Öjenik hareketi iş başında
Anadolu Ajansı, Kanada'daki kamyoncu protestolarının Trumpizm akımını hatırlattığını söylüyor. Protestoların, Kovid-19 önlemlerine yönelik tepkilerin ötesinde, içinde mevcut yerleşik düzene karşı siyasi ve ekonomik hoşnutsuzlukları da barındıran global bir rahatsızlığa dönüşme potansiyeli taşıdığını ifade ediyor.
Kısacası bu tür gösterilerin ülke yönetimlerine karşı bir
tehdit oluşturduğunu söylemeye çalışıyor.
Aslında mesele tam olarak öyle değil. Başta Kanada hükümeti olmak üzere birçok ülkenin katı, sert, faşizan
Kovid-19 önlemlerini görmezden gelemeyiz. Burada asıl eleştirilmesi ve rahatsız
olunması gereken nokta, ülkelerin gittikçe polis devletine dönüşme potansiyelidir.
Başbakan Trudeau totaliter bir lider olmasa, kalabalığın
içine atlı adamlar göndererek insanların ezilmesine müsaade eder miydi?
Kanada Maliye Bakanı
Chrystia Freeland’in dedesi olan Michael Chomiak’ın önde gelen bir Nazi idi.
Bugünlerde Kanada, binlerce yerli kadının izinsiz kısırlaştırıldığı
haberleriyle çalkalanıyor. Bu size bir şey hatırlattı mı?
Diğer taraftan İtalya
Başbakanı Mario Draghi, İtalya'da aşısızların artık İtalyan toplumunun bir
parçası olmaması gerektiğini ilan etmişti.
İki Avustralyalı
senatör, geçen haftalarda Federal Polis Şefi Reece Kershaw'ı protestoculara
karşı sonik silahlar kullandığı gerekçesiyle suçladı.
Bu silahlar yüksek ses dalgaları yayarak insanların
kaçmasını sağlıyor ancak kalıcı işitme hasarına ve hatta geçici görme kaybına
neden oluyor.
İnsanlık tarihinin en
vahşi en acımasız öjenik çalışmaları denilince aklınıza hemen Hitler gelir
değil mi? Beyaz, sarı saçlı, mavi gözlü üstün ırk kavramı aslında Hitler’in değil
Kaliforniya öjenistlerine aittir.
1909'da Kaliforniya, öjenik yasaları kabul eden üçüncü
eyalet oldu. Dolayısıyla öjeni uygulayıcıları 60.000 kadar Amerikalıyı zorla
kısırlaştırdı, binlercesinin evlenmesini engelledi, binlercesini de "koloniler"
halinde zorla ayırdı ve daha nice zulümler…
Stanford Üniversitesi’nden David Starr Jordan, 1902'de yazdığı "Blood of a Nation" adlı ırkçı mektubunda, "ırk ve
kan" kavramını ortaya atmıştı.
Sonra Rockefeller
Vakfı, Alman öjeni programının kurulmasına yardımcı oldu ve hatta Josef
Mengele'nin Auschwitz'e gitmeden önce çalıştığı programı da finanse etti.
Öjenik hareketinin aradığı üstün ırk, yalnızca uzun boylu,
güçlü, yetenekli insanlardan oluşmuyordu aynı zamanda sarışın, mavi gözlü
İskandinav tipli olması gerekiyordu.
Bu yüzdendir ki evvela zencileri, göçmen Asyalı emekçileri,
Kızılderilileri, Hispanikleri, Doğu Avrupalıları, Yahudileri, yoksul insanları,
sakatları hedefe koydular.
Hitler, Amerikan
öjeni yasalarını inceledi. Anti-Semitizmini tıbbi hale getirerek ve öjeniğin
daha makbul hale gelmesi için onu bilimi de kullanarak meşrulaştırmaya çalıştı.
Ne var ki Hitler'in 1924'te benimsediği öjeniğin entelektüel ana hatları önce Amerika'da
yapıldı.
Öyle ki Hitler, Amerikan öjeni lideri Madison Grant'in öjeni
kitabı The Passing of the Great Race'i "incil" olarak adlandırmıştı.
Amerika da Almanya'nın öjenik kurumlarına fon sağladı. 1926'da Rockefeller, yüzlerce Alman
araştırmacıya yaklaşık 410.000 dolar bağışlamıştı. Mayıs 1926'da Rockefeller,
Kaiser Wilhelm Enstitüsü'nün Alman Psikiyatri Enstitüsü'ne 250.000 dolar verdi.
Bugün de küresel öjeni hareketine milyon dolarlık fon
sağlıyorlar. İnsan Genom Projesi aracılığıyla insan kodunu kırdılar. Artık her
birey biyolojik olarak tanımlanabiliyor ve özellik ve soylarına göre
sınıflandırılabiliyor.
Pzifer CEO’su
Siyonist Albert Bourla’nın sırf bunun için görev yaptığını söylememize gerek
yok. Netanyahu'yu aşı anlaşmasını imzalamak için tam 30 kez aradığını biliyoruz.
CRISPR gen düzenleme teknolojisi bugünün öjenik çalışmaları arasında çoktan
yerini aldı bile.