Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
23 Aralık 2020

​Öküzün Dünyası

Memlekette yapılan her iyi işe çamur atan, doğru icraatları alkışlamaktan utanan ebleh bir güruh var. Beyinleri uyuşmuş bu güruhun tek derdi yolunda giden işleri baltalamak, karalamak, değersizleştirmek. Tamam, biz de her şey güllük gülistanlık demiyoruz. Ama memleketin hayrına dokunacak iyi işleri de alkışlıyoruz.

Eleştirdiğimiz, yeterli bulmadığımız, eksik kalan noktalarda da dilimizin döndüğü, gücümüzün yettiği kadar olumlu katkılarda bulunmaya, yapıcı teklifler sunmaya gayret ediyoruz. Onurlu insan olmak, fikri namusa sahip olmak böyle bir şeydir. İnsanlar, iktidarlar, yönetimler, güç ve iade sahipleri dört dörtlük değildirler. Olmaları da bu şartlarda mümkün değil. Doğruya doğru, yanlışa yanlış demek erdemli kalemlerin işidir. Körü körüne şakşakçılık yaparak eğriyi doğru gibi göstermek ne kadar problemli ise yapılan doğru işin hakkını vermemek, görmezden gelmek de bir o kadar yanlıştır.

Birkaç gündür ortada dolaşan bir polemiğe kıyısından köşesinden şahit oldum. Hani şu “öküzün trene bakma” meselesi. Şimdi bizim Anadolu’da güzel bir laf vardır. “Öküzün dünyası, önünde gördüğü ot kadardır.” Ne güzel söylemiş atalarımız. Gerçekten de ufku, bakışı dar olan insanlar önlerinde gördükleri ot kadar feraset sahibi oluyorlar. Kafalarını kaldırıp şöyle bir baksalar, ülkede, dünyada ne oluyor diye, belki ufukları açılacak, hayata bakışları değişecek.

Bu tayfayı iyi bilirim. Bunların tek derdi iktidarın, gücün ellerinden gitmesi, geleneksel manada elde ettikleri kuvvetin avuçlarından un ufak olup kaybolmasıdır. Kendilerini cumhuriyetin tek ve tartışmasız sahibi olarak gören bu sözde elit tayfa ülke kaynakları ya da kamu kaynakları üzerinde de tartışmasız egemen olduklarını zannediyorlardı. Oysaki bu varlığın tek sahibi millettir. Bunların tek derdi şu: “Neden onlar güç ve iktidar sahibi de biz değiliz?” Tek kavgaları bu! Ülke kaynakları üzerindeki kontrolleri ellerinden alındıkça çıldırıyorlar, deliye dönüyorlar. Millete ait değerler milletin seçtiği siyasetçiler eliyle üretime ve yatırıma dönüştürüldükçe çılgına dönüyorlar.

Çünkü daha evvel işler şöyle dönüyordu: Cumhuriyetin elit kadroları ülke kaynaklarını istediği şekilde dağıtıyor, istediği şekilde üleştiriyordu. Medyadaki seçkinleri, İstanbul sermayesi, iktidar seçkinleri, askerler ve sivil bürokratlar kendi aralarında kurdukları düzende istedikleri gibi at oynatıyorlardı. Şimdi düzenleri bozulunca medyadaki maymunları üzerinde feveran ediyorlar. Yapılan iyi işleri karalamaya, değersizleştirmeye çabalıyorlar.

Bir insan topluluğu hakikate perdelerini ancak bu şekilde fütursuzca kapatabilir. Savunma sanayiinde, ulaştırmada, sağlıkta gelinen nokta Avrupa devletlerini dahi kıskandıracak seviyeye gelmişken, kendi ülkesinde olup biten iyi işleri değersizleştirmeye çalışanlar ancak bizim gibi içinde hain kontenjanı eksik olmayan toplumlardan çıkar. Bu eblehlerde zerre kadar zeka ve feraset yok. Olmadığı gibi hayata, dünyaya ve gelişmelere karşı o kadar kör ve cahiller ki bu durumu kelimelerle tarif etmek çok zor. Üç beş dandik heykel diken zevatı avuç dolusu alkışa boğan bu cahiller zümresi kendi füzesini, İHA’sını yapan Türkiye’yi neredeyse tükürük yağmuruna boğacak!

Sorunlar yok mu? Var elbette. Bunları da görmezden gelemeyiz. Mesela hayat pahalılığı var, işsizlik var, pandemiden dolayı ekonomide daralma var. Asgari ücret hâla çok düşük. Var oğlu var. Ama öbür tarafta da memleketin milli güvenliğini, geleceğini garanti altına alacak iyi işler yapılıyor. Bu topraklardaki varlığımızı baki kılacak güzel hamleler yapılıyor. Neden bunları da görmezden gelelim? Bunları görmezden gelmek, değersizleştirmek, çarpıtmak ve yok saymak için hain olmak lazım. Bu güzel ülke ve devlet yarınlarına umutla baktıkça, geleceğini garanti altına aldıkça bizler neden üzülelim. Biz bu toprakların çocuğuyuz. Başkaları gibi bedenimiz Ulus’ta, ruhumuz Paris’te değil. Ya da başkaları gibi iplerimiz başkalarının elinde değil. Boynumuzda tasmayla da dolaşmıyoruz çok şükür. Zira boynunda tasmayla bu millete kuduz köpek gibi havlayanların defterini elbette tarih bir gün dürecektir.