Okullar açılırken
Eylül geldi. Tatil bitti. Şimdi
heyecan ve istek olmalı ama durgunluk var. Birçok sorun da kapıya geldi.
Okullar açılırken cüzdan da açılıyor ama içi boşaltılmış hâlde.
Vaatlere kanmakla geçiyor ömrümüz.
Hep hayal içindeyiz. Yaza girerken kurduğumuz hayal, yaz gelince erteleniyor.
Güze kurduğumuz hayal, güz gelince erteleniyor. Hayal kurmak bile tedirgin
ediyor. Çünkü düşününce gerçekler can sıkıyor. Okullar kapanırken kurduğumuz
hayal de öyle. Hem eğitim çalışanları hem de talebesi olanların kurduğu
hayaller çoğu kez ya erteleniyor ya da gerçekleşemiyor. Niçin demeden konuya
bodoslama dalalım. Çünkü lafı evirip çevirip de sorunu zayıflatmamak gerekiyor.
Her şey ortada. Herkes şikâyetçi. İnsanımız gergin. Çünkü ekonomik sorunlarla boğuşuyor
insanımız. Bıçak, eti deldi geçti çünkü eriye eriye et de kalmadı. Şimdi kemiğe
saplanan bıçağın sızısıyla inleyenlerin çaresizliği var. Can sıkmak ve moral
bozmak maksadıyla yazmıyorum, burada ne söylenmesi gerektiğini biliyorum.
Hâlimize şükredelim, diyenler olabilir ama nasihate karnımız tok. Evet,
nasihati geçtik. Şimdi hastalığın pençesindeyiz. İlaç gerek, tedavi gerek. Ne
gerekiyorsa o gerek. Neşter vurulacaksa vurulsun! Ayağa kalkmak gerek.
Anlattığımız tabloyu görmeyen yok.
Kimisi inatçı ve art niyetli muhaliflikle konuşuyor, kimisi de gerçekten
yaşadığı sıkıntının çaresizliği ile konuşuyor. Bir de tuzu kurular var yani
kazancı yerinde olanlar. Mızrak çuvala sığmıyor. Yandaş, fondaş, yoldaş,
kardaş, bir kez daha soralım: “Hepimiz aynı gemide miyiz?” Aynı gemideyiz ama
bazılarımız hep miço kaldık. Gemi belki batmaz ama gün gelir miçoların alın
teri sizi boğar.
Okulların açılacağını
konuşuyorduk, laf nereye geldi, değil mi? Lafı buraya getiren neydi? Söylemeye
lüzum yok. Her gün artan fiyatlar! Evet, fiyatlar sürekli artıyor.
Arttırılıyor! Maliyetinin üzerine konulacak kâr payının çok çok üzerinde
arttırılan fiyatlara dur denilmiyor mu? Kontrol nasıl olmalı, bu iş nasıl
çözülmeli? Hükümet elindeki tüm imkânları kullanıyor ama piyasanın ateşini düşürmeye
yetmiyor. Ateş alevlendi. Alev deyince son zamanlardaki yangınlara da
üzüldüğümüzü burada söylemiş olalım. Bir de mutfaktaki yangın var. Ne çok
yanıyoruz, değil mi? Bu kadar ateşte süren ömür bari öbür taraftaki cehennem
günlerinden düşülse. Duamız olsun. Ne yapalım, beklentinin vadesini uzattık.
Düzeleceğini umduğumuz ne varsa kötüye gidiyor. Felaket tellallığı yapmıyoruz
kardeşim. Hemen oradan konuşma, ne yani söylemeyelim mi? Bak bak, şimdi de
başkalarının avukatlığına soyunmalar, bunları yazıyoruz diye bize de
suçlamalar… Bu adam ne diyor, diyenlere sesleniyorum. Çarşıda pazarda muhabbet
bu. Evet, birileri gerçekleri konuşurken, birileri de elde ettiği konum ve
konforunun rahatlığıyla size saldırabiliyor. Zaten psikoloji anormal derece
bozulduğu için kimseden de aklıselimle hareket etmesini beklemiyoruz. Kıvılcım
yetiyor. Neyse biz yine de sakinleşelim.
Okullar açılırken… Servis
fiyatları, kırtasiye masrafları, çocukların özel istekleri, bir de sınav senesi
ise (LGS, YGS), yandınız! Evet, bakın hep yangın var. Üniversiteyi kazanan
çocuğunuz varsa ve başka bir ilde okuyacaksa daha çok yandınız. Çok yurt açıldı
ama yetmiyor. Ev kiraları uçmuş! Ev bulmak da zor. Her şey ateş pahası olmuş.
Burada parantez açıp bir hususu da
dile getirmek lazım. Hükümetin piyasayı iyileştirmek için attığı adımları
görüyoruz ama piyasayı elinde tutanların oyunlarını bozamıyoruz. Manipülasyon
ile kazancını katlayan ve şartları sürekli zorlayan bir güç var. Tarlada beş
lira olan ürün tezgâhta on katı oluyor. Gerçekten emekçi olanlar ise yine
kazanamıyor. Ekonomiyi düzeltmeden önce ahlakı düzeltmek gerektiğini
söyleyelim. Daha çok kazanma hırsı mahvediyor. Herkes bir sorumluluk almalı.
Okullar açılacak. Cüzdanlar
açılacak, harcamalar artacak, hesaplar açılacak. Ne diyordu evin reisi? Bu ay
çok açılmışız! Evet, tavsiyemiz odur ki yüzme bilmiyorsanız açılmayın! Kenarda
oynayın, sığ yerlerde yüzün. Derinler size göre değil. En iyisi kumda oynayın.
Boğulmaktan daha iyi değil mi? Bence iyi.
Yazıyı nasıl bitirsem, iyi bir
şeyler söylemeliyim. Çok moral bozucu konulardan, pardon gerçeklerden,
bahsettik. En iyisi kötüyü veya bize uzak olanı düşünmemek. Güzel olan ise
okulların açılacak olması. Anne babalar sevinin! Çünkü okullar açılıyor.
Çocuklar sizi iyice yormuştu. Şimdi dağ tepe gezelim, ırmak kenarlarına
gidelim, suda taş sektirelim, toprağa basalım, yalın ayak yürüyelim. Yalın ayak
yürümek strese de iyi gelir. Tabii ki toprak kaldıysa. Benden bu kadar!