Öğretmenlik Meslek Kanunu beklentileri karşılamıyor
Türkiye’de, Hakimler ve Savcılar Kanunu, Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Kanun, Yükseköğretim Personel Kanunu, Avukatlık Kanunu, Türk Diş hekimleri Birliği Kanunu gibi birçok meslek kanunu var ancak tüm bu meslekleri yetiştiren öğretmenlerin bir meslek kanunu yok.
Bu sebeple, öğretmenlerin de bir meslek kanunu olması için 23 Ekim 2018’de bir çalışma başlatıldı.
Aradan geçen beş yılın sonunda nihayet 12 maddelik bir teklif geçenlerde Meclis’e
sunuldu.
Ne var ki kanun,
öğretmenlik mesleğini profesyonel bir meslek olarak düzenlemekten bir hayli
uzak. Aday öğretmenlik, uzman öğretmenlik, başöğretmenlik ve 3600 ek gösterge
arasına sıkıştırılmış bir kanun görüntüsü veriyor.
Öyle ki 5 Ekim 1966 tarihinde kabul edilen ve öğretmenlerin
statüsüne ilişkin ILO/UNESCO tavsiye kararlarına bile uzak görünüyor.
Çünkü ILO tavsiye kararlarında altı çizilen temel konu; öğretmenliğin profesyonel bir meslek olduğu,
bu nedenle diğer profesyonel meslek grupları gibi profesyonel standartlara ve
uygulamalara sahip olması gerekliliğidir.
Meclis’e sunulan öğretmenlik meslek kanununun, öğretmenlerin özlük haklarını düzenlemesi, izin
hakları, ödül sistemi, yöneticilik süreçlerinde görevlendirilmeleri, mesleki
gelişim konusunda onlara sağlanacak imkânlar, yer değiştirme, disiplin
işlemleri, maarif müfettişliği seçimi gibi başlıklara da değinmesi beklenirdi.
Elbette bu sayılanlara çok daha fazlasını eklemek mümkündür.
En önemlisi de
1960’lı yılların zihniyet ortamında dönemin koşullarına göre çıkartılmış bir
kanun olan 657’nin sultasından öğretmenleri artık kurtarmak gerekiyor.
Bakınız öğretmenler, uygulamada
olmasa bile resmi olarak hâlâ kılık kıyafet yönetmeliğine tabidir. Bu konuda
dahi düzenleme yapmamış bir kanun teklifinden bahsediyoruz.
Mayıs 2018’de AK
Parti’nin seçim beyannamesinde yer alan 3600 ek göstergenin 2023’de yürürlüğe
girecek olması da memurları üzmüştür. Çünkü bu konuda hala oyalandıklarını
düşünüyorlar.
Benim önerim, Tabipler
Odası, Mimarlar Odası ve Baro gibi Öğretmen Meslek Odası da kurulmalı ve
öğretmenlerin tüm özlük hakları detaylandırılmalıdır. Öğretmenlik mesleğine
ait tüm hususlardan öğretmenler odası sorumlu olmalıdır.
Öğretmenlik meslek tanımında yöneticilik görevleri de yasal
olarak düzenlenmelidir. Yöneticilerin mülakat sistemiyle değil birçok gelişmiş
ülkede örneklerini gördüğümüz liyakat esaslı modellerle seçimi yapılmalıdır.
Bugün eğitimin
kanayan yarası olarak gördüğüm ücretli öğretmenlik/kölelik uygulaması da
kaldırılmalıdır.
Ek ders karşılığında ücret alan ve sigortaları bile tam
yatmayan sezonluk işçi konumundaki ücretli öğretmenlerin hali içler acısıdır.
Bu uygulama artık kaldırılmalıdır.
Kısacası kanun
metninde öğretmenlerin özlük hakları, öğretmenlerin hakları, görev ve
yetkileri, sorunları, atamaları, yer değiştirmeleri, okul idareciliği gibi
birçok sorun yer almamaktadır.
2005 tarihinde Öğretmenlik Kariyer Basamaklarında Yükselme
Yönetmeliği’nin yayınlanmasından sonra ilk sınav 2006 yılında yapılmış ve o
tarihten sonra başka sınav yapılmamıştı.
Bugün öğretmenlik meslek kanunu çerçevesinde uzman öğretmen
ve başöğretmen sınavlarını yeniden gündeme aldık. Vaktiyle tezli yüksek lisansı
olan öğretmenlerin uzman unvanlarının ellerinden alındığını hatırlatırım.
10 yılını doldurmuş öğretmenlere sınavı kazanmaları
durumunda uzman öğretmenlik imkânı getirilecek ve maaşları 1000 lira artacak.
Başöğretmen sınavını kazananlar ise maaşları 2000 lira artacak.
Bu uygulama zamanla
öğretmenleri ayrıştıracak ve mesleki dayanışmayı zayıflatacaktır. Okul,
idareci, öğretmen, veli ve öğrenci ilişkilerini de zedeleyecektir. Bu teklifin
daha derli toplu yeniden ele alınması gerekmektedir.