Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
03 Ekim 2018

‘Öğretmen Koruma Kanunu’ çıkarılmalı

3- EĞİTİM DEĞİŞKENSİZLERİ

Eğitim sürecinin önemli karakterlerinden birisi de öğrenci velileridir. Her ne kadar aralarında bazı şuursuzları, okul basıp öğretmene şiddet gösterme eğiliminde olsalar da bu gruba dâhil olmayan tüm veliler eğitimin baş tacıdırlar. Eğitim sürecinde öğrenci velisinin görevi, öğrencisinin eğitimine bilinçli bir şekilde destek olmaktır.

Veli olabilmek için öncelikli olarak saygı, sevgi, düşünme vs. gibi her insanda olması gereken insani özellikleri taşımak gerekmektedir. Okul basmaya kalkarak öğretmenlere ve öğrencilere psikolojik şiddetin yanında fiziksel şiddet gösterme eğiliminde olmanın, bırakın veli olmayı insan olmakla dahi bir alakası yoktur. Eğitime karşı yapılan psikolojik ve fiziksel şiddet eylemlerinin sonuçları, ülkenin eğitim sistemini ve eğitim camiasını derinden etkilemektedir. Sadece ilgili kişiye karşı yapıldığı zannedilen ama eğitim camiasının tamamını etkileyen bu tür şiddet olaylarının engellenmesi ve eğitim camiasının korunması için acilen “Öğretmen Koruma Kanunu” çıkartılması gerekmektedir. Bu kanun çıkmadığı sürece ana haber bültenlerinde izleyeceğimiz haberlerin başında öğretmene ve eğitim camiasına yapılan şiddet eylemleri gelecektir.

Veli, öğrencisinin eğitim sürecinde duracağı yeri biliyorsa muhteşem, duracağı yeri bilmiyorsa berbat bir durumdur. Öğrencinin, eğitimine her durumda müdahale edilmesi, öğrencinin eğitime karşı koşullanma sürecinde konsantrasyonunu bozarak, öğrenciyi öğrenme sürecinde geriye doğru götürecektir. Öğrenme sürecinde geriye doğru giden öğrenci de doğal bir sonuç olarak öğrenmeye karşı kendini kapatacaktır. Öğrenci de ortaya çıkan öğrenememe sorunu da öğrenciye psikolojik sorunlar olarak geri dönecektir. Velinin öğrencinin eğitim sürecine müdahale etmesiyle ortaya çıkan, öğrenememe sorunundan kaynaklı psikolojik sorunlar için de öğrenci veli tarafından bütün psikologlara götürülerek, öğrenememe sorununa çare aranmaya çalışılacaktır.

Basit bir örnekle anlatmaya çalışalım.

Öğretmen, 30 kişilik bir sınıfta öğrencilerin öğrenme süreçlerinin hızlanması ve aile üyeleriyle olan etkileşimlerinin artmasını sağlamak için öğrencilere günlük ev ödevleri vermektedir. Ev ödevi derken yanlış anlaşılmasın, çoğu kimsenin hayranı olduğu özel okullar da öğrenci etkinliği adı altında yapılan ama nedense devlet okullarında adı ev ödevi olduğu için karşı olunan, basit öğrenci etkinliklerinden bahsedilmektedir. Öğretmen basit ev ödevleriyle öğrencileri çağın zihin öldürücüsü televizyondan uzaklaştırarak, onlara günümüzde büyük sorun haline gelen, aile içi iletişimsizliği önleyici çalışmalar yaptırmak istemektedir. Öğrencinin eğitim sürecine ailenin katılımının, öğrencide oluşacak öğrenme isteğini de pozitif yönde artıracağını düşünmektedir. Aile üyeleriyle etkileşim içerisinde yapılması gereken basit bir eğitim etkinliği için sınıfta bulunan 30 veliden sadece iki velinin eğitime karşı düşünceleri ve yaptırılan eğitim etkinliğine karşı verdikleri tepkiler incelenirse:

Birinci veli:

A velisi öğrencinin öğrenme sürecini okula gidip gelme gibi dar bir süreç olarak görmektedir. Öğrencide oluşturulmak istenen, öğrenme hazır bulunuşluğunun da çevre etkileşimiyle beraber arttığından bihaber yaşamaktadır. Hayata karşı tüm enerjisini, günlük olarak izlediği televizyon ekranına vererek, kendini zihinsel olarak olmadık işkencelere maruz bırakmaktadır. Öğrencisinin, eğitim sürecine katkıda bulunmayı bırakın, eğitimini yarıda bıraktırarak, bir işe sokup öğrenciden maddi bir gelir sağlama peşindedir.

