Öldüren virüs
Değerli okurlarım insanlık tarihi boyunca var olan virüsler zaman zaman pandemilere yol açarak toplu ölümlere sebep olmuştur.
Yakın geçmişte
yaşadığımız pandemide milyonlarca insanımız covid virüsünün pençesinde ya yaşam
mücadelesi vermiş, ya da bu mücadelede başarılı olamayarak dünyasını
değiştirmiştir.
Benim bugün
bahsedeceğim virüsün covidden daha beter ve korkutucu, öldürücü olduğunu
düşünüyorum.
Covid solunun yolu ile
insandan insana bulaşıp insan vücudunda kendine bir yer edindiğinde, eğer kişinin
bağışıklık gücü zayıfsa kısa sürede çoğalarak özellikle akciğerler yanı havadan
aldığımız oksijenin kullanım yerini tutarak musallat olduğu kişinin oksijensiz
kalmasına sebep olup adeta boğarak öldürüyordu.
Bu korkutucu yüzünden
olsa gerek bugün bile, virüsün gücü zayıfladığı halde bir kısım insanlarımız
hala topku taşımada ve dışarda maske takma ihtiyacını hissediyor.
Değerli okurlarım
şimdi bahsedeceğim virüste insandan insana bulaşıyor ama solunun yolunu
kullanarak bulaş oluşturmuyor. Direkt beyinlere musallat olup özellikle duygu, düşünce,
akletme ve insani duyguları dumura uğratıp kişileri mankurtlaştırıyor.
Bu virüs beynimizde
CEO görevi yapan beyin kabuğunun ön bölgelerini etkileyerek kişinin sağlıklı
düşünmesini de engelliyor.
Kısaca virüs kişiyi
eşrefli olmaktan çıkartarak esfele doğru savuruyor ve olanlarda zaten bu
savrulmadan sonra oluyor.
Beyni bu virüsle
dumura uğramışların en bariz bulgusu akletme yetilerini yitirerek zekanın dümen
suyuna düşüp savruldukça savrulmalarına rağmen içine düştükleri gayya çukurunu
fark edememeleri.
Virüs hafıza
fakültelerine de sirayet ettiği için kişiyi balık hafızalı insan haline
getirerek geçmişi ile ilgili bağını da kopartıyor.
Virüsün başka
hünerleri de var.
Akıl süzgecini etkisiz
hale getirmek. Akıl süzgecinden yoksun süper zeka bir kişinin yapabileceği
kötülükleri düşünmek bile istemiyorum.
Özellikle seçim
süreçlerinde bu virüs endemik olarak toplumumuzda ciddi tahribatlara yol
açıyor. Virüsün ana beslenme kaynağı yalan. Yalanın bini bir para olunca çok
kişi bilerek veya bilmeyerek bu virüsün sarmalında savruldukça savruluyor.
İsmini merak edenler
için söylüyorum, siyaset virüsü.
Virüs insana bulaşır
bulaşmaz kişiyi derhal siyahlaştırıp zifir hale getirince puslu havayı seven aç
kurtların yemi haline geliveriyor insan ve asıl olanlar da bundan sonra oluyor.
Seçimlere bir aydan
daha az bir süre kaldı. Virüs bu hızla yayılmaya devam ederse korkarım ki
seçimlerden sonra da etkisini devam ettirecek.
Gazze’nin masum
insanlarını katleden gözü dönmüş kasabın yaptıkları nasıl yanına kar
kalmayacaksa, siyaset virüsünü insanlarımıza bulaştıran zalimlerin yaptıkları
da yanlarına kar kalmayacak.
Er ya da geç hak
yerini bulacak ama bu arada ölenler olmasa ve olmaz dediğimiz olanlar olmasa.
Değerli okurlarım siz siz
olun ve onun bunun dolduruşuna gelmeyin. Allah aklı vermiş fikir vermiş ve
düşünmeyi akletmeyi salık vermiş. İki kulak bir dil vererek aslında iki ölçüp
bir biçmeyi tavsiye etmiş.
İnsan olmanın aynı
zamanda noksanlık olduğu bilinci ile hareket etmek gerekiyor. Hatasız kul olmaz
diyen Orhan baba çok haklı ve her an bizzat yaşanmışlıklarla görüyoruz.
Görsel ve dijital
medyada her gördüğümüz sakallıya dede demeyelim. Allanıp pullanarak
makyajlanmış her bilgiye balıklama atlamayalım. Ayinesi iştir kişinin lafa
bakılmaz ata sözümüzü kulaklarımıza küpe yapalım.
En önemlisi de kökü
dışarda trollerin ve piarcıların tuzağına düşmemek için kılı kırk yararak
hareket edip, ne kafa göz yaralım ne de kafamızın gözümüzün yaralanmasına
müsaade etmeyelim.
Puslu havayı seven
puştlar içimizde ve bizden görünerek münafıklıklarını gizlemeye çalışıyorlar.
Özellikle sosyal medyanın soysuzları ve arsızları akla zarar paylaşımlar
yaparak top çeviriyor. Tuzaklarına düşerek onların kirli emellerine alet
olmayalım.
Bu zalim güruha karşı
en iyi mücadele üç maymun oyunu. Bu oyunu pek sevmesem de bu arsızlar için bu
oyunun yararlı olduğunu düşünüyorum.
Aslında gören için her
şey açık seçik meydanda. Kim kiminle ne işler çeviriyor malum. Beyni virüsle
dumura uğramış olanların ağzından çıkanı kulakları duymadığı için
söylemlerinden ne mal oldukları anlaşılıyor.
Laf ebelerinin icraat
karneleri genellikle zayıf olur. Ağzı laf yapar ama icraat tın tın. Çünkü
siyaset virüsü sağlıklı düşünme merkezini harap etmiştir ve kişi ne
söylediğinin farkında bile değildir.
Seçim gününe kadar
daha çok garabetler görecek ve pes diyeceğimiz çok olmazlarla karşılaşacak ve
hatta küçük dillerimizi bile yutma tehlikesine maruz kalacağız.
Hayatı boyunca hiç
yalan söylemediğini söylerken bile yalan söyleyenleri göreceğiz.
Bu virüs insanları
öldürmese de insanlığı öldürerek birlik ve bütünlüğümüzü iğfal etmeye devam
edecek gibi.
Aman dikkat, aman
dikkat.