Dolar (USD)
35.19
Euro (EUR)
36.83
Gram Altın
2973.28
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
23 Ocak 2021

Öğretmenlerin Derdi

Öğrencilerimiz karnelerini aldılar. Bir de kar yağmış olsaydı tatilin keyfine diyecek yoktu. Öğretmenlerimizin üzerindeki büyük bir yük de kalkmış oldu. Gerçi öğretmenlerimizin kafaları hâlâ meşgul.

Öğretmenlerin telefonları susmak bilmedi. Kimileri mesaj yoluyla, kimileri telefon ederek, kimileri de bizzat öğretmenlere giderek öğretmenleri yönlendirmeye çalıştı. Bakanlığın, il milli eğitimlerin, ilçe milli eğitimlerin, okul müdürlerinin ve her bir yetkilinin öğretmenlerden farklı farklı talepleri oldu. Öğretmenler ne yapacaklarını şaşırdılar doğrusu. Nerede bir boşluk varsa oraya sürülmek üzere hazır kıta bekletilen bir topluluk gibi algı oluşturuldu. Evet, sonunda Covid-19 aşısını da öğretmenler bulsun, diyecekler. Zaman zaman medyada çıkan haberlere baktığımızda öğretmenler zan altında bırakılıyor. Öğretmenlere psikolojik baskı uygulanıyor.

Sanki yazları hem yurtiçi hem yurtdışı tatilleri var. Seyahatler, alışverişler, kış tatilleri... Yüksek ekonomik standartlarda hayat sürüyorlar. Salgın sürecinde de evden çalıştıkları için ister istemez eleştiri oklarına maruz kaldılar. Öyle ya, öğretmenlerimiz 3600 ek göstergeyi de aldılar! Nasıl kıskanılmasın? Emekli olunca maaşları da düşmüyor! Öğretmenler Günü’nde bir maaş ikramiye de alıyorlar! En güzel öğretmenevlerinde öncelikli olarak öğretmenlere yer ayrılıyor!

Gelelim meselin iç yüzüne. Öğretmenlerimizden herkesin ayrı ayrı istekleri var. Tüm bu talepler ve eleştiriler karşısında öğretmenlerimiz ortada kalmıştır. Burada öğretmenlerimizin güç birliği yapacakları ve seslerini duyuracakları tek kanal sendikalardır. Burada herhangi bir sendikayı zan altında bırakmadan rahatlıkla şunu diyebiliriz ki sendikaların da kendilerine göre hesapları var. Sendikacıların şahsî hesapları yüzünden maalesef sendikal hareketler zayıflamıştır. Çünkü sendika yöneticilerimizin memuriyetleri ve kendi şahısları ile ilgili beklentileri, daha radikal kararlar almalarını engellemekte ve sendikaların eylemselliğini zayıflatmaktadır. Sendika yöneticilerinin çalıştıkları kurumlarda yönetici pozisyonunda olmamaları gerekirken, ne yazık ki bu durumun tam tersi bir yapılanma vardır. Türkiye’de STK’lar, yöneticilerinden başlamak üzere kendilerini destekleyen gönüllülerini devlet kadrolarında en güzel yerlere getirmeye çalışıyorlar. Verilen en büyük mücadele de budur. Hangi ideolojiden olursa olsun, hangi hassasiyetle olursa olsun Türkiye’de STK’lar, sadece ve sadece “kendine Müslüman” davranarak yol almaya çalışmaktalar. Bu durum mevcut otoriteye karşı güç birliği yapacak olan STK’ları bölmekte, güçlerini zayıflatmakta, yollarını uzatmaktadır. İşte bu süreçte öğretmenlerimizin maruz kalmış olduğu haksız eleştirilere karşı sendikalarımız bir araya gelip de ortak bir basın açıklaması bile yapamadı.

Sendikacılık daha çok işçi sınıflarında sonuç alınan bir hareket. Memur sendikacılığı istenilen düzeyde değildir. Öğretmenlerimiz burada sahipsiz kalmıştır. Öğretmenlere verilen sözler tutulmamıştır. Ekonomik olarak ciddi kayıpları vardır. Tüm bu moralsizlik içinde öğretmenleri gündeme getirmek haksızlıktır. Hedef tahtasına konuldular öğretmenler.

Tribünlere oynayarak öğretmenlerin gönlünü alamazsınız. Bu sözümüzün muhatabı ilgili herkestir. Öğretmenlere yüklenen sorumluluklar artmış, maaşları azalmıştır. “Ne kadar ekmek o kadar köfte.” sözünün bile kıymeti kalmamıştır. 2006 yılından beri bazı öğretmenler “uzman öğretmen” unvanıyla az da olsa fazla ücret alırken, aynı işi yapan hatta daha yenilikçi ve kariyer sahibi öğretmenler bu durumdan faydalanamıyor. Bunu düzeltmek zor değildi ama ipe un serdi herkes. Şimdi un da kalmadı, ip de. Eğitimi yönetenler, fabrika işlettiklerini sanıyorlar. Maliyet hesabı başkadır eğitimin.

Hâsılıkelâm öğretmenlerin derdi para pul da değildir. Canı sıkılan öğretmenlere ayar vermesin yeter! Tabii güçlü denetim ve nitelikli organizasyon şart. Eğitim bir milletin en önemli kalesidir. Bu kalenin neferleri öğretmenlerdir. Son olarak öğretmen atamaları, kontenjan belirleme, alan değişikliği, nakiller, yönetici atama gibi konulardaki sıkıntıların da bir an önce düzeltilmesi gerektiğini söyleyelim. Seçim malzemesi olmamalıdır öğretmenler. Öğretmenlerin elinde kalem vardır. Kalemin hakkı ve hatırı bu değildir!