Okul Radyosu
Vaktiyle bir kitapta okumuştum. Bilginin yayılım süreci ve hafızada kalma süresi açısından radyonun televizyondan daha faydalı olduğu yazıyordu kitapta. Yazarını hatırlamadığım bu kitap, üniversite yıllarında okuduğum bir pedagoji kitabıydı.
Kitapta şöyle ilginç bir bilgi de
mevcuttu. Mesela radyo tiyatrosu sırasında öğrenici (öğrenci, öğretmen,
diğerleri) hayal gücünü kullanarak kendine yeni bir tiyatro konsepti kurar.
Mesela öğrencilere dinletilen bir radyo tiyatrosu sonrasında dönüt olarak
öğrencilerden oturduğunuz koltukları rengi nasıldı diye bir soru sorulmuştu. Bu
soruya kimisi kırmızı, kimisi beyaz kimisi mavi diye cevap vermişti.
Oturduğunuz koltukların şekli nasıldı diye bir soru sorulduğunda ise cevap
olarak kimisi okul sırası kimisi plastik sandalye kimisi tahta sandalye olarak
yanıtlamıştı. Bu sorular sahne, perde ve diğer mekânlar için de sorulmuştu.
Hatta oyuncular için sorulan sorularda oyuncuların yaşları, tipleri sorulmuş ve
farklı farklı cevaplar alınmıştı.
Öğrencinin bağımsız düşünme,
araştırma yapma, farklılık yaratma açısından çok önemli bulduğum bu bilgiyi
bugün için de geçerliliğini yetirmediğini düşünüyorum. Çocukluğumuzun sisli
hatıralarını kurcaladığımızda yetmişli yılların sonu seksenli yılların başında TRT’nin
Okul Radyosu ile karşılaşırız. Sağ olsun TRT, o zamanlar daha çok ilkokul
çocukları için eğitim-öğretim müfredatı çerçevesinde programlar yapılırdı.
İsmini sonradan öğrendiğim tiyatro sanatçısı Rüştü Asyalı’nın sunduğu
"Minik Kardeş, küçük kardeş" cingilli okul öncesi programıyla başlayan
bu programlar MEB’in Beşevler yerleşkesindeki stüdyolarında yapılırdı. Bu mekânları
ziyaret etmiş, oradaki arkadaşlardan detaylı bilgi almıştım. Şimdi burada EBA programları yapılıyor, EBA
içerikleri üretiliyor.
TRT’nin o zamanlar için müstakil bir
radyo değil de sadece program olarak yaptığı “Okul Radyosu, okulların açık
olduğu süre içerisinde yabancı dil dâhil tüm dersler ilköğretimden lise son
sınıfa kadar sabah ve öğleden sonra radyoda işlenirdi. Öğrenciler açısından
dersleri tekrar etme şansı olan çok verimli bir programdı okul radyosu.
Bugün TV’ye ve buna bağlı olarak
bilgisayar, tablet, akıllı cep telefonları kişilerin hafıza ve düşünsel
boyutunu en asgariye (en az) düşürmüş durumdadır. Bu durum kitap okuyucuları, gazete
ve dergi okuyucuları için de tehlikeli bir hal almıştır. Nitekim kitap
okuyucuları okunacak bir kitabı ya da metni bilgisayardan okumak yerine onu
kitap olarak ya da çıktı (yazılı) alarak okuyorlar.
Kimileri her ne kadar bu durumu,
ekrana uzun süre bakıldığında gözler bozulur, şeklinde gösterse de aslında işin
rengi başka. Eğer okuyucu bakılan ekranda metni okursa burada yapay zekâ
marifetiyle ile kişinin eğilimleri, yapmak istedikleri, hobileri, merak duyduğu
diğer nesneleri de ekrana çerez-reklam olarak yansıtılır. Okuyucular bu konuda
belki şikâyet ettiklerinden olacak ki son zamanlarda tablet yerine e-kitap
(reader) tabletler piyasaya çıkmıştır.
Radyo yayınında eğitim ve öğretimine
tekrar dönersek şunları da ilave edebiliriz. Genel olarak kişi de özel olarak
öğrencide anlama kapasitesini yükseltmek için radyoların almış oldukları aktif
vazifeleri kısaca şöyle sıralayabiliriz. Okullarda kurulacak müstakil bir
radyo, öğrencide güven ve benlik saygısını artırır. Okul radyosu öğrencide
güven ve benlik saygısını artırır. Öğrencinin konuşma ve dinleme becerisini
artırır. Öğrencide yaratıcı yazma ve doğaçlamaya katkı sağlar. Öğrenciye araştırma
yapma, takım halinde çalışma, iletişimin değerini anlamada yardımcı olur.