Okuma Karnemiz Feci
- 6. 2017 cumartesi akşam Gaziantep'imizde DİB ve GBB birlikte düzenledikleri kitap fuarında bir söyleşim oldu. Onsan altı gün önce da imza günüm vardı. Her iki programda çok sönük ve zayıf geçti. Tabi bu sadece benimle de ilgili değil. Benzeri programları olan tüm yazarlarda aynı sorun yaşandığı gibi. Zaten fuarın kendisi de gayet sönük ve tenha idi.
Bunun birçok sebepleri var. Seçilen yer alabildiğine kuytu ve sapa idi. Yanı başında da ramazan şenliklerinin yapılıyor olması da bir sebep. Çünkü eğlence, insanı cezbediyor ve insanlar eğlence yerlerinde mahşeri kalabalıklar oluştururken, kitap fuarına dönüp bakan çok az insan vardı. Yeterince tanıtım ve reklam yapılmaması, başka bir sebepu2026
Evet, bunun gibi birçok sebep sıralanabilir. Ancak asıl mesele, insanımızla kitap ve okuma arasına giren mesafedir. İnsanımız okumuyor, araştırmıyor, düşünmüyoru2026 geçici haz ve zevklere büyük masraflar yatırırken, okuma ve araştırmaya gelince yok. TÜİK in verilerine göre kitap, Türkiye insanı için 235. Sırada yer alıyormuş. Yani Türkiye'de kitap, çiğnenen bir çiklet, atıştırılan bir çekirdek kadar bile değerli değilu2026
Peki, biz nasıl bu hale geldik.
Değil mi ki, iman ettiğimiz kitabımızın ilk inen ayeti OKU emriyle başlıyor. İlk beş ayet içinde bu emri iki defa tekrar ediyor. Allah (cc) ın insan bilmediğini kalemle öğrettiğini ifade ile ilim, bilim, teknoloji ve ilerlemenin okuma yazmayla mümkün olduğuna vurgu yapıyor. Ve nice ayet ve hadislerde ilme vurgu yapılır, alimin kadri yüceltilir.
124 bin peygamber, insanlığı ilim ve bilim öğretmek üzere gönderilmişlerdir. Onların görevlerini bihakkın yerine getirmişlerdir. Onlardan sonra sayısını bilemeyeceğimiz kadar çok sahabe, havari, onların tabiini olanlar, aynı görevi yapmışlardır. Peki, halka nerede koptu ve nasıl bu kadar okumaya, kitaba ve ilme yabancılaştık.
Şimdi şu veriler üzerinde hep beraber düşünelim.
80 milyonluk Türkiye'de 2016 yılında kişi başına düşen kitap adedi 8,4 oldu. Uluslararası Yayıncılar Birliği verilerine göre, yayın sektörleri arasında Türkiye 11. sırada. Aslında TÜİK verileri basılı kitap sayısının her geçen gün arttığını gösteriyor. Örneğin, elektronik kitap dahil Türkiye'de 2008 yılında 32 bin kitap basılmışken 2014 yılında bu sayı 50 bini aştı. Yani basılı kitap sayısı artıyor ancak kitap okuma oranı yükselmiyor. TÜİK verileri, Türk insanının kitap okumaya sadece 1 dakika ayırdığını gösteriyor. Buna karşılık TV izlemeye ortalama 6 saat, internete bağlanmaya 3 saat ayırıyor. İhtiyaç listesinde kitap okumak 235. Sırada yer alıyor.
En fazla kitap okuyan ülkelerin başında, yüzde 21 ile Fransa ve İngiltere var. Ardından, yüzde 14 ile Japonya geliyor. ABD'de bu oran yüzde 12, İspanya'da ise, yüzde 9. Türkiye'de ise, oran binde bir. Okuma alışkanlığında, dünyada 86. Sıradayız. Kitap okuyanların yüzde 65'i aşk, yüzde 24'ü siyasi, yüzde 13'ü düşünce, yüzde 7'si kişisel gelişim kitapları okuyor.
Dünyada kişi başına kitap harcaması 1,3 dolarken, Türkiye'de ise bu rakam 25 sent... Çocuklara kitap hediye edilmesi sıralamasında Türkiye 180 ülke içerisinde 140. Sırada. Toplam nüfusu sadece 7 milyon olan Azerbaycan'da kitaplar ortalama 100.000 tirajla basılırken, Türkiye'de bu rakam 2000 u2013 3000 civarında basılmaktadır.
Türkiye'de her 100 kişiden sadece 4,5 kişi kitap okuyor. Japonya'da yılda 4 milyar 200 milyon kitap basılıyor. Türkiye'de sadece 23 milyon. Japonya'da kişi başına düşen kitap sayısı yılda 25, Fransa'da 7. Türkiye'de ise yılda 12 bin 89 kişiye 1 kitap düşüyor. Japonya'da 1 kişi yılda ortalama 25 kitap okurken, Türkiye'de bu oran komik: 6 kişi 1 kitap okuyor. Türkiye'de yüksek öğrenim görenlerin oranı 1965'e göre 14 kat arttı. Ama Yüksek Öğrenim mezunlarının kitap okuma oranı 1965'in de altında kaldı.
Şimdi, alimlerin mürekkebini, şehitlerin kanından daha efdal sayan bir dine mensup olan bizlere bu tablo yakışıyor mu? Elbette değil. O halde sadece YÖK, MEB. DİB, Kültür bakanlığı değil, fert fert her birimiz bundan sorumluyuz. Her birimiz bu konuda sorumluluğumuzun farkında olmalı ve gereğini yapmak zorundayız. Selamu2026 Duau2026