Olmadı Sayın Kılıçdaroğlu…
Cumhuriyet
Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun Öğretmenler Günü’nde,
öğretmenler ile ilgili yaptığı talihsiz
açıklamalarını basında görünce aynı gün arşivden 24 Kasım’da yaptığı grup
toplantısındaki konuşmayı bulup baştan sona kadar pürdikkat izledim. “Hâla iktidarın peşinden giden öğretmen
varsa, kimse kusura bakmasın, ben ona öğretmen demem. Öğretmen iradesini
pazarlayan kişi değildir” açıklamaların dinleyince üzüldüm. Öğretmenler
gününde böyle bir açıklama yapılması gerçekten büyük bir talihsizlik, büyük bir
haksızlık. Böyle özel bir günde sevindirilmesi, mutlu edilmesi, onurlandırılması
gereken öğretmenlerin zan altında bırakılması, ötekileştirilen açıklamalara
muhatap edilmesi siyaseten çok yanlış oldu.
Aynı gün,
aynı kürsüden aynı konuşmasında “Sevgili
öğretmenim; Benim ve CHP’nin görevi seni toplumun en saygın konumuna
getirmektir” diyen Sayın Kılıçdaroğlu’na, içtenlikle şunları sormak isterim:
Sayın
Genel Başkan...
Bir
meslek gurubunu ötekileştirerek, zan altında bırakarak nasıl yüceltecek, bu
toplumun en saygın konumuna getireceksiniz? Öğretmenleri; mesleki tecrübeleri,
öğrenci yaklaşımları, okulları sahiplenmeleri, eğitime kattıkları, derinlikleri,
çalışmaları, çabaları, işledikleri dersleri, gösterdikleri ahlaki ve vicdani
davranışları, etik ve adil oluşları, öğrencilerini sevmeleri, eğitim sistemine
kattıkları ile mi “öğretmen oluşlarını” değerlendireceğiz yoksa alenen ifşa
etmedikleri halde siyasi iradeleri ile mi? Elbette ki “Her yiğidin gönlünde bir
aslan yatar” ama bu aslan iktidarın peşinden gidince kötü, muhalefetin peşinden
giderse mi iyi olacak?
Varsayalım
ki yarın siz iktidara geldiniz; size muhalif olan bir başka siyasi parti lideri
de çıkıp sizin söyledikleriniz gibi “İktidarda
olan Cumhuriyet Halk Partisinin peşinden giden öğretmene kimse kusura bakmasın
öğretmen demem” derse ne yapacağız? Bugün sizin söyledikleriniz size göre
doğru iken, ileride ola ki iktidara gelirseniz, o günün muhalif liderinin
söyledikleri de size doğru gelmiş olacak mı? Öğretmenleri kendi bulunduğumuz
siyasi noktaya göre mi, yoksa evrensel ölçütlere göre mi değerlendirmemiz
gerekiyor?
Ya da
olaya tersinden bakalım. Bugün iktidarda olan AK Parti’den herhangi bir
siyasetçi çıkıp “Muhalefete destek olan,
peşinden giden öğretmene kimse kusura bakmasın öğretmen demem” derse ne
yapacağız? Toplum olarak; iktidarın peşinden giden öğretmene mi öğretmen
demeyeceğiz, yoksa muhalefetin peşinden giden öğretmene mi öğretmen
demeyeceğiz? Öğretmenleri siyasal kimlikler, siyasal yaklaşımlar üzerinden
tanımlamak siyaseten şık olmayan bir durum değil midir sizce de?
Sayın
Kılıçdaroğlu;
Öğretmenler
Gününde öğretmenleri üzen talihsiz açıklamanız ile öğretmenlere haksızlık
ettiğinizi düşünüyor musunuz? Söylemleriniz, siyaseten şık olamayan bir
yaklaşım olduğunu kabul ediyor musunuz? Grup toplantısında yaptığınız o
talihsiz konuşmalarınız nedeni ile öğretmenlerden hâla destek bekliyor musunuz?
Hangi gerekçelerle öğretmenler artık size siyasal iradelerini teslim edip seçim
zamanı destek versin, sizi iktidara taşısın? Bugüne kadar sizi desteklemese
dahi sempati ile bakan, hatta muhatap kitlesini destekleyen öğretmenlerin de
dahil olduğu öğretmenlerin oylarını kaybetme endişesi taşımıyor musunuz? Kürsünün bir anlık atmosferine yenik düşüp
mü böyle bir açıklama yaptınız; yoksa içtenlikle, samimiyetle mi böyle
düşünüyorsunuz? Gün içerisinde kurmaylarınızdan ya da danışmanlarınızdan
kimse “Efendim, yaptığınız açıklama
siyaseten şık olmadı; öğretmenlerin gönlünü incittiniz. Ne yapsak acaba?” diye
söylemedi mi? Söylemediyse size hatalarınızı, yanlışlarınızı dile getirmeyen
ekibinizi değiştirmeyi düşünüyor musunuz? Ya söylediyse, neden bir adım atıp
herhangi bir açıklama yapmadınız? En basitinden bir tweet bile atıp “Öğretmenlerden helallik diliyorum, dilim
sürçtü, kürsünün atmosferine yenik düştüm, danışmanlarım beni yanılttı” vb
minvalde bir açıklama yapmanız gerekmiyor mu?
İktidarın peşinden gidene mi öğretmen denmez, muhalefetin peşinden mi bilemiyorum ama bildiğim bir şey var ki; Öğretmenler Günü gibi özel ve güzel bir günde öğretmenlere yönelik böyle bir yaklaşımın ve söylemin ister muhalefeti ister iktidarı desteklesin fark etmeksizin, öğretmenlerin gönlünü incittiği, mesleki onurunu kırdığıdır. Yapılması gereken tek şey; oylarını almaya çalışmadan evvel, öğretmenin gönüllerini almaktır.