ÖĞRETMENLERİMİZ(2)
Dün kaldığımız yerden devam edelim.
Öğretmenlerin diğer bir sorunu da maaşlarının az olmasıdır.
Her ne kadar özlük haklarında iyileşmeler görülse de maaşları, yoksulluk sınırının altında, geçinmelerine yetmiyor.
Bu durum tüm çalışanlar ve emekliler için de geçerli, ama şimdi yazımızın öznesi öğretmenler.
Eğitim-İş'in yaptığı ankete göre; öğretmenlerin yüzde 73'ü gelirlerindeki yetersizlik nedeniyle mesleğine motive olamadığını, yüzde 61 gelirindeki yetersizlik nedeniyle psikolojik sorunlar yaşadığını, yüzde 69'u ise daha çok para kazanacağı iş imkanı olursa öğretmenliği bırakacağını söylüyor.
Başka bir araştırma ise, öğretmenlerin yüzde 57,6'sının borçları nedeniyle depresyon, uyku bozukluğu, mide ağrısı, tansiyon gibi sağlık problemleriyle mücadele ettikleri gerçeğini ortaya koyuyor.
Geçim sıkıntısı çeken, borç batağında yüzen, ruh sağlığı bozuk bir öğretmen, mesleğine motive olamaz, öğrencilerine gereken ilgi ve alakayı gösteremez.
Dolayısıyla öğrenciler zayıf yetişir, başka ülkelerdeki yaşıtlarından geri kalır.
Nitekim öğrencilerimiz dünya sıralamasında son basamaklarda bulunmaktadır.
Açılımı, "Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı" olan PISA projesi bu acı gerçeği kanıtlıyor.
15 yaş grubundaki öğrencilerin matematik, fen ve okuma becerilerinin ölçüldüğü PISA sonuçlarına göre çocuklarımız 65 ülke arasında matematikte 44, okumada 42, fende 43.sırada yer alıyorlar.
Singapur, Çin, Güney Kore, Japonya gibi ülkelerin başı çektiği sıralamada Türkiye'nin yeri yıllardır pek fazla değişmiyor, maalesef bir iyileşme görülmüyor.
Keza üniversite giriş sınavlarında binlerce öğrencinin sadece birkaç soruyu cevaplayabilmesi de üzüntü vericidir.
Adım başına açılan dershanelere talep, okullardaki eğitimin yeterli olmamasından kaynaklanmıyor muydu?
Faturanın tümünü öğretmenlere çıkarmak haksızlık olur.
Yaz-boz tahtasına dönen eğitim sistemi de bu üzücü tablonun oluşmasında esas etkendir.
Soran, sorgulayan, özgür ve analitik düşünceye sahip nesiller yetiştiren kalıcı bir eğitim sistemi kuramadığımız ve öğretmenlerimize maddi ve manevi yönden huzurlu bir çalışma ortamı sağlamadığımız sürece 2023 ve 2050 hedeflerine ulaşmamız mümkün değildir.
Mesleğini her türlü zorluğa rağmen hakkıyla yapan bütün öğretmenlerin ellerinden öpüyorum.