Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
07 Mart 2023

Olacağı buydu…

Hafiza-i beşer nisyan ile maluldür. Geçmişte yapılan bir şeyin hatırlanamaması, zaman zaman unutulması, geçmişte bir bireye veya topluluğa yapılanların o birey veya topluluk tarafından unutulması her ne kadar insanca ve doğal olsa da yaşadığımız olaylar karşısında benzerlerinin geçmişte yaşandığını hemen hatırlıyoruz.

Siyasette bu tür olaylarla birçok kez karşı karşıya geliyoruz. Söylenen sözlerin, yapılan işlerin tekrarı hemen hemen her siyası partinin geçmişinde bulunmaktadır. Sıradan olanları önemsemez geçeriz ama bazı sözler ve olaylar vardır ki onları unutmak mümkün değildir. Sadece bizim zihnimizde yer etmemiş, tarih sayfalarında da yerini almıştır.

2010 Mayısında Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal’a düzenlenen bir kaset operasyonu sonrasında grup başkanvekili olan Kemal Kılıçdaroğlu gitti geldi, söyledi inkâr etti ve kendi kendini yalanlarcasına bir hafta geçmeden Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığına aday oldu. Daha fazla da hatırlamak istemiyoruz aslında ama Cumhuriyet Halk Partisi içinde her türlü oyunun oynandığı dönemdi o dönem. Kendi siyasi partisinin içinde ve kendi siyasi liderine bu oyunları oynayan bir kişinin başka parti liderlerine ve başka parti içlerinde daha vahimlerini oynamaya kalkmaz mı, sormadan edemiyorum.

İçinde görev aldığı her siyasi partide kötü bir karnesi olan, yapmadıklarını yaptım diye söyleyen, yaptıklarını da inkâr eden bir şahsın insanların gözlerinin içine baka baka yalan söylemesi bir âlem, onunla işbirliği yapanların durumu da ayrı bir âlem. Meral Akşener’den bahsediyorum tabi ki. Milletvekilliği dönemindeki entrikalı işleri, bakanlığı dönemindeki inançlı insanlar üzerindeki tahakkümü, Parti kurduktan sonra milletvekili transferleri, her zaman ve zeminde tarihini inkâr ve yalan. Hangi birini sayayım ki. En son içinde bulunduğu altılı masayı devirmesi son icraatı mı olacak sanıyorsunuz. Alışmış kudurmuştan beterdir derler ya, bu tavrı ve tarzı yaşadığı sürece devam edecektir. Çünkü huylu huyundan vazgeçmez.

Altılı masadan geriye kaldı dördü, belki de beşi. Onların da durumu bu ikisinden farklı değil ki. İdeolojik ve tarihsel olarak birbirine benzemeyen altı ve bir de gizli ortakları yedi siyasi oluşumun daha cumhurbaşkanı adayı belirlemedeki bu kirli tavırları bir kez daha gösteriyor ki bunların bu ülkeye kazandıracağı bir dirhem güzellik bulunmamaktadır. Ortak mutabakata imza atanların daha üzerinden iki saat geçmeden birbirlerine düşmesi ve birbirlerini ihanetle suçlaması gösteriyor ki huylu huyundan vazgeçmiyor. Daha kazanma ihtimalleri yokken bile birbirleriyle geçinemeyen bu yapının olmaz ya mesela ülkeyi yönettiğini düşünün. Bu kadim milleti ne hallere düşürürler, Allah korusun.

Altılı masa kurulduktan beri milletçe seyrediyoruz. Oyunlar, entrikalar, yalanlar, ihanetler, inkârlar, sahte gülücükler, adam kandırmacalar havada uçuşuyor. Önümüzde tarihi bir seçim var. Ülke olarak yeni yüzyıla girdiğimiz bu günler daha nelere gebedir bilinmez ama tarihten bildiğimiz bir şey var ki o da birbirlerine ihanet üzere kurulu bir yapının asla başarılı olamayacağıdır. Bu ülke yolunu almıştır ve bu millet kutlu yürüyüşüne devam edecektir. Kim ne yaparsa yapsın, kim hangi sesi çıkarırsa çıkarsın, kim hangi oyunu kurmaya kalkarsa kalksın, her şeye rağmen bu kervan yürüyecektir, bundan kimsenin endişesi olmasın.