Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
05 May 2016

Olgun Elmaya Taş Atarlar Ya da Tahran Yunus Emre Enstitüsü

Tahran Yunus Emre Enstitüsü, Uluslararası Tahran Kitap Fuarına hazırlık heyecanı yaşıyor. Enstitü, fuar dolayısıyla "Saray-ı Ehl-i Kalem" salonunda Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Mustafa S. Kaçalin beyi davet ediyor. Kaçalin Hoca burada "Dillerin Tadı: Türkçe" üzerine konuşacak. Bu programın ardından "Türkiye'nin Toplumsal Kültürü" adlı önemli bir program daha var.

Bu programda da Başbakan Başdanışmanlarından Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün hocam konuşmacı olarak Şehr-i Kitap konferans salonunda konferans verecek. Bundan sonra Erzurum'da, Tebriz'de, ardandan da Tahran'da "Türkiye ve İran'da u00c2şıklık Geleneği" üzerine Tahran Yunus Emre Enstitüsünün programları olacak.

Bu kültür merkezinin bir de eğitim yönü var. Ülkemiz ile İran ilişkilerinin hassas olduğu bir dönemde bile bu merkez, öğrenci sayısı bakımından bütün Yunus Emre Enstitüleri arasında en kalabalık nüfusa sahip. Enstitünün kısa zamanda göz dolduran çalışmalara imza attığını gönül rahatlığıyla belirtmek mümkün. Bu müddet zarfında, merkez yaklaşık beş binden fazla kursiyere Türkiye Türkçesi öğretmekle iktifa etmeyip özellikle kültür-sanat alanında da gerek yurt içi basında ve gerekse İran medyasında akis bulan çalışmalara da imza atmıştır.

Mimariden sanata, Türk şiirinden modern Türk edebiyatına, müzikten felsefeye kadar geniş bir minvalde ve genelde Tahrandaki kültür-sanat müesseselerini de paydaş alarak, etkinliklerini yürüten Tahran Yunus Emre Enstitüsü, çalışmalarının özellikle İranlı entelektüeller tarafından sıkça takdir edildiğine de şahit olmaktayız. Enstitü; Tebriz'den Şiraz'a, Hoy'dan Kümbed'e kadar Kuzey-Güney ve Doğu-Batı coğrafyasında İran'la ortak paydada buluştuğumuz sanatsal faaliyetleri buradaki resmu00ee ve özel kültür kurumlarıyla birlikte yapmak için çeşitli planlamalar yapmaktadır.

Detaylarda kalmayıp büyük resmi gören bu enstitünün başarıları ister istemez bazılarını kıskançlık duygularına mahku00fbm bırakıyor. Meyve veren ağaç misali göz dolduran bu mümtaz kurumun zaman zaman art niyetli kişiler tarafından bir takım mesnetsiz iddialarla yıpratılmaya çalışıldığını teessüfle görmekteyiz.

Olgun elmaya atılan ilk taş şöyle. Yakın zamanda kültür merkezinde, Türkçe öğrenen bir kursiyerin dönem sonu sınavında başarılı olamamanın verdiği tazyikle, özellikle çiftçiler için hazırlanan (konuyla ne ilgisi var ise) bir süreli yayında Tahran Yunus Emre Enstitüsü okutmanları ve idarecilerine matuf eleştiri sınırlarını aşan tahkir edici ve dayanaksız bir yazı kaleme almıştır. Bu, kurumda özveri ile çalışan personeli ziyadesiyle üzmüştür. Bu zatın cehaleti ve falsosu o kadar aşikar ki dünyanın sayılı dil merkezlerinden birini, tarım aletlerinin tanıtımını yapan ve çiftçilere yönelik çıkan bir dergide eleştiriyor.

Tahran Yunus Emre Enstitüsü eğitimci ve idareci kadrosunun alanında uzman ve tecrübeli kişilerden müteşekkil olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Her geçen gün kadrosu daha da genişliyor. Yine bu merkezde bir dönem çalışan ve görevleri başka yere çıkan arkadaşların bu başarıları birer tecrübe olarak yanlarında götürdüklerinde bu olay alkışlanır ve iş ahlakı karnesi "Pekiyi" derecesiyle taçlandırılır. Ama kötü niyet ve rol çalmakla bu tecrübeyle kendine fayda sağlamaya çalışan eski çalışanların varlığından da üzülerek haberdar oluyoruz.

Olgun elmaya atılan ikinci taş ise şöyle. Olay şu, Tahran genelinde dil öğretimi alanında faaliyet gösteren bazı kurumların, izin almaksızın Tahran Yunus Emre Enstitüsü üzerinden reklam yaptığını ve bu doğrultuda haksız kazanç elde etmeye tevessül ettiğini üzülerek öğrenmiş bulunmaktayız. Türkçe öğretiminde Yunus Emre Enstitülerinin, dünyanın dört bir tarafında, münakaşasız bir marka haline geldiği herkesin malumu olan bir gerçektir. Tahran'daki bütün dil merkezlerini kast etmemekle birlikte (çünkü içlerinde Tahran Yunus Emre Enstitüsü tarafından desteklenen ciddi kurumlar da mevcut), bazı sözüm ona uyanık kurumların veya şahısların Yunus Emre Enstitüsünün kurumsal itibarından istifade etmek istedikleri görülmektedir.

Hatta daha önce Tahran Yunus Emre Enstitüsünde bir müddet müdürlük de yapmış ve uzunca bir zamandan beri İran'da bulunan eski çalışanlardan bir arkadaşımızın birlikte çalıştığı bir dil öğretim merkezinin el broşürlerinde Yunus Emre Enstitüsünün kurumsal logosunun izinsiz bir şekilde ticaru00ee amaçlı olarak kullanıldığı dikkati çekmektedir. Bu arkadaşın yerinde olsaydım önce eski kurumun hem de kendisine müdürlük payesi verilen bu kurumun hakkını savunmak adına önce çalıştığı dil merkezinden el ilanındaki Yunus Emre Enstitüsü logosunun çıkarılmasını isterdim. Olumsuz cevap aldığım takdirde ise o dil kurumundan ayrılırdım. Eski müdürden bu etik davranışı göstermesi beklenilirdi.

Tahran Yunus Emre Enstitüsü, kadim komşumuz ve kardeşimiz İran ile ülkemiz arasındaki, halihazırda oldukça kuvvetli olan müşterek değerlerimizi ve kültür bağlarımızı daha da kuvvetlendirmek için büyük bir gayret ile çalışan güzide bir kurum konumundadır. Yukarıda zikredilen bir iki münferit hadisenin kurum çalışanlarının azmini ve şevkini kırmayacağına inanıyorum.

Yegane arzumuz yukarıda zikredilen türde olayların bir daha yaşanmaması. Şimdiye kadar güzel işlere imza atan bu kurumun daha da güzel işlere vesile olması temennisiyle.

Not: Tahran Büyükelçiliği Kültür Ateşliğine atanan Doç. Dr. Nuri Şimşekler hocamızın yeni görevi hayırlı olsun.