Öğretmen: Özgürce öğrenmek, eğlenmek ve yaşamak
İnsan merak etme ve öğrenmek eğilimine sahip bir varlıktır. Sahip olduğu merak ve öğrenme eğilimi sayesinde insan, kendisinin, toplumun, doğanın ve bütün canlıların bilgisini, değerini ve işlevini merak etmekte, onlarla ilgili sorular sormakta ve araştırmalar yapmaktadır. Öğrenen ve öğreten bir kişi, her şeyden önce kendisini tek bir cevaba mahkûm etmemelidir. Birçok seçenek üzerinde düşünmeyi ve sorgulamayı esas alarak sürekli sorular sormak suretiyle bilgisini yenileyen, öğrenmek için hep yolda olan kişi öğretmendir. Öğretmenliğin asli niteliği, soru sormayı bilmektir.
Evren, dünya, toplum ve insan sürekli olarak yenilenmekte ve
değişmektedir. Fiziksel, sosyal, psikolojik ve akli olarak sürekli şekilde
yenilenen insanın, evrenin ve doğanın anlaşılması ve tecrübe edilmesi için
kişinin aklını sürekli olarak işbaşında tutması gerekmektedir. Öğretmen, aklı
işbaşında tutan kişidir. Eğitimde akıl ve tecrübe, bütün öğrenme faaliyetlerinin başında,
ortasında ve sonunda yer almalıdır.
Eğitim, hayata hazırlık değildir. Eğitim, hayatın
kendisidir. Kişi, eğitimi hayat olarak anlamalıdır. Hayata hazırlık şeklinde
ayrı bir eğitim süreci yoktur. Hayatta mutlak ve kesin bilgi yoktur. Bütün
bilgiler, fikirler ve kabuller sürekli olarak değişmektedir. Bilgi, düşünme ve
öğrenme hiçkimseye bağımlı hale getirilemez.
Bilgi, öğrenme ve hayat konusunda hiçkimse, mutlak otorite konumunda
değildir.
Öğretmenlik, insanların birbirine bağımlı olması ve köle
olmasının aracı değildir. Birbirlerine bir harf öğretenler, aslında
birbirlerine özgür olmayı öğretmektedirler. Kişiye bir harf öğreten, aslında
kişiyi bir harf daha özgür ve yaratıcı hayatın içine sokmaktadır. Öğretmene olan
bağımlılığı dayatmak için” bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” (Bu
söz, hiçbir şekilde Hz. Ali tarafından söylenmemiştir) şeklinde ifade edilen hiçbir anlamı, değeri ve
işlevi olmayan anlayış terk edilmelidir. Öğretmenin değerini ifade etmek için,
öğrenme, öğretme ve özgürlük karşıtı bu ifade referans alınmamalıdır. Hayatın
kendisi olarak bilginin ve öğrenmenin peşinde olan kişi, diğer insanlarla ve
canlılarla beraber öğrenmekte ve öğretmektedir.
Öğretmen, eğitim adı altında insanlara bağımlılığı öğretmez.
Eğitim, insanın bağımsız olarak öğrenmesini, yaşamasını ve çalışmasını
amaçlamaktadır. Öğretmen, baskıcı metotlar olarak kullanarak başkalarının
düşüncelerini kontrol etme şeklinde bir göreve, hakka ve imtiyaza sahip
değildir. Öğretmenin görevi, kendi düşünceleri ışığında başkalarının
düşüncelerini, kişiliklerini ve dünyalarını şekillendirmek değildir. Her
bireyin kendisine özgü olduğu gerçeğinin hiçbir şekilde unutulmaması lazımdır.
Öğretmen, diğer insanların kendi
ihtiyaçlarına ve ideallerine uygun bir şekilde hayat içinde öğrenmelerine
yardımcı olan, asla yönlendirmeci ve dayatmacı olmayan bir kolaylaştırıcı
işlevini yerine getirmelidir.
Eğitim insani bir tecrübedir. Öğretmen, insani ve sosyal
aktivist olarak davranmalıdır. Eğitimde öğretmen, çoğunluğun veya hâkim grubun
kültürünü dayatma şeklinde bir yol izlememelidir. Öğretmen, bütün kültürlere
saygılı olan ve bütün kültürler karşısında eleştirel düşünebilen kişidir. İnsanlığa
ve doğaya karşı sorumlu, eleştirel ve çoğulcu bir yaklaşımla yaklaşan öğretmen,
diğer insanlarla öğrenmeli, gelişmeli ve yenilenmelidir.
Öğretmen, eğitimi
sıkıcı, kuru, verimsiz ve ruhsuz hale getirmemelidir. Öğretmen, başka insanları eğitmenin değil, başka
insanlarla eğlenmeyi bilmelidir. Eğitim, eğlencedir. Eğlence kavramını,
hafiflik, ciddiyetsizlik ve zaman geçirme anlamında kullanmıyorum. Eğitimin
coşku, sevinç, mutluluk ve doyum sağlayan keyifli bir faaliyet olarak
gerçekleştirilmesi anlamında eğitimin eğlence olduğunu ifade etmek istiyorum. Öğretmenin
eğitimin eğlence olduğunu fark etmesi büyük önem taşımaktadır. Eğitimi
eğlenceli hale getirmeyi başaramayan öğretmenlerin, öğrencilerinden koptuğu ve
yabancılaştığı gerçeğinin farkında olmaya ihtiyaç vardır. Eğitimin eğlence
olarak gerçekleştirilmesi sorunu, büyük bir meydan okuma olarak bütün
öğretmenlerin önünde durmaktadır.