Olmuyor Fatih Terim
1966-67 sezonuydu,
İlkokul 1. sınıfa gidiyordum. Rahmetli Rıza Kama Amca askerlikten dönmüş ve çok nadir bulunan pilli radyoyu dinlerken birden radyodan çıkan bir gürültü ile zıplayıp “Ğeretesereeey!” diye seviniyordu. Çok sonradan o “gürültü” dediğimiz seslerin, Galatasaray gol atınca tribünlerden gelen sesler olduğunu öğrendik.
Allah Rıza Amcaya gani gani rahmet eylesin. Onun Galatasaraylı oluşu bizim de bu güzide kulübe gönül bağlamamıza vesile oldu. Ona minnettarım, nur içinde yatsın.
Galatasaraylı olmak bambaşka bir güzelliktir, bir ayrıcalıktır. Türkiye’de Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzon gibi büyük takımlarımız var. Bu takımlarımızın taraftarları da çok güzel insanlar, lakin Galatasaraylılık bambaşkadır.
Galatasaray’da Yasin, Metin Kurt, Gökmen, B. Mehmet, K. Mehmet, Tuncay unutamadığım futbolcular. Asıl bilinçli olarak Galatasaraylılığım bu yıllarda başladı. Tam bu dönemde Tercüman Gazetesi Fatih Terim’in Galatasaray’a transferini yazmıştı:
“Hem hava toplarına hakim hem de iki ayağını çok iyi kullanabiliyor” diyordu, Fatih ismi de onu daha çok sevmemize sebep olmuştu.
Fatih Terim Galatasaray’da hep “en Galatasaraylı” olarak bilindi. Hiç kimse onun kadar ter dökmüyor, onun kadar mücadele etmiyordu. Kısmet, oynadığı 14 yıl boyunca Galatasaray’da şampiyonluk yaşamadı.
Fatih Terim Galatasaray’da oyuncu olarak şampiyonluk yaşamasa da daha önce hiçbir teknik adama nasip olmayan başarıları o Galatasaray’da elde etti. Hepimiz için “İmparator” olmuştu.
Fatih Terim’in Galatasaray’da bizlere tattığı başarıları anlatarak bitiremeyiz. Avrupa’da Şampiyon Galatasaray tezahüratları Fatih Terim sayesinde atıldı. UEFA Şampiyonluğu Fatih Terim ile elde edildi. 4 yıl üst üste şampiyon olan tek takım Galatasaray ve Fatih Terim’in teknik patron olduğu dönemlerde bu başarılar elde edildi.
Lakin,
Fatih Terim teknik adam olarak takımına zarar da verdi.
Düşünün;
Fatih Terim, son birkaç sezonun neredeyse bir sezonunu takımını tribünlerde izlemek zorunda kaldı. Bir sezonluk kayıptır bu. Şampiyon olsanız da takımını tribünlerde izlemek bir teknik adam için sevinilecek bir durum olmasa gerek.
Elbette Fatih Terim’e haksızlık yapılıyor, Fatih Terim başarılarından dolayı kıskanılıyor. Elbette Fatih Terim’e verilen cezaların tümü hakkettiği cezalar değil, lakin Fatih Terim bir oturup düşünmeli ve; “Ben, ‘bana ceza vermek için pusuda bekleyenlere’ nasıl olur da bu kozları verip işlerini kolaylaştırıyorum?” diye sormalıdır kendisine.
Bakınız;
Şubat 2013’te Orduspor maçında ihraç sonrası sportmenliğe aykırı hareketi nedeniyle Fatih Terim’e 3 resmi müsabakada soyunma odasına ve yedek kulübesine dahi girişi yasaklandı.
Bir bu mu?
Alın size Nisan 2013’te aldığı 9 maçlık ceza; Hakeme yönelik hareketinden dolayı 1, hakeme yönelik hakaretinden dolayı 3, müsabaka temsilcisine hakaretinden dolayı 3 olmak üzere 7 maç ceza; ayrıca 2011-12 ertelenen 2 maç cezanın da buna eklenmesiyle 9 maç ceza.
Galatasaray-Fenerbahçe derbisi sonrası Fatih Terim’in aldığı 10 maçlık ceza hala hafızalarda.
Kasım 2018’de ise 7 maç ceza…
Fatih Terim’in bu durumu olduğu gibi yardımcılarına da yansıyor:
Buyurun size haber, “Fatih Terim’in 3 maçlık, Hasan Şaş’ın 8 maçlık ve Ümit Davala’nın da 1 maçlık cezalarını onandı.”
Yukarıda da belirttiğim gibi Fatih Terim’e haksızlık da yapılıyor, ama Fatih Terim de kendisine haksızlık yapmak isteyenlere bu kadar malzeme vermemeli. Sadece son 10 ayda 17 maç ceza alan Terim, takımını sahada yarım sezon yalnız bırakmış oldu.
Galatasaray herhangi bir kulüp değil, Fatih Terim de herhangi bir teknik direktör değil. Onun için Galatasaray’ın Fatih Terim’i Galatasaray’ı tribünde izlememek için elinden geleni yapmalı.
Dünya çapında bir takım olan Galatasaray’ın yine dünya çapında kariyer sahibi olan teknik direktörü bu kadar ceza ile anılmamalı.