Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

12 Eylül 2022

Okul yolu düz gider mi?

Bir eğitim ve öğretim dönemi daha başlıyor.

Öğrenme sadece okul hayatından ibaret olmasa da okul, öğrenim sürecinin temel yapı taşlarından birini oluşturur. Günümüzde teknolojinin gelişmesi ve pandemi sürecinin de etkisiyle uzaktan eğitim hızla yaygınlaştı. Artık hepimiz akıllı telefonlar sayesinde bilgiye hızlı ve kolay bir şekilde ulaşabiliyoruz. Ancak arama motorları aracılığıyla ulaşmaya çalıştığımız bilgiye kolaylıkla ulaşabilsek de doğru bilgiye ulaşmak zaman alıyor.

Bir kısmı bilinçli olarak yanlış yazılan bilgilerin bir kısmı da arama motorlarında ilk sıralarda yer alabilmek için arama motoru optimizasyonu adı verilen süreç sebebiyle oluyor. Bu nedenle doğru bilgiye ulaşmak giderek zorlaşıyor. Bu doğrultuda okullar bilgilerin sistematik bir şekilde sunulduğu yerler olarak önemini koruyor.

Kavramların etkisi

Kavramlar genellikle hayatımıza yön veren önemli etkenlerden biridir. Misal olarak öğrenci kelimesi talebe kavramının yerini alarak hayatımıza da olumsuz yön vermiştir. Talebe talep eden, talip anlamına gelir. İlmi, bilgiyi talep eden kimselerin öğrenme süreci de hızlı ve verimli olur. Ancak öğrencilik daha çok zorlama yoluyla bir şeyler öğretilen kimse olduğu için öğrenme süreci de o ölçüde verimsiz ve yetersiz oluyor.

Bu minvalde öğretmen kavramı da aynı şekilde içeriğine uygun şekilde hayatımıza yansımıştır. Bir bilim dalını meslek edinmiş, okulda öğrencilere ders veren kimseye öğretmen deniyor. Ancak muallim olan yani talim eden kimse sahip olduğu ilmi sadece anlatan değil talim ettiren, uygulatan kimseler olarak bilgiyi sadece aktarma görevi icra etmezler. Bilgi hayatta uygulandıkça öğrenilen bir olgudur. Nitekim muhtemelen hepimiz okul hayatımız sürecinde aynı soruya cevap aramışızdır. “Bu bilgi hayatta ne işimize yarayacak?”

İlme talip olunmadıkça, ilmi hayatımızda tatbik etmedikçe öğrenme sürecimiz uzar veya gerçekleşmez. Bu nedenle eğitim sürecinde kavramlardan başlamak üzere zihni bir dönüşüme ihtiyacımız olduğu ortadadır. İlmi talep etmek, öğrenilen ilmi hayatımızda talim etmek öğrenilen bilgiden yeni bilgiler üretilmesini sağlar. Bu da araştırma ve geliştirmeyi arttırır.

Entelektüel Sermaye

Bugün yüksek teknolojili ürünler üretmenin yolu araştırma ve geliştirme çalışmalarının artırılmasıyla mümkündür. Ancak öğrenilen ilmin gerçek hayatta nasıl kullanılacağını bilmeyen çocuklarımız ve gençlerimiz okul hayatları sürecinde anlatılanları dinleyip, tekrar edip bir problemin çözümünde kullanamadıkları için öğrenemediklerine şahit oluyoruz. Hâlbuki anlatılan bilgiler gerçek hayatta talim edilirse o bilgiyi daha iyi kavramak ve uygulamak için araştırma süreci başlayacaktır. Araştırma ve geliştirme arttıkça yüksek teknolojili ürünlerin sayısı her geçen gün artacaktır.

Birkaç yıl öncesine kadar mühendislik bölümlerine talebin azaldığını görüyorduk. Ancak S/İHA, milli muharip uçak, yerli otomobil gibi yüksek teknolojili üretimlerin artmasıyla mühendislik bölümlerine talep giderek artmaya başladı. Aynı şekilde Teknofest etkinliği çerçevesinde düzenlenen yarışmalar vesilesiyle Anadolu’nun her yerinden yarışmalara katılım sağlanmaya başladı. Böylece Türkiye’nin ihtiyacı olan yüksek teknolojili üretimler için gerekli olan insan kaynağı sadece İstanbul ve Ankara’daki belli başlı üniversitelerde değil Anadolu’nun her yerinde yetişmeye başladı.

İleri Teknoloji ve Yüksek Katma Değer

Türkiye ekonomisinin en önemli gücü sahip olduğu genç nüfustur. Devasa enerji kaynaklarına sahip olmayan Türkiye, üretim gücünü artırarak bu açığı kapatmak durumundadır. Ancak sadece miktar olarak üretimi artırmak yeterli olmaz. Üretilen ürünün miktar başına değerinin de artırılması gerekir. Bu da ancak araştırma ve geliştirme faaliyetleriyle mümkündür. Nitelikli insan gücüne sahip olunduğu zaman ileri teknolojili ürünler üretilmeye başlanacaktır. Nitekim S/İHA teknolojisiyle bunun mümkün olduğuna da şahit olduk ve oluyoruz.

Okulların eğitim hayatına başladığı bugün, günümüz ifadesiyle gerek öğretmenler gerekse öğrenciler bu bilinç ile hareket ederse nitelikli insan gücü yetiştirmek daha kolay hale gelecektir. Okullar dışında yapılan faaliyetler de aynı şekilde öğrenmeyi hızlandırır. Dene-yap atölyeleri, TUSAŞ’ın küçükyaşlardan itibaren öğrenme sürecine en güzel örneklerden biri olarak gösterilebilir.

Ancak öğretmenler “öyle ya da böyle ben maaşımı alıyorum, dersimi anlatır geçerim”, öğrenciler de “okula zorla geliyorum” şekilde hareket ederlerse ileri teknoloji üretimi ve yüksek katma değer üretimi daha yavaş ilerler. Ancak aksi durumda belirli bir ivme yakalayan süreç daha da hızlanır.