Bu velimiz öğretmenin verdiği eğitim etkinliğini ailesiyle birlikte yapmak isteyen öğrencinin, öğrenme ihtiyacından ileri gelen soruları karşısında televizyon izlemekten mahrum kaldığı için çok sinirlenmiş ve ertesi gün pek uğramadığı okula uğramıştır. Televizyon ekranlarında fazlaca izlediği mafyatik dizilerden de haddinden fazlaca etkilendiği için psikolojik ve fiziksel şiddet uygulamaya meyilli olarak öğretmenin yanına uğramıştır: “Hocam çocuğa biz evde o kadar öğreteceksek sen burada ne diye para alacaksın? Bir daha ödev verirsen seni şikâyet ederim!”

Nereden bakılırsa bakılsın tutarsız, düşünme eyleminden yoksun, ahmakça cümleler söyleyerek öğretmeni demoralize etmiştir. Velilerin öğretmene ve öğrencinin öğrenme sürecine karşı işlediği en büyük suçlardan biri, eğitim sürecinde öğretmenin bu tür yaklaşımlarla demoralize edilmesidir. Sonuç olarak öğrencilerinin gelişimi için yoğun çaba harcayan öğretmen, bilinçsizce söylenen bu cümleler karşısında demoralize olmuş ve A velisinin eğitim sürecinde daha fazla sorun çıkarmasını engellemek için öğrencilerin aileleriyle birlikte yapması için verdiği eğitim etkinliklerini iptal etmiştir. A velisinin eğitim sürecine bakışıyla, öğrencisinin eğitim geleceğini tahmin etmek çok da zor değildir. Öğrencinin eğitim süreci velinin zihninde eğitime dair oluşturduğu dar kalıplar yüzünden, büyük ihtimal erkenden bitecektir.

İkinci veli:

(B) velisi öğrencinin öğrenme sürecini bireysel durumlar üzerinden değil, genel durumlar üzerinden değerlendirerek, öğrenme üzerinde bireysel çabaların yanında çevre etkileşiminin de çok etkili olduğunu düşünmektedir. Öğrencisinin gelişimine kötü yönde etki edecek televizyon ve sosyal medya araçlarını kullanmak yerine onunla sosyal ve fiziksel ihtiyaçlarını gidermek için bol bol zaman harcamaktadır. Öğrencinin okuluna da sık sık uğrayarak gelişimini takip etmekte ve onun gelişimi hakkında öğretmenlerinden sürekli bilgi almaktadır. Öğretmenin, öğrenci gelişimi için verdiği eğitim etkinliklerini de öğrenciyle beraber yapmaktan büyük bir haz duymaktadır. Eğitim etkinliklerinin iptal edilmesini öğrendikten sonra duyduğu rahatsızlığı dile getirmek için okula uğrayarak, çocuğunun öğretmeni bulmuştur: “Hocam ev ödevlerini neden kestiniz? Çocuğumla birlikte vakit geçirmek ve onun öğrenme sürecine katkıda bulunmak harika bir duygu. Lütfen eğitim etkinliklerine devam edelim.”

Bu son derece olumlu ve nazikçe söylenen istek karşısında öğretmen eğitim etkinliklerini (A) velisinin verdiği tepki üzerine iptal ettiğini (B) velisine anlatmıştır. (B) velisinin eğitime bakış açısı, öğrencisinin eğitim geleceğinin iyi yönde uzun süreli olacağını göstermektedir. Öğrencinin eğitim sürecine velinin bilinçli bir şekilde müdahil olması, öğrencinin eğitim hayatını da olumlu yönde etkileyecektir.

Öğrencinin eğitim sürecinde durması gereken yeri bilen ve durması gereken yeri bilmeyen veli arasındaki fark da burada ortaya çıkmaktadır. Öğretmene, veliler tarafından verilen ağır tepkilerin, bir insan olan öğretmeni kötü yönde etkilediği ve öğretmenin eğitim sürecine olan konsantrasyonunu düşürdüğü ortada olan gerçektir. 30 kişilik bir sınıfta, bunlar gibi 30 farklı veli tepkisi olduğu düşünülürse, eğitim sürecini yönetmenin yanında bu tür tepkilere maruz kalmanın öğretmen için ne kadar zor olduğu anlaşılabilir.

Velilerin sadece kendi çocukları üzerinden eğitimi planlama istekleri, eğitimin kalabalık bir sınıfta genele verildiği düşünüldüğünde, bireysel ayrıcalıkların verilemeyeceğini bize göstermektedir. Öğretmenler genel planlamalar üzerinden, öğrencilerin eğitim sürecini sürdürmek zorundalardır.

Velilerin sınıf içerisinde eğitim planlamaları dâhilinde öğretmenin her yaptığı uygulamayı sorgulamak yerine öğrencilerinin öğrenme sürecine öğretmenle birlikte katkıda bulunmaları gerekir. Öğrencinin eğitim süreci ve eğitim başarısı bu şekilde daha iyi yerlere getirilecektir. Velilerin, öğretmenlerle yaşadığı kişisel sorunlar da böylelikle en aza indirgenecektir.

