Öğretmen ve öğrenci ziyaretleri
Öğretmen olmanın en güzel yanıydı benim için, öğrencilerimin evlerinde onların dünyalarına girmek.
Salıncaklara
binip salınımınca sevgi kazandım onlardan. Topları dünya kadar olan çocuklarla
koca bir dünya, ip kadar uzun bitmeyen neşeydi varlıkları... Oyunları kadar
eğlence yaşadım gittiğim evlerde.
Öğretmen
olmak yüce bir vazifeyi üstlenmek idi. Öğrencilerim evladım oldu, mezun olsalar
da izlerini takip ettim. Görüştüm.
Selamlarını
sevgilerini esirgemedi yavrularım da benden.
Evlerine
giderek kopmaz bağlar oluşturmanın mutluluğu
bambaşkaydı. Bunu bana öğreten de benim öğretmenlerimdi. Çokça değer gördüğüm.
‘’Birinci
sınıfa gidiyorum. Yıl 1977. Tatile girmiştik. Ikinci sınıfa geçmiştim. Şahin
öğretmen vardı soyadını hatırlamadığım.
"Sen
kursa kalsan keşke, biz seni çok özleriz." dedi. Her sabah sırada beni
sever iltifatlarda bulunurdu.
Kursa
kalmak nedir onu bile bilmiyorum. O vakitlerde başarısız öğrenciler 15 gün daha
okula devam ederdi. Birkaç gün sonra kapı çaldı. Annem okuluma hiç gelmemişti.
Öğretmenim kim, idareci kim, bilmiyordu doğal olarak. "Kalabalık birileri
var kapıda "dedi.
Gözlerime
inanamıyordum. Okul müdürümden yardımcısına, sınıf öğretmenim, her gün iltifat
eedenŞahin öğretmen, öğretmenler odasına götürüp saçıma modeller yapan ,
sınıfına götürüp şarkı söyleten öğretmenlerim
ve daha nicesi . İsimlerini de bilmiyordum farklı sınıfların öğretmenleriydiler.
Kapıdan
içeriye aldı annem onları.
"Nilüfer,
bizi ziyarete gelemez tatil oldu, biz onu görmeye geldik" demişlerdi.’’
Annemin ve
benim yüzümüzdeki sevinçle beraber utangaçlık hissi hâlâ bende dün gibidir.
Yıllar sonra
şöyle dedim öğretmen olunca. ‘’Benim okulumdaki tüm öğretmenler müdür de
dahil beni ziyarete geldiler. Ben de bunu ömrüm boyunca yapacağım. ‘’30
yıllık öğretmenlik sürecimde bunu yapmaya özen gösterdim.
Evine
gidilen her çocuk kendini özel hisseder. Kuzulara “merhaba ben geldim” diyorum .
Gönülce yol
almak çabası her daimdi. Öğretmen olmak anne olmakla eş değerdi benim
hayatımda.
Hele de
kanadı kırık bir kuş gelmiş ise sınıfına anne ötesi anne olmaktı şiarım.
Altı yaşında
kucakladığımda onu, annesini kaybedeli bir yıl olmuştu kanserden.
En ufak
şeyde gözleri dolar ağladığında da koşar yanıma gelir dolardı kollarını belime.
Gözünün yaşı yüreğinin yangını, bedenimde sönerdi.
Gelin oldu.
Nikah töreninde yine ağlaştık. Bu kez boynuma sarılan, koca yürekli aile kuran
bir genç kız vardı.
Beş yıl onun
öğretmeni oldum da, manevi annesi olmak ölene kadardı.
Dolup
boşalan gönül heybemde ne çok anı var onlardan.
Öğrencilerimin
evdeki çalışma ve sosyal hayatlarıyla ilgili bilgi almak birebir konuşmak yol
göstermek hep verimli olmuştur.
Benim onlara
evlerinde bir saat zaman hediye etmem, onların bir ömür nice başarılara yol
almasına vesile olmuştur.
Öğretmen
toplumun öğreteni oldukça zaman lehimize akacaktır şüphesiz.
Eğitim
öğretim dört duvar işi değildir!
Mümkün olan
mesafeler gönüllerde tarifi mümkün olmayacak güzel yollar aldırmıştır hep.
Öğretmen
olmanın en güzel kesitlerinden biri de, yavruları aile ortamında da görmek.
Kardeşlerini nine, dedelerini tanımak tüm aileyle bağ kurmak.
Can bağı
kurmak ne güzeldir hiç kurumayan. İyi ki öğretmenim "dedim bu yüzden hep.
Çocuklar bir
şeylerin peşinde koşuyor ise mutlu olmak
ve kendi gerçeklerini ortaya koymak için.
Bizler
onlara eşlik eden olmalıyız. Kendilerini büyüklere açmayan çocuklar, onların bu
mutluluğa ket vurmasından korktukları için.
Eşlik
eşiğinden içeri girdikçe biz, eğlence birlikte devam edecektir, yanlışa meyli
fark ederek
Öğretmen;
gönlünün merhametini, yetiştirdiği fidanlara merhem gibi süren yüce insandır
vesselam...