledir. 'Ölü'lerin taleplerinde hayat değil, 'ölüm'olur. Ölüm/ölüölüme çağırır, hayat/hayattaki hayata. Bu ölümün bedenen olmasışart değil, çünküruhsal ölüm en tehlikeli yok oluştur.
Ruhun bedenden ayrılmasıolan ölüm ile yaşadığıhalde ilerlemesini, özgürlüğünüdonduran ruhsal ölüm ayrışeylerdir. Ancak biyolojik ölü'rehberlik'edemeyeceği için zararsızdır da. Oysa ruhu kararmış, kalbi kararmış, gözükararmışve herkesin hayatınıkarartmayıgöze almış'ölü'ler çok tehlikelidirler.
Kendilerini ölü görenlerin, kendilerine ölü muamelesi yapanların kaybedecekleri bir şeyleri yoktur. Kaybedecekleri hiçbir şeyi olmayanların başkalarıyla hesapları da "hiçbir şey" hesabıncadır. Bu yüzden yaşayan "ölü"lerin hesabı "diri"lerden farklı saikler taşı.
Bunu hasta halimle neden mi yazıyorum?
Kimlerin bizi asırlardır 'ölüme' çağırdığına dikkat edelim, yaşamaya davet ettiklerini zannettiklerimizu2026