Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
35.92
Gram Altın
3000.01
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
13 Eylül 2023

Öğretmenimiz

Yeni eğitim-öğretim yılımız önceki gün başladı. Hayırlı uğurlu olsun. Milli Eğitim Bakanı’mız Yusuf Tekin’in şahsında öğretmen ve öğrencilerimizin yeni sezonunu kutluyorum. Emarelerini gördüğümüz iyileştirici düzenlemelerle, aksaklıkların giderileceğine inanıyorum. İnşallah tecrübeli eğitimcilerimizle, maarife dair yazı yazan, eser veren hocalarımızla düzenli istişareler yapılır, eksiklikler giderilir.

Hepimizin üç büyük eğiticisi, yürek yapıcısı, ruh tamircisi vardır: Anne, baba ve öğretmen. Öğretmenlerimizin hakkı, ebeveyn gibidir, ödenemez. Zira ömürlerini adıyorlar. Hiç birimiz hocalarımızı unutamayız. İlkokul öğretmenim, gönül insanı Tevfik Yargıcı’yı unutabilir miyim? Hazreti Ali Efendimizin, “Bana bir harf öğretenin kölesi olurum.” sözü muhteşemdir. Bizi adam eden öğretmenlerimizi hatırlayıp aramalıyız. Vefat etmişlerse rahmetle, hürmetle anmalıyız.

Elimdeki kitabın ismi uzun. En Başarılı Öğretmen Hz. Muhammed (sav) Modeli Suffe Okulu Bize Verdiği İlhamlar. Eserin yazar kadrosu kalabalık: Ali Erkan Kavaklı, Ali Akben, Adnan Kalkan, Ahmet Demirel, Burhanettin Saygılı, Duran Çetin, Halim Ulaş, Mustafa Duran, Sefa Saygılı. Eğitime kafa yormuş, bunu kendisine dert edinmiş hocalar. Kaynak bir eser, sağlam bir kılavuz.

İnsanlık ve İslam tarihinden kıssalar, menkıbeler, hikâyeler ve örnek alınası şahsiyetler. 40 bölümde âdeta insan eğitmenin yolu yordamı öğretiliyor. Ön söz’deki şu satırlara kulak verilmeli: “Hz. Muhammed (sav) şikâyet etmeyen bir öğretmendi, gönüllere girme sanatını biliyordu. Kur’an okuyarak zihinleri ve gönülleri aydınlattı, yetenek geliştirdi, dünya ve ahiret mutluluğunu kazanmayı öğretti, 23 senede yepyeni bir toplum inşa etti, en çok sevilen ve en başarılı öğretmen oldu. Öğretmen olarak gönderildim, buyurur; kitapla geldi, ilim çağı ve okuma yazma seferberliği başlattı; kötü âdet ve ahlakı yasakladı, yerine güzel ahlak ve âdetleri yerleştirdi, asırlarca takip edilecek bir yol açtı. Cehalet devri kapandı ilim çağı başladı.”

Keşke Milli Eğitim Bakanlığı, bu eseri toplu olarak aldırıp eğitimcilerimize okutsa. Öğretmenlerimiz, zaman kaybetmeden bu eseri edinip okumalı. Zira kendilerine emanet edilen çocuklarımızın bu yüksek hakikatlere, bu kutlu bilgilere ihtiyacı var. (Ensar Neşriyat)

Prof. Dr. Cemal Kurnaz, denemelerini huzurla okuyup istifade ettiğim seçkin bir ilim adamı. Merhum Mehmet Kaplan Hocam gibi unvanını kullanmaz. Üniversitede okuttuğu talebeler talihli. Bir âlim bu kadar mı hasbi/samimi olur? Hocamız emekli oldu ama bu mümkün mü? “Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz.” düsturunu şiar edindiğine göre elbette bundan böyle de öğretmeye devam edecek. Zira ihtiyacımız var. Üniversitede kürsüde olmasa da vereceği konferanslar, yapacağı sohbetler, yazacağı yazılar ve kaleme alacağı eserlerle talime devam edecek. Hoca’nın Öğretmenlik Sevdası eseri, Uzam Yayınları’ndan çıktı. “Yeni nesiller, sırayla geçip gider önümüzden. Biz, bıkmadan usanmadan, onların dağarcığına bir şeyler koymaya devam ederiz. Millet hayatı böyle bir şeydir. Nesiller arasında bilgi aktararak devam eder hayat. Öğrencilerimizin bizden daha iyi olması, daha iyisini yapması en büyük dileğimizdir.”

Hocamızın diğer eserleri gibi Öğretmenlik Sevdası’nı da bir solukta okudum. Bilgilendiren satırların ardından düşündüren paragraflar geliyor. Sayfaların bazılarında hüzünleniyor, bazen de tefekküre dalıyoruz. Cemal Hoca gibi mefkûreye adanmış şahsiyetler, maarifimize irtifa kazandırıyor. İlim hayatımızı ve kültür dünyamızı, kuşandıkları gayret kemeriyle kanatlandırıp geniş, hür ufuklara doğru taşıyor. Anadolu irfanının öğretmenlik hasretini dile getiren satırları okuyunca muallimliğe olan saygınız da, muhabbettiniz de katmerleniyor. Satır aralarına gizlenmiş bazı özdeyişleri var: “Birbirimizi sevmedikçe gerçekten iyi olamayız. Öğretmen isek, önce öğrencilerimizi severek başlamalıyız işe.”

Güzel ve hayırlı ömürden, derin bir tecrübeden süzülmüş sözleri, eğitimciler kulaklarına küpe etmeli: “Eğitimin yolu gönüle girmekten geçer.” diyor. Korkutan değil sevdiren eğitime taraf: “Öğrenci hocasının yanında kendini rahat hissetmeli.” Hayatı boyunca “öğrenciden yana” olmuş mürebbimiz. Yoksul öğrencilerine “baba şefkati” göstermiş muallimimiz. “Öğrenci, herkes gibi sevildiğinden ve haksızlığa uğramayacağından emin olmalı” diyen Cemal Hocamız dostluğa önem veriyor. Kitaptaki son yazının anlamlı satırlarıyla yazımıza nihayet verelim: “Dostluk verebilmektir. Gerektiğinde bir an duraksamadan verebilmek. Hesap yapmadan, bir kısmını ayırmadan, varını yoğunu verebilmektir. Gerçek sevgi bu olmalı. Demek ki en çok sevenler, en çok verenlerdir. Demek ki ülkeye gerçek dost olanlar şehitlerdir. Candan daha kıymetli ne var?”