Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
03 Eylül 2023

Okullar açılırken…

Veliler, öğrenciler okul alışverişi telâşında.

Bu sene, çantasıyla, kıyafetiyle, defteriyle, kalemiyle, boyasıyla okul takımını düzmek beş bin lirayı buluyormuş.

Zorlu bir süreç, bu sene çocuk okutmak birçok aile için iyice zorlaşacak.

Milli Eğitim Bakanlığı, bu yıl “Deprem Bölgesi”ne yoğunlaşıyor.

Eğitim faaliyetlerinin aksamadan sürmesi için kaynakların büyük bir bölümü deprem bölgesinde sarf edilecek.

Hep birlikte çok sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz.

Okul idarecileri, bu süreçte temel ihtiyaçları karşılamak için çok daha fazla gayret göstermek mecburiyetindeler.

Öğrencilerden kayıt için istenen “A-4” kâğıt topları, imdada yetişir bu sene de…

A-4 topu, çeyrek altın gibi…

Anında parayı çevrilebiliyor.

Ülke kaynakları sınırlı, ihtiyaçlar sınırsız.

Devletimiz de, sınırlı kaynaklarını bol bol istifadeye sunuyor.

Uzun yıllardır milyonlarca öğrencimizin, bedava kitapları ilk ders saati sıralarının üzerinde bulmaları büyük hizmet.

Bunlar Devlet’e bedavaya gelmiyor tabii…

“Baskı” işlerini yapan nice firma var, çok büyük bir sektör.

Devlet’e maliyeti çok büyük.

Devlet, 2003’ten 2023’e kadarki süreçte, sıkı durun, tam 3 Milyar 946 milyon ders kitabı ve yardımcı kaynak dağıtmış.

Yaklaşık 4 milyar kitap!..

Bu kitaplar ne oluyor, bunlardan ne kadar istifade ediliyor?

Sosyal medyada, bedava ders kitaplarını geri dönüşüme götüren “kamyonetler” var boy boy.

Gazeteler, iade oranlarının mümkün olduğunca düşük olmasını isterler malûm, ne kadar az hurda o kadar az kayıp.

Yaklaşık 4 milyar kitap!

Bunların ne kadarı hurdalık?

Milli Eğitim Bakanlığı, “Sıfır Atık Projesi” kapsamında çalışma ile ücretsiz kitapların geri dönüşüme kazandırılması için “gönüllülük esası”na dayanan bir kampanya başlatmıştı.

Sıfır Atık!..

Kitap, atık olur mu?

Kütüphanemde her biri çok kıymetli binlerce kitap var.

Hiçbirinin “atık” olmasına tahammül edemem.

Kitapları topla “geri dönüşüme” ver.

Kitabın manevi ağırlığı vardır, ders kitabı onlar, fotoroman değil ki!

O ders kitaplarının “hurdacıya” verilemeyecek kadar kıymetli olması, uzun yıllar sonra da başvurulabilecek birer “kaynak eser” niteliğini taşıması lâzım.

Geri dönüşüm, ne demek?

Büyük kaynaklar tahsis ediyor devletimiz.

Eserler “hurdaya” gitsin diye mi?

HERKESE BEDAVA MI OLMALI?

Devletimiz bu 4 milyar kitap için ne kadar bedel ödemiştir?

Öğrenciye bedava kitap “sosyal devlet” olmanın bir gereği mi?

Evet, ailesinin durumu yoksa, sosyal devlet o desteği sağlamalı.

Bu bedava kitap, herkese bedava.

Zengine de fakire de…

Durumu çok iyi olanlara da bedavadan veriliyor, beslenme çantasına ekmekten başka bir şey koyamayanlara da…

Acaba…

Durumları iyi olan ailelere, hiç olmazsa maliyeti karşılayacak bir bedelle mi verilse bu kitaplar?

Aslında bu bedava kitapların ne kadar kullanıldıkları da tartışılmalı.

Lisede öğrenciler üniversiteye hazırlanıyorlar.

Kitapların üniversite sınavına hazırlık niteliğini de taşıması gerekiyor.

Konuştuğum öğretmenler, bu kitapların yetersizliğinden, amaca hizmet etmemesinden dolayı öğrencilere mecburen “farklı kaynakları” tavsiye ettiklerini söylüyorlar.

Tam 4 Milyar Kitap!..

Bunların ne kadar israf oluyor, ne kadarı amacına ulaşıyor?

Bu konuda bir çalışma var mı?

MESLEKSİZ MİLYONLAR!

Eğitim işlerimiz çok sıkıntılı.

Bir vakitler, katsayı haksızlığı vardı.

İmam hatipleri yok etmek için, bütün meslek liselerine kast etmişti 28 Şubat kafası!

Bu iktidar döneminde katsayı haksızlığına son verildi ama, meslek eğitimi maalesef şaha kalkmadı.

Bir de, eğitim 12 yıl mecburi hale getirildi.

Tam 12 yıl!

Çocuklar, 12 yıl mecburen okula gidecekler.

En az 18 yaşına kadar.

Bunların çoğu kapıdan “mesleksiz” gençler olarak çıkacak...

O yaştan sonra da, bir mesleği öğrenmeleri imkânsız değilse de, çok çok zor olacak.

Milyonlarca genç için tek çıkış yolu, üniversitenin dört yıllık bölümlerinden birine gitmek ve sonrasında Devlet’e kapak atmak!

Üniversite öğrencisi sayısında Almanya’yı üçe katlamış olmamızla övünelim mi?

Yoksa, çocuklarımızı vaktinde yönlendirmediğimiz için üzülelim mi?

Milyonlarca insanımız hayatı öteliyor.

Hataya atılmayı öteliyor.

Evlenmeyi öteliyor.

Nüfusumuz hızla yaşlanıyor…

İnsanımız hızla tektipleşiyor!..

Okullar açılıyor, evet.

Ne yaparsak kendi çabalarımızla yapmak mecburiyetindeyiz.

Çocuklarımızın kabiliyetlerini keşfetmek için pür dikkat olacak, onların sevecekleri işe yönelmelerinin yolunu açmaya çalışacağız.

Okullarda değerler eğitimi var ile yok arasında.

Bunları evde vermeye çalışacağız çocuklarımıza…

Ve elbette önce kendimize!

Okulsuz kalmayacağız ama okullara bel de bağlamayacağız.

Öğrencilerimize başarılarla dolu bir yıl dileyelim, bitirirken!