Öğretmen Katilleri
Gebze Atatürk Anadolu Lisesi Müdür Yardımcısı Necmettin Kuyucu öğrencisi tarafından üç yerinden bıçaklanarak öldürüldü. Yetkililer olayı şiddetle kınamış! Ateş düştüğü yeri yakar. Öncelikle kıymetli eğitimci Necmettin Kuyucu’ya rahmet diliyorum.
Bu vahşet ilk değil, böyle giderse son da olmayacak. Daha önceki yıllarda da öğretmen ölümlerini gördük. İzmir’de sınıfta öğrencisi tarafından bıçaklanarak öldürülen Sevilay öğretmen’i ve en yüksek düzeyden gelen açıklamayı unutmadık. Ne demişti dönemin bakanı ama göremeyeni şahıs, hatırlayalım mı?
İzmir’deki olay üzerine, bu vahim olay olana kadar öğretmenler görevini tam yapmışlar mıdır, gerekli rehberlik yapılmış mıdır? Böyle devam eden ve yine öğretmeni sorumlu tutan suçlayıcı bir bakış. Görevi başında katledilen öğretmen sayısı az değil. Ne yazık ki olaylardan sonra şiddetli kınamalar geliyor, devamında ise geleceğe dönük sağlam ve kalıcı adımlar atılmıyor. Eğitimcilerin, eğitim yöneticilerinin sorumlulukları sürekli artırılıyor ama yetkileri günden güne ellerinden alınıyor. Öğrencinin takmadığı, velilerin ise baskı altına almaya çalıştığı eğitimciler çok zor durumda. Bu sıkıntıların çok sebebi var.
Eğitimde zorlama olmaz. Zorunlu eğitimin de yöntemi değiştirilmelidir. Bugün ortaokul öğrencisi öğretmenini bıçaklıyorsa, her türlü politik veya ideolojik kaygıları bir tarafa bırakıp önlem almamız gerekir. Çoğu öğrenci yanlış okulda okuyor. Milli eğitimde oturmuş köklü bir düzen tesis edemedik. Sürekli değişim olmaz. İlköğretim okullarında disiplin yönetmeliğini kaldırmıştık bir ara. İşte tam da o dönem her şey çığırından çıkmaya başladı. Sınıfta kalma diye bir şey yok. Herkes geçiyor, yeter ki okula devam et. Bilen de bilmeyen de diploma sahibi oluyor. Bu durum ciddiyeti, disiplini ortadan kaldırıyor. Öğretmenler otoritelerini ortaya koyamıyor, bir çocuğu bırakamıyorlar, ceza vermek zaten yok. Çocuk her türlü saygısızlığı yapıyor, öğretmen bir şey diyecek olsa çocuğun psikolojisi bozuluyormuş! Öğretmenin ayaklar altına alınan itibarını gören yok.
Velilerin aşırı şımarttığı öğrenciler, sadece bir yarıştan ibaret sayılan eğitim sürecinde kimseyi umursamıyor. Çağın getirdiği imkânlar hepimizi değiştirdi, çocukları ise elimizden almış durumda. Devlet politikası olarak acilen tedbirler alınmalıdır. Güvenlik tedbirleri yetmez. Çocuklarımız maalesef aşırı özgüven ile büyüyor. Hakkını ve haddini bilmeyen bir nesil çığ gibi geliyor. Bu çocuklar akademik yarışa sokuluyor, bir bardak suyu bile üniversiteye gidene kadar anneden bekliyor.
Her çocuk özeldir, bunu kabul etmeyen eğitimci yoktur. Ancak bu özellik aşırı abartılmış ve eşi benzeri olmayan bir çocuk haline sokulmuştur. Şimdi böyle bir çocuğa söz söylemek, hatası olduğunda onu uyarmak imkânsızlaşmıştır. Öğretmen ne yapacağını bilemez duruma gelmiştir. Her şeye rağmen cesaretli ve risk alan öğretmenler de var ama onları da böyle tehditler buluyor. Ölümle sonuçlanan bu tehditler eğitimcilerimizi karamsarlığa düşürmüştür. Öğrenci ne yaparsa yapsın, “O çocuk ve sen öğretmensin, çözüm bul, tedbir al” diyerek soruşturma yürütmek, öğretmenin üzerine gitmek eğitim ocağını yıkmak, dağıtmak demektir.
Öğretmen katilleri çoğalıyor. Öğretmenler sahipsiz bırakılıyor. Bir de atanamayan ve kahrından ölen öğretmenlerimiz var. Bu öğretmenlerimizi, “Eminönü’nde yem bekleyen güvercinler” olarak tanımlamıştı vaktinde bir bakan. O güvercinler hiç uçamadan ölüyor. Gökyüzü onları bekliyor, güvercinler ise kanatları kırılmış vaziyette uçmayı hayal ediyor.
Günden güne ölen öğretmenlik… Bugün ise bıçaklanan Necmettin öğretmenimiz. Geleceğimiz maktul olmuş, yerde yatıyor. Kayıtlara faili meçhul geçiyor.