Okullara zorunlu afet dersi konulmalı
Uzmanlar bundan 13 milyon yıl önce bile bu topraklarda depremlerin olduğunu ve bundan sonra da olacağını söylüyor. Milyonlarca yıldır Afrika kıtası ve Arap levhası ülkemizin de üzerinde bulunduğu Avrasya’yı kuzeye doğru itmeye devam ediyor.
Tam da bu noktada
ülke nüfusunun yüzde 66'sı ve topraklarımızın yüzde 70'e yakını deprem
bölgesinde bulunmaktadır. Anlayacağınız bizler deprem gerçeği ile yaşayan
bir milletiz.
Öyle ki yaşanan bir '”deprem” görüldüğü gibi neredeyse
ülkemizin tamamını etkilemektedir.
Milletimizde deprem
bilincinin oluşturulması ve depremlere karşı daima hazırlıklı olunması amacıyla
her yıl 1-7 Mart tarihleri arasındaki haftayı, “Deprem Haftası” olarak ilan
etmişiz.
Ne var ki bu hafta kapsamında okullar başta olmak üzere
birçok kurum sadece tatbikat yapar. Ardından
kurum amirleri bir konuşma yapar ve “görev tamamlandı” raporları bir üst makama
iletilir. Hepsi bu kadar!
Fakat 2010 yılında MEB ile JICA arasında imzalanan protokol
kapsamında “Okul Afet Yönetim Sistemi”
adlı önemli bir proje yürürlüğe konulmuştu. Bu proje ne kadar yürütüldü hala
devam ediyor mu etmiyor mu bilmiyorum.
Bildiğim bir şey
varsa, depremle iç içe yaşayan bir ülkenin okullarında hala yeterli deprem
bilinci geliştirilemiyor. Oysa bu bilinç daha ilkokul sıralarında verilmelidir.
Tek bildikleri, “çök,
kapan, tutun” şeklinde yılda bir ya da iki defa yaptıkları bir tatbikat.
Bakınız, 1923 yılında
Japonya’da Büyük Kanto Depremi diye bilinen 7,9 büyüklüğünde bir deprem oldu.
Bu depremde yaklaşık 100 bin kişi ölmüştü.
Yılda yaklaşık 1500 depremin meydana geldiği Japonya işte bu
büyük yıkımdan büyük dersler çıkardı.
Öyle ki deprem
eğitimi daha çocuklar okula adım atar atmaz verilmeye başlanıyor. Çoğu kent ve
kasabada, acil durum bilgilerini duyurmak için kurulmuş hoparlör sistemleri
var.
Bazı kırsal bölgelerde ise, vatandaşlar yerel idareler
tarafından dağıtılmış radyolardan tahliye talimatlarını dinleyebiliyor.
Çocuklar, okul
yılları boyunca en yakın tahliye merkezlerinin neresi olduğu biliyor.
Japonya’da herkes deprem anında itfaiye ile birlikte
koordineli olarak kurtarma çalışmalarına katılıyor. Bu da aldıkları eğitimin
bir parçası.
“İlk 24 saat yapılacak
müdahaleler çok önemli” diyor Yoshinori
Moriwaki ve ekliyor; “Deprem, bu kadar önemli noktaların ne kadar yanlış
bir şekilde yapıldığını da gösterdi. Yollar uyarılar dikkate alınarak düzgün
bir şekilde yapılmalıydı.”
Bir de şöyle bir bilgi paylaşıyor Moriwaki, “Japonya’da mimar ya da mühendis olmak içi
diplomayı almanızın bir önemi yok. Önce iki yıl staj yapmalısınız ve ardından
devletin açtığı zorlu sınavı kazanmanız gerekiyor. Öyle bir sınav ki bu,
girenlerin ancak yüzde 5’i ya da 7’si başarılı olabiliyor.”
Bizdeki müteahhitlerin durumu ortada!
Benim önerim,
okullarda afet dersi zorunlu dersler arasında olmalıdır. Bu alan için de işinin
ehli insanlara kadro açılmalıdır. Öyle ki bu eğitim, yalnızca okulla sınırlı
tutulmamalı aynı zamanda aile ve toplumun da bilinçlendirilmesi sağlanmalıdır.
Covid döneminde nasıl
bilim kurulu oluşturulduysa -ki her dedikleri yapıldı- deprem için de işinin
ehli uzmanlardan bir kurul oluşturulmalıdır. Bunların öneri ve tavsiyeleri
siyasetçiler tarafından dikkate alınmalıdır
Fakat en önemlisi nedir biliyor musunuz? Eğitim kurumları insan hayatına değer veren, dürüst ve ahlaklı insanlar yetiştirmelidir.
Zira bizim temel sorunumuz, dürüst insan eksikliğidir.
İnsan eğitimi robot üretimi değildir. Yıllardır söylediğim
bir şey var; Bir insanın aldığı eğitim
onda kişi onurunun kıymetini idrak ettirmiyorsa ahlakın, erdemin ve dürüstlüğün
kapısını aralamıyorsa o eğitimin de eğitimi alanın da hiçbir kıymeti harbiyesi
yoktur.