Dolar (USD)
32.60
Euro (EUR)
34.81
Gram Altın
2502.96
BIST 100
9454.13
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

23 Aralık 2019

Öğrenmeyi öğrenme!

Meşhur bir Çin atasözü var; “Bir kişiye her gün bir balık vereceğine, balık tutmayı öğret.” Aslında “öğrenmeyi öğrenme” kavramının da mantığı bununla aynı.

Ortaokul ve lise öğrencileri ile çalışırken şunu tespit ettim. Bu dönemde yaşanan sıkıntı ve problemlerin çoğunun temelinde okul öncesi ve ilköğretim 1,2 v,3.sınıflarda yapılan hatalar ya da bu dönemlerde kazanılması gereken bazı davranışların kazanılmamasından kaynaklanıyor.
Öğrenci her gün okuldan gelince ödevi yaptırılmış ama öğrenci kendi kendine ödev yapma alışkanlığı kazanmamış. Ödev olduğu için ya da özeti istendiği için bazı kitaplar okunmuş fakat okumanın gerçekten faydası bilinerek kitap okunmamış. Yaz tatilleri hep boş geçmiş. Ödev olduğu zaman ders çalışılmış, ödev yoksa bayram yapılmış. Düzenli bir ders çalışma alışkanlığı kazanılmamış. Yazılı haftası iyi not almak için çalışılmış, yazılıdan çıkınca hepsi tarih olmuş. Gerçek manada öğrenmek için çalışılmamış. Okul, dersler, ödevler bir öğrencinin gerçek görevi şeklinde değil de okul bir meşgale alanı, dersler sınıf geçmek için gerekli basamaklar olarak görülmüş.

Bir gün, öğretmenleri tarafından çok şikayet edilen bir 6. sınıfa derse girdim. Genelde şikayet konusu; öğrencilerin ders dinlememesi, çok gürültü yapmaları, dersi kaynatmaları vs.

Sınıfla tanışıp biraz konuştuktan sonra baktım ki 6. sınıf olmalarına rağmen yani 12 yıllık eğitim 5 yıllık okul geçmişleri olmalarına rağmen öğrenciler nasıl ders dinlenir, nasıl not tutulur, nasıl derste soru sorulur hiç haberleri yok. Öğrencilerin bunları bildiğini farz edip ders anlatıyoruz ama hiç kimse şu ana kadar bu öğrencilere bahsettiğim konularda başlık atıp konu işlememiş. Sadece kızmış ya da uyarmış. Dolayısıyla öğrenciler öğrenmenin ilk adımı olan bu basamağı bilmeyince nasıl ilerlesin ki?

Bir öğrencimizin evine ziyarete gittik. Öğrenci görünüşte çok düzenli, çalışkan, sorumluluk bilinci yerinde örnek bir öğrenci. Fakat sınavlarda puanı bir türlü yükselmiyor. Ders çalışma saatlerinde, yatma kalkma saatlerinde bir problem yok. Ayrıntıya inip baktığımızda öğrencimizin derste geçirdiği zaman o kadar verimsiz ki. Öğrenci gerçekten nasıl matematik, fen, Türkçe çalışılır bilmiyor. Nasıl çalışılır konusunda bir bilgilendirme olmamış.

Birçok öğrenci ve veli ile görüşmelerimde şu sonuca vardım. Öğrencilerin ciddi bir çoğunluğunun “nasıl etkili ve verimli ders çalışılır” konusunda bilgisi yok. Çalışıyor gözüküyor, çalışmaya çalışıyor...Dolayısıyla bir süre sonra verim alamıyor ve moral motivasyonu bozulup çalışmayı bırakıyor. Böylelikle başarısızlığı öğreniyor

Üniversite Sınavında istediği yere yerleşemeyen mezun öğrenciler ile görüştüğüm de çoğunda çalışma yöntemleri konusunda sıkıntı var.

Öğrenmeyi öğrenme konusunda öğrencilerin kendilerine şu soruları sorması gerekiyor:

1- Dersi verimli dinliyor muyum?

2- Ders esnasında güzel not tutuyor muyum?

3- Derde anlamadığım yerleri soruyor muyum?

4- Konuların anlamadığım kısımlarını tespit edip eksikleri tamamlıyor muyum?

5- Çözemediğim soruları araştırıyor muyum?

6- Ciddi manada uyguladığım bir ders programım var mı?

7- Her dersi aynı şekilde mi çalışıyorum? Farklı teknikler mi kullanıyorum?

8- Bir uyku düzenim var mı?

9- Yemek yeme düzenim var mı?

Bu sorular ışığında öğrenmeyi bilip bilmediğimiz konusunda kendimizi değerlendirebiliriz.
Öğrenme süreci anne karnında başlayıp ölene kadar devam eden bir yolculuk. Sadece derslere, sınavlara ve okula sığdırılacak bir olay değil. Okul döneminde yoğunluğu fazla ve bu dönemlerde kazanılan alışkanlıklar insan hayatının tamamını etkiliyor. Üniversite bitip iş hayatına başladığında bu sürecin tam gaz devam etmesi önemli. Çünkü insanın moral ve motivasyonunu yüksek tutan etkenlerden en önemlilerinden bir tanesi öğrenme süreci…
Öğrenme yolculuğunda enerjiniz hiç bitmesin…