Dolar (USD)
35.19
Euro (EUR)
36.59
Gram Altın
2961.23
BIST 100
9896.97
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
08 Ocak 2019

Öğretilmiş çaresizlik

ABD Temsilciler meclisine seçilen iki Müslüman kadın, İlhan Omar ve Rashida Tlaib Kuran-ı Kerim’e el basarak Siyonist Evanjalistlerin yönettiği Amerika’ya hizmet edeceklerine yemin ettiler. Temsilciler Meclisi’ne seçilen 435 kişiden iki tanesinin Müslüman olması üstüne üstlük Kuran-a el basarak yemin etmeleri birilerinin kalplerini büyük şeytana karşı yumuşatmıştır.

Müslüman bir babanın oğlu olan Barak Obama’nın başkan seçilmesi de bir çoklarımızı sevindirmemiş miydi?

Her ikisi de yıllar yılı İsrail’in katliam yaptığı iki ülkeden koparak Amerikaya gitmişler. İlhan Omar Somalili, Rashida Tlaib ise Filistinli. Her iki ülkeye karşı Siyonist Evangalistlerin operasyonları devam ediyor. Her ikisinin de İsrail aşığı başkan ve ekibine ne de temsilciler meclisi ve senatoda etkileri sıfırın altında. Peki bu olayla kime ne mesaj veriliyor. Her zamanki gibi büyük şeytan, hakkın kelamını kullanarak kendi iktidarını perçinlemek istiyor.

Bugün, Türkiye’de istihbarat örgütleri veya iş dünyası aracılığıyla ABD’ye hizmet edecek kamu yöneticisi yok mu zannediyorsunuz. ABD’de ve Avrupa’da okuyan veya çalışanları baş tacı yapıp en mahrem sırlarımızın kullanımlarına sunmamız bugünkü alışkanlık değildir herhalde.

Tıpkı, FETÖ ele başını, iman, hizmet, peygamber aşkı, islamı hakim kılmak gibi söylemlerle Türk-İslam coğrafyasında kendisine hizmet ettirdiği gibi.

Tıpkı, Molla Mustafa Barzani’yi ve oğlu Mesut Barzani’yi MOSSAD ajanı olarak Ortadoğu’nun kalbinde bir hançer olarak kullandıkları gibi. Tıpkı bebek katili APO’nun Murray Bookchin’in fikirleri üzerinden kurdurttukları terör örgütü ile bölgeye kan kusturmaya yemin ettirdikleri gibi.

Tıpkı yıllar yılı Afganistan’da kendilerine hizmet eden Usame Bin Laden’e, Tıpkı 4 yıl Guatemala’da tuttukları Ebu Bekir Bağdadi’ye yemin ettirdikleri gibi.

Tıpkı, Suud-i Prens Selmanı, BAE Prensi Zayed’i Müslüman kardeşleri üzerinde birer kabus olarak kullandıkları gibi.

Tıpkı, İran’da hükümette bulunanların tamamına yakınının ABD’ye hizmet edeceklerine yemin ettirildikleri gibi….

Listeyi uzatabiliriz. Altın, dolar, petrol, enerji kaynakları, gıda, ilaç ve silah sektörlerini ellerinde bulunduran global çetenin teknolojiyi de kullanarak insanlığı şeytani düzenlerine birer köle haline getirmelerinin sonuçlarını her gün, iç savaş, açlık, yokluk, sefalet, ölüm, hastalıklar, göç, mülteciler olarak karşımıza çıkıyor zaten.

İkiz kuleleri yerle bir eden terörist Usame bin Laden’in Afganistan’daki bir mağaradan uçakları kontrol ederek eylem yaptığına mı inanıyorsunuz. 450 bin Müslümanın kafasını kesen DEAŞ’ın Guetemala’da kurulduğuna şüphe mi duyuyorsunuz. Barzani’nin devlet altyapısının Guam adasında hazırlandığından haberiniz yok mu?

Gülen, Barzani ve APO’nun siyonizmin hizmetinde olduğuna şüpheniz mi kaldı. Irak’ta 1,5 milyon insanı katlederek kimyasal silah aradıklarını söyleyenlerin buldukları tek bir kimyasal izle ilgili bir duyumunuz var mı? Yoksa Halepçe senaryonun bir parçası mıydı?

Bu kadar girizgahtan sonra ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, ekibiyle birlikte, İsrail’e bugüne kadar para ve silah akıttıkları PKK/PYD’nin korunacağına dair güvenceler verdikten sonra Türkiye’nin Suriye’de ne yapıp yapmaması gerektiğini görüşmek üzere Ankara’ya geldi. 100 yıllık İsrail’i rahatlatacak piyon devlet projesini Türkiye’ye de kabul ettirecek şekilde kozlarını masaya sürecek.

Türkiye’nin muhtemel operasyonunu ‘Suriye’den çekiliyoruz’ yalanıyla durdurduktan sonra, 90 günde çekileceklerine söz verdikleri Münbiç’te oyalanmalarını izah edecektir her halde. Hakikaten ABD Irak’tan da çekilmeycek miydi? Afganistan’dan da 18 yıldır çekilmiyor muydu? Biz, hizmetkarların Kur-an’a el basmalarıyla avuna duralım. ABD Kudüs’ü İsrail’in başkenti yapmak için Brezilya’yı da yanına aldı. Suriye operasyonu için daha neyi bekliyorsunuz…. Vesselam…