Veliler, eğitim sürecinde öğrencilerinin yüksek başarı sağlamasını istiyorlar ise, öğrencinin zihinsel ve fiziksel gelişimini iyi takip etmeli ve bu dönemlerde herhangi bir olumsuzluğun ortaya çıkmaması için öğrenciyi kontrol altında tutmaları gerekmektedir. Özellikle ergenlik dönemine giriş çağlarında çevrenin de etkisiyle öğrencide eğitimden uzaklaşma gerçekleşebilir. Bu dönemde öğrenciye gerektiği gibi destek olmak, onun eğitim geleceği adına yapılacak en güzel yatırım olacaktır. Herhangi bir olumsuzluk durumunda, öğrenci üzerinde yapılacak katı derecedeki kısıtlamalar ve yasaklamalar, bu olumsuzlukların daha da artmasını sağlayacaktır.

Öğrencinin sakin olan ev hayatının okul ortamında hareket ihtiyacından kaynaklı tam tersi olabileceği unutulmamalıdır. Öğrenciden kaynaklı herhangi bir şikâyet söz konusu olduğunda “Benim çocuğum yapmaz” ile başlayan cümleler kurulmamalıdır. Öğrenciyi eyleme davet eden bu tür cümleler, öğrenci tarafından yapılmamış olan bir eylem olsa dahi, bir sonrakinde öğrenci tarafından yapılmasını sağlayacaktır. Öğrenciyi eğitim başarısı noktasında çevredeki akranlarıyla kıyaslamak da yapılan büyük yanlışlardan birisidir. Her öğrencinin zihinsel ve fiziksel gelişim süreçleri ayrıca yetenek alanları birbirinden çok farklıdır. Öğrencinin başarı yönünden çevredeki akranlarıyla kıyaslanması, öğrencinin eğitim başarısını düşürerek, yetenekli olduğu diğer alanlarda da başarısının düşmesini sağlayacaktır.

Öğrencinin zihinsel gelişiminin sürece uygun bir şekilde ilerlemesi isteniyorsa, öğrencinin kendinden yaşça büyük insanlarla fazlaca iletişim içerisine sokulmaması gerekmektedir. Zihinsel gelişim için en uygun olan yöntem, öğrenciyi akranlarıyla iletişim halinde bulundurarak mevcut liderlik özelliğinin ön plana çıkarılmasını sağlamaktır. Öğrencinin okul ve öğretmenle etkileşim oranı çok yüksek olmalıdır. Etkileşim oranının yüksekliği, sorunlar çıkmadan birçok şeyi kendiliğinden çözecektir. Öğrencinin sosyal ve kültürel faaliyetleri eksik bırakılmamalı, kesinlikle tamamlanmalıdır. Öğrencinin eğitim faaliyetlerini destekleyici uygulamalar yaptırılarak öğrenci psikolojik olarak da desteklenmelidir. Anne ve babadan görülen katı şekilde çocuk yetiştirme tarzları da bir kenara bırakılarak, günümüz şartlarına uygun çocuk yetiştirme modelleri kullanılmak zorundadır. Geleneksel ve koruyucu bir şekilde çocuk yetiştirme faaliyetleri günümüz çocuklarında yüzde 90 civarında geri tepmektedir. Bu tarz yaklaşımlar bir birey olan çocuğa değil, çocuğun ebeveynlerine odaklanarak onların gelişim süreçlerini hiçe saymaktadır. Öğrencinin eğitimine dair fikirlerine saygı duyulmalı ve onların fikirlerinin önemsendiği belli edilmelidir. Sanat alanında yeteneği olan bir öğrenciye, veli baskısıyla matematik eğitimi aldırılması, öğrencinin ilerleyen zamanlarda yaşamında büyük sorunlar ortaya çıkaracaktır.

Bir ağaç değil, bir insan yetiştirildiği hiçbir zaman unutulmamalıdır. Sadece fiziksel ihtiyaçlarının yerine getirilmesi, bir insanın yetişmesinde önemli bir etken değildir. Bir insanın yetişmesindeki en önemli unsurlardan biri zihinsel süreçlerine destek olarak yaşamında gerekli olacak etik değerleri öğretebilmektir.

Sadece bir rica

Okullar ve öğretmenler, ülkemizin geleceği olan eğitim sisteminin önemli unsurlarıdırlar. Okullara ve öğretmenlere sahip çıkmamız baş tacı etmemiz gerekmektedir. Eğitim kalitesini yükseltmek adına okullara cüzi miktarda bir bağış yapmanın ve öğretmene saygı göstermenin kimseye bir zararı olmaz. Veli olarak eğitime yaptığınız her yatırım gelecekte fazlasıyla sizlere geri dönecektir.

YARIN: Eğitimde öğretmenin konumu