Okullar açılırken…
Veliler, öğrenciler okul alışverişi telâşında.
Bu sene, çantasıyla, kıyafetiyle, defteriyle, kalemiyle,
boyasıyla okul takımını düzmek beş bin lirayı buluyormuş.
Zorlu bir süreç, bu sene çocuk okutmak birçok aile için
iyice zorlaşacak.
Milli Eğitim Bakanlığı, bu yıl “Deprem Bölgesi”ne yoğunlaşıyor.
Eğitim faaliyetlerinin aksamadan
sürmesi için kaynakların büyük bir bölümü deprem bölgesinde sarf edilecek.
Hep birlikte çok sıkıntılı bir
süreçten geçiyoruz.
Okul idarecileri, bu süreçte temel
ihtiyaçları karşılamak için çok daha fazla gayret göstermek mecburiyetindeler.
Öğrencilerden kayıt için istenen
“A-4” kâğıt topları, imdada yetişir bu sene de…
A-4 topu, çeyrek altın gibi…
Anında parayı çevrilebiliyor.
Ülke kaynakları sınırlı,
ihtiyaçlar sınırsız.
Devletimiz de, sınırlı
kaynaklarını bol bol istifadeye sunuyor.
Uzun yıllardır milyonlarca
öğrencimizin, bedava kitapları ilk ders saati sıralarının üzerinde bulmaları
büyük hizmet.
Bunlar Devlet’e bedavaya gelmiyor
tabii…
“Baskı” işlerini yapan nice firma var, çok büyük bir sektör.
Devlet’e maliyeti çok büyük.
Devlet, 2003’ten 2023’e kadarki
süreçte, sıkı durun, tam 3 Milyar 946 milyon ders kitabı ve yardımcı kaynak dağıtmış.
Yaklaşık 4 milyar kitap!..
Bu kitaplar ne oluyor, bunlardan
ne kadar istifade ediliyor?
Sosyal medyada, bedava ders
kitaplarını geri dönüşüme götüren “kamyonetler”
var boy boy.
Gazeteler, iade oranlarının mümkün
olduğunca düşük olmasını isterler malûm, ne kadar az hurda o kadar az kayıp.
Yaklaşık 4 milyar kitap!
Bunların ne kadarı hurdalık?
Milli Eğitim Bakanlığı, “Sıfır Atık Projesi” kapsamında çalışma
ile ücretsiz kitapların geri dönüşüme kazandırılması için “gönüllülük esası”na
dayanan bir kampanya başlatmıştı.
Sıfır Atık!..
Kitap, atık olur mu?
Kütüphanemde her biri çok kıymetli
binlerce kitap var.
Hiçbirinin “atık” olmasına
tahammül edemem.
Kitapları topla “geri dönüşüme”
ver.
Kitabın manevi ağırlığı vardır,
ders kitabı onlar, fotoroman değil ki!
O ders kitaplarının “hurdacıya”
verilemeyecek kadar kıymetli olması, uzun yıllar sonra da başvurulabilecek
birer “kaynak eser” niteliğini taşıması lâzım.
Geri dönüşüm, ne demek?
Büyük kaynaklar tahsis ediyor
devletimiz.
Eserler “hurdaya” gitsin diye mi?
HERKESE BEDAVA MI OLMALI?
Devletimiz bu 4 milyar kitap için
ne kadar bedel ödemiştir?
Öğrenciye bedava kitap “sosyal
devlet” olmanın bir gereği mi?
Evet, ailesinin durumu yoksa,
sosyal devlet o desteği sağlamalı.
Bu bedava kitap, herkese bedava.
Zengine de fakire de…
Durumu çok iyi olanlara da
bedavadan veriliyor, beslenme çantasına ekmekten başka bir şey koyamayanlara
da…
Acaba…
Durumları iyi olan ailelere, hiç
olmazsa maliyeti karşılayacak bir bedelle mi verilse bu kitaplar?
Aslında bu bedava kitapların ne
kadar kullanıldıkları da tartışılmalı.
Lisede öğrenciler üniversiteye
hazırlanıyorlar.
Kitapların üniversite sınavına
hazırlık niteliğini de taşıması gerekiyor.
Konuştuğum öğretmenler, bu
kitapların yetersizliğinden, amaca hizmet etmemesinden dolayı öğrencilere
mecburen “farklı kaynakları” tavsiye
ettiklerini söylüyorlar.
Tam 4 Milyar Kitap!..
Bunların ne kadar israf oluyor, ne
kadarı amacına ulaşıyor?
Bu konuda bir çalışma var mı?
MESLEKSİZ MİLYONLAR!
Eğitim işlerimiz çok sıkıntılı.
Bir vakitler, katsayı haksızlığı
vardı.
İmam hatipleri yok etmek için,
bütün meslek liselerine kast etmişti 28 Şubat kafası!
Bu iktidar döneminde katsayı
haksızlığına son verildi ama, meslek eğitimi maalesef şaha kalkmadı.
Bir de, eğitim 12 yıl mecburi hale
getirildi.
Tam 12 yıl!
Çocuklar, 12 yıl mecburen okula
gidecekler.
En az 18 yaşına kadar.
Bunların çoğu kapıdan “mesleksiz” gençler olarak çıkacak...
O yaştan sonra da, bir mesleği
öğrenmeleri imkânsız değilse de, çok çok zor olacak.
Milyonlarca genç için tek çıkış
yolu, üniversitenin dört yıllık bölümlerinden birine gitmek ve sonrasında
Devlet’e kapak atmak!
Üniversite öğrencisi sayısında
Almanya’yı üçe katlamış olmamızla övünelim mi?
Yoksa, çocuklarımızı vaktinde
yönlendirmediğimiz için üzülelim mi?
Milyonlarca insanımız hayatı
öteliyor.
Hataya atılmayı öteliyor.
Evlenmeyi öteliyor.
Nüfusumuz hızla yaşlanıyor…
İnsanımız hızla tektipleşiyor!..
Okullar açılıyor, evet.
Ne yaparsak kendi çabalarımızla yapmak mecburiyetindeyiz.
Çocuklarımızın kabiliyetlerini
keşfetmek için pür dikkat olacak, onların sevecekleri işe yönelmelerinin yolunu
açmaya çalışacağız.
Okullarda değerler eğitimi var ile
yok arasında.
Bunları evde vermeye çalışacağız
çocuklarımıza…
Ve elbette önce kendimize!
Okulsuz kalmayacağız ama okullara bel
de bağlamayacağız.
Öğrencilerimize başarılarla dolu bir yıl dileyelim, bitirirken!