Öğretmenlere müjde!
Güzel bir bahar günü. Kırdayız. Milli Eğitim Bakanı Sayın İsmet Yılmaz ile piknik yapıyoruz. Birçok müjde verdi öğretmenlere. Yeşılırmak'ın kenarındayız. Her yer yemyeşil. Ağaçlar o kadar uzun ki neredeyse bulutlara değecek. Güneş gökyüzünü kaplayan ağaçların arasından sızıyordu. Yeşilırmak bugün başka güzel akıyordu. Dertler, sıkıntılar her şey, ırmakta akıp gider gibiydi. Güneşli ama terletmeyen serinlikte bir hava. İçimiz ferahtı. Zira hava çok güzeldi. Bir de Bakan'ın verdiği güzel mi güzel müjdeler vardı.
Öğretmen atamalarından başlayarak müjdeleri sıraladı Bakan.
"Atamalarda mülakatı kaldırıyoruz. Herkes KPSS puanına göre atanacak. Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasını terk ediyoruz." Oh be, dedik! Müjdeler devam ediyordu.
"Eğitim fakültelerinin kontenjanlarını azaltacağız. Öğretmenlik diplomasına sahip kimse açıkta kalmayacak. YÖK ile anlaştık." İşte bu ya, diyordu arkadaşlar. Binlerce mezun açıkta idi. Bundan sonra kimse açıkta kalmayacaktı. İhtiyaca göre mezun verilecekti.
"Öğretmenlerden tezli yüksek lisans yapanlar doğrudan 'uzman öğretmen', doktora yapanlar ise 'başöğretmen' olacak. Bu öğretmenlerin ek dersleri, yüksek lisans yapanlar için yüzde 25, doktora yapanlar için yüzde 50 farkla hesaplanacak. " Bu müjdeyi duyar duymaz, hemen yabancı dili halledip başlı kalan doktoramı bitirmeyi planladım. En çok da bu müjdeye sevindik!
"Öğretmenler için uygulamayı düşündüğümüz rotasyonu kaldırıyoruz. Yer değiştirmelerde hizmet yılını esas alacağız. Okulları da sınıflandırıyoruz. Merkezdeki okullar A, merkezin uzağında kalanlar B, merkeze bağlı köydeki okullar C şeklinde olabilir. Kıdemi fazla olan öğretmenler merkezdeki okullara daha kolay nakledilecek. İlk atama öğretmenler merkezdeki okullara atanamayacak." Bu müjde, yıllardır köyde çalışan veya kenar mahalle okullarında ömrü tükenen ama bir türlü istediği okula geçemeyenleri çok sevindirdi.
"Öğretmenlere, 'Öğretmen Günü'nde bir maaş vereceğiz." Aman Allah'ım! Gözler parıldadı. Bir alkış tufanı koptu.
"Öğretmene performans uygulamasını planımızdan siliyoruz. Böyle bir uygulama olmayacak." Bu müjde başka bir sevince yol açıyordu.
"Öğretmene şiddeti cezasız bırakmayacağız. Yasal düzenleme yapıyoruz. Okulların güvenliği için güvenlik personeli istihdam edeceğiz. Kimse elini kolunu sallayarak okullara giremeyecek." Keşke diyoruz, bu uygulama çok önceden olsaydı, bazı arkadaşlarımız canından olmazdı!
"Öğretmenler, mesai dışındaki seminer, kurs vb. toplantılara katıldıklarında ek ders alacaklar. Bu tür toplantılara katılımı teşvik için öğretmenlere katılım belgeleri vereceğiz ve böyle çalışmalara katılan öğretmenleri ödüllendireceğiz." Performans böyle ölçülür işte, diyor bir arkadaşımız. Öyle ya bir öğretmen, alanında çalışmalar yapmalı, eserler üretmeli. Bunun karşılığını da almalı.
"Öğretmenler, çalıştıkları bölgelere göre ek tazminat alacak. Böylece özellikle Doğu Anadolu ve Güneydoğu illerimizdeki sıkıntıyı gidermiş olacağız."
"Eşleri aynı merkezlerde tutacağız. Görev yerleri arasındaki mesafeleri kısaltacağız." Ailenin birliğini koruma anlamında doğru bir adım diyoruz.
"Yönetici atamalarındaki mülakatı kaldırıyoruz. Mesleki anlamda bilgi, tecrübe, iletişim, teknoloji, genel kültür ve becerilerini ölçmeye dönük yazılı sınav ile yönetici atacağız." Şaşırıyoruz! Hepsi tamam da bu da olur mu, diyoruz. Niye olmasın, eskiden oluyordu diyor birisi. Eskiden de iyi şeyler varmış meğerse!
İyice terlemişim. Bu kadar müjdeyi kalbim kaldırmıyor. Sevinçten zıplamak isterken yataktan düşüyorum. Terler içinde kalmışım. Hayır, uyanmamalıyım! Uyu, uyu, uyuu2026