Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.74
Gram Altın
2961.15
BIST 100
9669.05
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
28 Kasım 2021

​Öğretmen, öğrencinin gülüşüne düşen ilk cemredir

Öğretmen, Türkçe ög "akıl ,anlayış" kökünden türemiştir. İlim, sanat dallarında bildiğini öğretmeyi meslek edinmiş kimseye denir.

İnsanlığın varoluşundan beri, öğrenmek bir ihtiyaç olmuştur. Öğrenme ihtiyacı, "öğretmen"olgusunu yaratmıştır. İlkel toplumlardan itibaren özellikle dini ritüeller ve hayatta kalma mücadelesi "bilen, öğreten" öznesini gerekli kılmıştır.

Bir ülkenin kaderi öğretmenin elindedir demek mübalağa olmayacaktır çünkü; toplumun her kesimine meslek erbabı yetiştiren, bir insanın hayatına dokunan, rol model olma davası güden yine öğretmendir.

Ortaçağ İslam dünyasında, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed ilk öğretmen olarak kabul ediliyordu. Çünkü Allah'ın emirlerini insanlara öğretiyordu. Öğretmenlik mesleğini onurlu, şerefli kılan yegane sebeptir bu.

Hz. Ali'nin "bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum" sözü ise, öğretmenlik mesleğinin ulaşabileceği en son simge zirvedir.

Peygamber Efendimizin mesleği olma hasebiyle ve Hz. Ali'nin tek bir harf öğretene köle olmaya talip olması ile aslında ümmet olarak kutsallaştırdığımız öğretmenlik; Fatih Sultan Mehmet'in, İstanbul kapısında kendisini karşılayan ahaliye, Akşemseddin’i göstererek "benim hocamdır; şehrin manevi fatihidir" sözüyle taçlanmıştır.

Eğitim bir gönül işidir. Gönülden verenlerin şiarıdır öğretmenlik. Diğer mesleklerden ayıran en ayırıcı temel özelliği ise malzemesinin insan olmasıdır ve bu insan, öğretmenin değirmeninde öğütülen buğday, fırınında yoğrulan hamur gibi elinde şekillenen bir malzemedir. Bu sebepten öğretmenin amacı ideali; merak eden, sorgulayan, araştıran lider özellikleri taşıyan bireyler yetiştirmektir.

Tabi ki öğretmenlerimizin, mesleği gönüllerince göre icra edebilmeleri için gerekli şartların sağlanması, birtakım iyileştirmelerin yapılması gereğinin farkındayız.

Öğretmenliğin saygınlığı ve statüsü ve toplumsal algısı her daim gündeme gelen ve çözüm bekleyen ivedi meselelerden biridir.

Geleceğimizin mimarı öğretmenlerde birtakım özellikler bulunmalıdır. Öğretmen; gelişme ve yeniliklere açık, kendini sürekli yenileyen, dünya standartlarındaki eğitime, teknolojiye ayak uydurabilen değişim ve dönüşüm dinamiği içinde olabilen bireyler olmalıdır ve bunu öğrencilerine de yansıtabilme becerisine sahip olmalıdır.

Akıl ve kalbin işbirliği ile planlanan eğitim "her öğrenci biricik ve tektir" düsturuyla muazzam sonuçlar verecektir.

Almanya'da bir lise müdürü, her eğitim ve öğretim yılı başında, öğretmenlerine şu mektubu gönderilmiş: "Bir toplama kampından sağ kurtulanlardan biriyim. Gözlerim hiçbir zaman görmemesi gereken şeyleri gördü. İyi eğitilmiş ve yetiştirilmiş mühendislerin inşa ettiği gaz odaları, iyi yetiştirilmiş doktorların zehirlediği çocuklar, işini iyi bilen hemşirelerin vurduğu iğnelerle ölen bebekler, lise ve üniversite mezunlarının vurup yaktığı insanlar. Sizlerden isteğim şudur: öğrencilerinize insan olması için çaba harcayın; çabalarımız, bilgili canavarlar, becerikli psikopatlar üretmesin. Okuma, yazma, matematik, çocuklarınızın insan olmasına yardımcı olursa ancak o zaman önem taşır."

Satırlarıma Eflatun'un bir sözü ile son vermek istiyorum: " Yeryüzünde barışı sağlayacak sihirli değnek aynalarla öğretmenlerin elindedir. Eğitim demek, vücutta ve ruhtaki güzelliği ve mükemmelliği son mertebesine kadar geliştirmek demektir.”